Şenol Metin
Şenol Metin Türkiye Yüzyilina ‘Bismillah’

Türkiye Yüzyilina ‘Bismillah’

14 Mayıs’ta cumhuriyet tarihimizin belki de en önemi seçimini gerçekletirdik. Seçim hem meclis boyutunda hem de cumhurbaşkanlığı boyutunda çekişmeli geçeceği öngörülüyordu.

Meclis boyutunda Cumhur ittifakının ve Ak Parti’nin kesin bir üstünlüğü ile sona erdi. 2 yıl süren covid pandemisi ve coğrafyamızın % 10’unu yıkan asrın felaketi depreme rağmen Ak Parti ve Cumhur ittifakı mecliste çoğunluğu elde etti.

Cumhurbaşkanı seçiminde ise siyasi mühendislik olduğu değerlendirilen bir sonuçla Recep Tayyip Erdoğan % 49’u aşan bir oy almasına rağmen cumhurbaşkanı seçimi 2. tura bırakıldı.

Seçim öncesinde araştırma şirketleri Ak Partinin, Cumhur ittifakının ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kaybettiğine dair peşpeşe sonuçlar açıklasa da, seçim onların istediği gibi sonuçlanmadı. Daha doğrusu millet basireti ile maniplasyon tuzağına düşmedi.

14 Mayıs sonrasında anketlerin neden yanıldığını TV programlarında anlatılmaya çalışıldı. Diyemediler ki;

‘Seçmen iradesinin maniplasyonu için paralel sonuc açıkladık. Gerçek sonuçları araştırmayı kime yaptı isek onlara verdik, kamuoyuna ise üzerinde oynanmış sonuçları açıkladık. Çünkü bu anketler milli iradeyi maniple etmek için yapılmıştı.’

Evet;

5 puan fark yemiş olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi 4-5 puan önde tamamlayacağı açıklanıyorsa buna sadece ‘yuh’ denir. Bu, ticari ahlak boyutunda da, meslek etiği boyutunda da, bilim ahlakı boyutunda da ahlaksızlıktır, sahtekarlıktır. Bu hata değildir, kasten yapılmış bir maniplasyondur ve bir bedeli olmalıdır.

Bir doktor daha çok kazanabilmek için ameliyat kararı verdiğinde nasıl cezalandırılıyorsa,

Bir hakim menfaat karşılığında yanlış karar verdiği ortaya çıktığında nasıl cezalandırılıyorsa, bu şirketler ve araştırmacılar da cezalandırılmalıdır.

Kamuoyu Maniplasyon pardon Araştırma Şirketlerine dair parantezi kapatıp asıl konumuza dönelim;

Recep Tayyip Erdoğan öyle bir siyasi aktör ki 20 yılın yıpranmışlığına rağmen, bütün dünyayı yakıp yıkan covid pandemisine rağmen ve depreme rağmen siyaset alanının yarısını tek başına kontrol ediyor. O'na rakip olabilmek kolay değil. Recep Tayyip Erdoğan dışındaki tüm siyaset alanını biraraya getirmek gerekiyor. 7'li masa ile getirildi de...

Cumhuriyetin kurucu partisi CHP ile bölücü terör örgütü PKK’nın siyasi alan taşeronu HDP biraraya getirildi.

Yetmedi milliyetçi olduğu iddia eden kadrolar MHP’den 15 Temmuz öncesi bir operasyonla koparılarak partileşmesi sağlandı. Bu Parti de monte edildi.

Yetmedi, 28 Şubatın mağduru kadroların devamı iddiasındakı Saadet Partisi de monte edildi. Bu montajda 28 Şubatın ideolojik merkezi CHP ile 28 Şubatın mağduru olma iddiasındaki Saadet Partisi’nin aynı masada oturmasının iğretiliği sorgulanmadı bile.

Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kişisel husumetlerini, partileşmeye kadar götüren Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu’da bu montajda yerini aldı.

