Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu İkinci tur

İkinci tur

Türkiye, 14 Mayıs seçim sonuçlarının netleşmesiyle rahat bir nefes aldı.

TBMM’de çoğunluğun Cumhur İttifakı tarafından kazanılması ve cumhurbaşkanlığı seçiminin küsuratla ikinci tura kalmasıyla bu turun nispeten kolay geçeceği anlaşıldı.

Bunun Ak Parti ve müttefiklerinde rehavete neden olmaması gerektiği ısrarla ifade ediliyor.

Doğrudur. Hiçbir seçim kolay değil.

Toplumun karşısına çıkıp, ‘sizi, ben yönetmek istiyorum’ diyebilmek kolay değil.

Görünen o ki, Erdoğan’a destek verebilecek kitle sandık başına götürülebilirse, sandıkta bir sorun yaşanmayacak.

TBMM seçimi çok kritikti. Sonuçta bunca ittifak ve parti seçime girdi. Tercihimizi yapıp, zarfa sığdırmakta zorlandığımız seçim pusulası bile bunun bir göstergesi idi.

Cumhurbaşkanlığı ve TBMM’nin aynı kadrolar tarafından kontrol edilmemesi halinde bir erken seçim kaçınılmaz.

Bu kadar yükselen toplum, gerilen siyasi ortam bir erken seçimi kaldır(a)maz.

10 ay sonra yerel seçimler yapılacak. Ancak bu kez yaptıklarını, ya da yapması gerekirken yapamadıklarını savunacak olan muhalefet olacak.

Yani muhalefet sorgulanacak.

Beş yıl boyunca İstanbul ve Ankara başta olmak üzere devasa şehirleri yönetmenin, müthiş bütçeleri kullanmanın bir yansıması olacak.

CHP’li kadrolar ‘savunma’ pozisyonunda ne kadar inandırıcı olacaklar konusu ise muamma.

28 Mayıs seçimleri salimen atlatıldıktan sonra muhalefeti karabasanlar saracak.

Bugün, ikinci turda bir sorun yaşanması beklenmiyor.

Sinan Oğan ya da Ümit Özdağ’ı fazla abartmamak gerektiğini düşünüyorum.

Bu büyüklükte, konsolide edilmemiş seçmen kitlelerinin istenen parti ya da adaya yönlendirilmesi o kadar kolay değil.

Oğan’a ve Özdağ’a ilk kez oy kullandılar. Sadakatleri test edilmedi.

Hangi saiklarla oy kullandıklarını da tam olarak bilmiyoruz.

Diğer iki adaya oy vermek istemeyenler yöneldi kendilerine.

Oy verdikleri kişiyi ne kadar tanıyorlar, hangi özelliğinden dolayı kendisine oy verdiler konusu muamma.

Ayrıca, seçmenlerine eğer aşırı yüklenme yapar ve şu adaya oy ver şeklinde zorlamaya kalkarlarsa belki kendi kredilerini de yok edebilirler.

İki haftalık seçim sürecinde sinirlerini kontrol eden, sakin görünen ve özgüveni yüksek olan adayın en azından puan kaybetmeyeceğini ifade etmeliyiz.

Bir de Kılıçdaroğlu’na açık destek veren HDP’li seçmeni sandık başına götürmenin ne kadar mümkün olacağı konusu da tartışmalı.

Kendi partilerinin adaylarını milletvekili yapabilmek için sandık başına gittiklerinde, ellerine tutuşturulan seçmen pusulasında bir mühür de Kılıçdaroğlu’na vurmaları nispeten kolaydı.

Ama cumhurbaşkanlığı seçiminde özel olarak sandık başına gitmelerini sağlamak kolay mı?

Kılıçdaroğlu’nun milliyetçi damarının kabarmasını nasıl yorumladılar?

HÜDA-PAR gerçeğini de unutmamak gerekiyor. 14 Mayıs öncesinde ve sonrasında bu partiye yüklenme sebepleri acaba özellikle Güneydoğu’da sandıklara ‘sahip çıkması’ olabilir mi?

Kim ne derse desin, bu parti PKK’dan korkmuyor. Aksine her alanda meydan okuyabiliyor.

Seçim döneminde suiistimale ve PKK yolsuzluğuna karşı büyük bir varlık gösterdi.

Genel başkanı ve üç yöneticisi TBMM’ye giren parti bu bölgede, ikinci turda daha fazla varlık gösterecektir.

Yurtdışı seçmeni açısından da benzer şeyleri ifade edebiliriz.

Katılım yükselirse, Erdoğan’ın oy oranı artar.

Belçika açıkça kısıtlama sinyali verdi.

Ama engellemeye gücü yetmez.

Seçim kolay da, sandığa sahip çıkma zor.

Ak Parti ve Cumhur İttifakı bu konuyu biraz daha ciddiye alsalar iyi olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi