Hz Peygamberin Gençleri
Mevlit Kandili insanı insan yapan bütün güzelliklerin odaklandığı bir şahsiyet olan rahmet elçisi Hz. Peygamberimizin dünyaya teşriflerini salavatlarla, dualarla kutladığımız bir gecedir. Kandiller, Efendimizin getirdiği İslam davasıyla bireysel ve toplumsal hayatımızı aydınlatan insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve metanetini, kerem ve cömertliğini, kısaca insanlığa sunduğu değerleri anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz bir tazelenme mevsimidir.
Özellikle içinde bulunduğumuz bu çağda Onun öğütlerine, telkinlerine her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz kaçınılmaz bir gerçekliktir. Hz. Peygamberin insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak mesajlarını en çok da genç nesillere aktarabilmeliyiz. Çünkü efendimiz vahiyle müjdelendiği andan itibaren onun daveti en çok gençlerin yüreklerinde karşılık bulmuş ve İslam davasının sancağını genellikle gençler taşımıştır. Ona ilk iman edenlerin çok büyük bir kısmı da yine gençlerden oluşmuştur.
Öyle ki kendisini Resülullah’ın hak ve hakikat davasına feda eden ilmin ve cesaretin örneği Hz. Ali, Peygamberimize iman ettiğinde 10 yaşlarındaydı. Hz. Ali, hicret esnasında Peygamberin yerine evinde kalarak kendini feda ettiğinde 20 yaşlarında bir gençti. Ebi’l-Erkam isimli genç sahabe daha 17 yaşında Mekke’de evini Peygamber efendimizin hak-hakikat mücadelesine tahsis etmişti. Bilgi ve hikmetin öncüsü, zengin bir ailenin çocuğuyken tüm dünyalıkları terk eden ve Medine’ye giden ilk öğretmen, Mus’ab b. Umeyr, Efendimizin yanında yer alırken 18-20 yaşlarındaydı. Habeşistan’a hicret eden Müslümanların başında giden Hz. Ali’nin kardeşi Hz. Câfer, 22 yaşındaydı. Ve diğer genç sahabelerin yaş ortalaması 15-16 civarındaydı.
Bunun yanında Türkler İslam’la müşerref olduktan sonra bu kutlu davanın bayraktarlığını üstlenmiş şanlı tarihimizdeki fetihlerin yegâne gayesi İlayı kelimetullah davasına sahip çıkarak efendimizin kutlu davasını uzak diyarlara taşımak olmuştur. Bu gayelerle seferler yapılmış ve fethin müjdesine nail olunmaya çalışılmıştır. Bugün artık fetih kavramını asrın idrakine uygun şekilde güncelleyip gönülleri fethedip, yüreklerde Allah ve Resülünün yerini pekiştirmenin zamanıdır.
Efendimizi anlayabilmek için önce O’nu iyi tanımalı ve tanıtmalıyız. Efendimizin yanında saf tutan gençler gibi sahabe ruhlu gençler yetiştirmeliyiz. Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik hayalinde olmalıyız. Kim var denildiğinde, sağına ve soluna bakmadan, fert fert " ben varım " diyen bir gençlik… Yeryüzünde iyilik hâkim oluncaya kadar Allah ve Resülünün mesajlarını tüm insanlığın gönlüne nakşetmeden amacımıza ulaşmış sayılmayız. Bıkmadan usanmadan hayatın her anında ve her köşesinde Allah Resulünün gerçek arkadaşlarından olmak için çalışmalıyız. Bu vesileyle bu akşam idrak edeceğimiz Mevlid Kandilinin ülkemizin birliğine, dirliğine ve gönüllerde peygamber sevgisinin oluşmasına vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Selam ve dua ile…