Erdoğan dışındaki siyasetin bütün unsurları biraraya getirildi. Ama buna rağmen % 45’de kalındı. 2. Tur için de Ümit Özdağ’ın partisi ile Sinan Oğan bu montaja dahil edilmek isteniyor. Bu montaj da başarılırsa denecek söz ‘pes doğrusu’ dur.

Bu montajın Seçim İşleri Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu’na bozkurt işareti yaptırtan bir süreci yaşıyoruz. Bu Kadının terör örgütü PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan ile birlikte terör örgütünü kuran 5 kişiden birisi olan Sakine Cansız hakkında taziye mesajı yayınladığını anımsadığımızda ‘dün dündür, bugün bugün’ diyen Süleyman Demirel’in bunların yanında çırak kaldığını söylemek gerekir.

Bir siyasal analist ise daha farklı bir perspektif ile konuyu değerlendiriyor;

Türklerin ermeni katliamı yaptığını iddia eden HDP ile siyasi kimliğinin Azerbaycan ve Türk dünyası ile sekillendiğini söyleyen Sinan Oğan'ı aynı ittifak sisteminde tutabilen bir güç önemli bir güçtür. Sinan Oğan direnemez ama keşke direnebilse...

Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. Turunda Sinan Oğan’ın ve Ümit Özdağ’ın desteğini almaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili Ümit Özdağ’ın sözleri ortada iken Sinan Oğan’ın, Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermesi büyük çelişki üretecektir. Ki bu çelişki Sinan Oğan’ı siyasi mevta haline getirecektir.

Hatırlayalım Ümit Özdağ’ın sözlerini;

‘Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa, 2024 yerel seçimlerinde HDP büyük atılım yapar. PKK'nın desteği ile bölgeyi istikrarsızlaştırır. Uluslararası müdahele için zemin oluşturur. Türkiye’yi bölünmeye götürür.’

Buna rağmen Sinan Oğan, Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verecek mi!

Vermemesi gerekir ama verecek. İnşallah yanılırım.

Recep Tayyip Erdoğan husumeti Türkiye’nin bütün siyasi virüslerini harekete geçirmektedir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. Turunda HUDAPAR gündemde tutulacak. Sırtını terör örgütü PKK’nın Suriye adresine dayayanlar, PKK sizi tükrüğü ile boğar diyenler, PKK'nın siyasi kanadı HDP’nin desteği olmadan kazanamayız diyen Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmaya çalışıyor ve bunlar bir de HUDAPAR için cümle kuruyor...

HUDAPAR neden önemli?

12 Eylül öncesinde aşırı sol fraksiyonların ülkücülere düşmanlığının nedeni ne ise;

Bugun de PKK ile ilişkili yapıların HUDAPAR’ a düşmanlığının nedeni O'dur.

12 Eylülde Mamak zindanında ülkücülere işkence edilirken işkencecilerin söyledikleri bir şey vardı. Muhsin Yazıcıoğlu anılarında bahseder;

‘Devletin askeri var, polisi var. Size ne!’

20 yaşındaki ülkücü gençler işkence altında birbirinden habersiz hep aynı cümleleri kuruyorlardı;

‘Kars Kalesi’nde Ay-Yıldızlı bayrağımız indirilip, orak-çekiçli bayrak asılırken, Biz Devletin askerini de polisini de görmedik. Biz, orak-çekiçli bayrağı indirirken de Devleti görmedik, aramadık, gereğini yaptık.’ Demişlerdi.

HUDAPAR'da işte böyle;

Devletin askerinin polisinin FETÖ’nün kontrolüne girdiği dönemde insiyatif almıştır. Bunun da bedelini ödemiştir. Tıpkı 12 Eylülde ülkücülerin ödediği gibi…

HUDAPAR’ın Devletin bir kurumuna, devletin bir memuruna saldırısı mevcut değildir. Bugünde terör örgütü PKK’nın siyasi kanadı HDP’yi tırsıtan siyasal bir partidir.

Ahir kelam;

28 Mayısta milletimizin basireti yine tüm oyunları bozacak ve Türkiye Yüzyılı’na ‘bismillah’ diyeceğiz.

Haydi BİSMİLLAH!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi