Murat Can
Murat Can İKİYÜZLÜLÜK…

İKİYÜZLÜLÜK…

 

Önce Başbakan Ahmet Davutoğlu Dolmabahçe Sarayı’nda Joe Biden’a neredeyse fırça attı.

Fırçanın mahiyeti ne?

Elbette Amerikan ikiyüzlülüğü…

Sonrasına Yine Davutoğlu İngiltere ziyaretinde Birleşmiş Milletler’e ve İngiltere’ye ayar verdi.

Konu ne?

Yine uluslararası ikiyüzlülük…

Sonrasında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Amerikan iki yüzlüğünü özetlercesine bir çıkış yaptı.

Peki, nedir bu ikiyüzlülük?

Aslında bildiğimiz şeyler.

Gözlerimiz önünde cereyan eden, fakat müdahil olamadığımız gerçekler bunlar.

İşte Cumhurbaşkanımızın kızdığı vaka...

ABD Stratejik ortağımız Türkiye derken; öbür taraftan Türkiye’nin savaştığı PKK’nın uzantısı PYD’ye modern silahlar vermesi…

Hafızalarımızı tazeleyelim. Bu ABD’nin terör konusunda ilk vukuatı değil.

Çekiç Güç meselesini hatırlayınız lütfen.

Rahmetli Erbakan yıllarca bu Çekiç Güç birliklerinin bölgede yer almasını istemedi.

Zira Hoca’nın şüpheleri olduğunu hepimiz biliyoruz.

Üstelik bu şüphelerin doğru olduğunu da biliyoruz.

Günümüze dönelim.

Bölgede DAEŞ yada IŞID denilen İslamcı olarak adlandırılan bir örgüt var. Bu örgütün eylemlerine bakın.

Bölgede yaşayan halk Müslüman... Ancak yine Şeriat felsefesiyle hareket eden bu örgüt sürekli Müslüman olarak bildiğimiz asker ve halka saldırıyor.

Hani bu örgütü tasvip etmiyorum, ama insanın aklına şu soru geliyor.

Bu DAEŞ ya da IŞID radikal İslamcı olarak görünüyorsa neden İsrail’e karşı hiçbir eyleme imza atmıyor?

Öyle görünüyor ki bölgede yine ikiyüzlü bir oyun oynanıyor.

Önce bölgedeki otorite boşluğu oluşturuluyor. Ardından bu boşluktan faydalanan bir örgüt…

Sonrasında ise bölgede petrol ve güç savaşlar...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine ABD’ye posta koydu.

Tepkisi sonuna kadar haklı... ABD samimi davranmıyor.

Ancak bu SON FIRÇA hazırlıklı olmamız gerektiği anlamına da geliyor.

Erdoğan’ın son ABD ziyaretinde dik çıkışları Türkiye’nin Gezi olaylarını ve paralel yapının darbe girişimlerini beraberinde getirmişti.

Milletin, Erdoğan’ın arkasında durması ve kendisinin de yine dik duruşu darbe girişimlerini atlatmasını sağlamıştı.

Bu son çıkışların ben benzer bir süreci yeniden canlandıracağını düşünüyorum.

Erdoğan sız Türkiye isteyen tüm hücrelerin birlikte hareket ederek yeniden devreye gireceğini düşünüyorum.

Kısaca söylemek gerekirse yeni darbe girişimlerine hazırlıklı olmalıyız.

Sadece yok etme değil bununla birlikte birde itibarsızlaştırma senaryosunun devreye girdiğini de düşünüyorum.

Özellikle Ak Parti’de siyaset yapmış önemli isimlere vur – sus taktiğiyle Erdoğan’ı yıpratmaları talimatı verilmiş bilgisi dolaşıyor.

En önemli strateji ise Erdoğan’ı itibarsızlaştırıp, partiyle olan bağının kopartılarak ortaya çıkacak kaostan faydalanıp bu eski isimlerin yeniden siyasete dönme çabaları.

Son günlerde yapılan açıklamaları ben bu çizgide görüyorum.

Nitekim bu ekibin zaman zaman Ahmet Davutoğlu ve Recep Tayyip Erdoğan’ın aralarını bozmak için kendileri siyasetteyken de çalışmalar yaptıkları kamuoyuna yansımış durumda.

Zaten tasfiye edilmelerinin temel nedeni bu…

Geçiş sürecinde gerek kamuoyu önünde, gerekse kapalı kapılar ardından Recep Tayyip Erdoğan’ın partiyle bağlarının kopartılması hesapları yapmalarının deşifre olması üzerine Erdoğan hamlesiyle çabaları boşa çıkartılarak siyasetten de tasfiye edildiler.

Dikkat ederseniz bu isimlerin tasfiyesinden sonra Köşk ve Saray ilişkilerinin daha düzenli bir zemine oturduğunu da söylemek mümkün…

Biz ülke olarak liderlerimizi seviyoruz. Dik duruşlarının da haklılığını biliyoruz. Umarım bu duruş ve uyarılar işe yarar ve ikiyüzlü batı politikaları doğru raya oturur. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Can Arşivi