Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş İdlib Yanarken, Küresel Vicdan Ne zaman İsyan Edecek?

İdlib Yanarken, Küresel Vicdan Ne zaman İsyan Edecek?

Yıllardır Suriye’de çağın en korkunç katliam ve yıkımı gerçekleştiriliyor. Binlerce kadın, çocuk, erkek, hasta masum insanlar çağın neronu tarafından katlediliyor. Milyonlarca Suriyeli göçe zorlandı. İslam medeniyetinin muhteşem diyarı “bilâd-ı Şam” yerle bir ediliyor. Tarihi doku harap oldu türap oldu.

Altı milyonu aşkın Suriyeli doğup büyüdüğü vatanlarını terk etti. Kimisi Türkiye’de, kimileri Ürdün’de.. Muhacir konumunda yaşıyorlar. Bu devletler, imkânları ölçüsünde bu kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Onlar ise, yeniden kendi ülkelerine dönecekleri günleri dört gözle bekliyor.

Batı, her zaman çifte standardı oynadığı gibi, Suriye’de de oynamaya devam ediyor. Kırmızı çizgi olarak, kimyasal silahlar gösterilmişti. O da kullanıldı, ama hiçbir şey değişmedi.  Rusya ve İran’ın fiili destekleriyle zalim Esed ve şürekâsına devam anlamına gelen göz kırpmalar hala devam ediyor.

Suriye’de evini-barkını terk etmeyen binlerce Suriyeli dindaşımız, kardeşimiz, günlerce aç susuz bırakılarak, işkencenin en ağırına uğratılarak şahadet şerbeti içtiler, her gün ölüm kol geziyor İdlib’in, Halep’in sokaklarında.  Öldürülen masumların resimleri bütün bir dünyaya gösterildi. Acaba katılaşmış vicdanlar yumaşır mı diye? Bir iki oh vahtan sonra unutulup gitti. BM ve ilgili ülkeler bir iki demecin dışında görmezden geldiler bu toplu kıyımı, katliamı. Hala da bu körlük ve sağırlık devam ediyor.

Habire insanlık suçu olan varil bombalarıyla savunmasız, masum insanlar; çocuklar, bebekler, yaşlılar, kadınlar katlediliyor. Dünya seyrediyor. İnsanlık vicdanı hala uyanmadı mı?

Aylarca, Cenevre, Astana görüşmeleri umut olarak gösterildi. Ama Türkiye hariç, ne Rusya’dan, Ne Amerika’dan, ne Çin’den ve ne de İran’dan olumlu ses çıkmadı. Alınan ateşkes antlaşmaları da sürekli ihlal ediliyor.  Çünkü başta İran olmak üzere büyük güçler, Esed’siz olmaz dayatmasıyla zulmün arkasında duruyor. Ellerinde kamçılarla, dillerinde Ya Hüseyin zikriyle ne yazık ki Müslüman olduğunu söyleyen insanlar, Müslüman kardeşini işkenceden geçiriyor. Bütün bunlar, görsellik eşliğinde yapılıyor. Buna rağmen hala dünyanın vicdanı uyumaya devam ediyor.

Yüce Allah (c.c) zulmün kol gezdiği, masum insanların her türlü zulme, insanlık dışı uygulamalara maruz kaldığı bir zaman diliminde bütün Müslümanlara görev yüklüyor:  “Size ne oluyor da: ‘Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden/ülkeden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lütfet’ diyen zavallı, çaresiz çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaş mıyorsunuz? İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkara şartlanmış olanlar ise tağut yolunda savaşırlar..” (Nisa, 75-76).

Maalesef Suriye’nin bazı şehirlerinde insanlar, bile bile açlığa mahkûm edilerek cezalandırılıyor. Binlerce insan, açlıktan, ilaçsızlıktan ve hastalıktan ölüyor. Özellikle bu şehirlere yardım götürmek isteyen yardım kuruluşlara izin verilmiyor. Bütün bunlar dünyanın gözü önünde yaşanıyor.

Çevremizde yeni bir Afganistan üretiliyor. Müslümanlar yoruluncaya kadar birbirine kırdırılmak isteniyor. Büyük devletlerin bilek güreşi yaptıkları bir arenaya çevrildi, Suriye. Herkes kozunu, Suriye halkı üzerinden oynuyor. Bütün bunlara rağmen, hala insanlığın vicdanı uyanmıyor.

Unutmayalım ki, mazlumların duası, zalimlerin korkunç bir inkılapla devrilmesine vesile olacaktır, çok yakında.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi