19 Mayıs Ruhu
Gücünü tarihi özgüveninden ve geleceğe bakma cesaretinden alan aziz milletimiz ülkesini ve devletini yoktan var etmiştir. Tarihin her döneminde hür ve bağımsız olmak için Asya’dan Avrupa’ya kadar bulunduğu tüm mecralarda her türlü zorluğu göze almış cesaret, kararlılık ve inançla tam bağımsızlık yoluna yürümeyi başarabilmiş kadim bir millettir. Bu yüzden büyük milletlerin bağımsızlık yolunda imtihanı da çetin olmaktadır. Bu uğurda ciddi kararlar, büyük bedeller ödemeyi göze almak gerekir.
Tarihi kahramanlar ve kahramanlıklarla dolu aziz milletimiz, tarihin en kritik dönemlerinde büyük liderlerin öncülüğünde zorlukların üstesinden gelerek karanlıktan aydınlığa çıkmayı ve yeni ufuklara koşmayı başarabilmiştir. Sultan Alparslan 1071’de Anadolu’nun kapılarını sonuna kadar Türk’lere açarken kahramanlığı, öngörüsü ve stratejisiyle bu kadim toprakları ebedi yurt olarak bizlere miras bıraktı. Osman Gazi, genç yaşında kendi adını verdiği bir cihan devletinin temellerini atmış, ortaya büyük bir cihan devleti ülküsünü bırakmıştır.
Fatih Sultan Mehmet Han nice hükümdarın kuşatıp alamadığı İstanbul'u 21 yaşında fethederek genç yaşta neler başarılabileceğinin en büyük örneğidir. Kısacık ömründe hakim olduğu topraklarının büyüklüğünü 2,5 kat arttıran Yavuz Sultan Selim, bunun yanında dünyanın en karmaşık döneminde ülkesini 33 yıl ayakta tutmayı başaran Abdülhamit Han bizim için siyasi dehâlardır. Osmanlı imparatorluğunun parçalanma sürecinde vatan topraklarının elde kalan son parçası olan Türkiye Cumhuriyetine bir sırtlan gibi saldıran düşman kuvvetlerine amansız mücadele veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bizim için inanç, azim ve kararlılığın simgesidir. 19 Mayıs 1919, bu minvalde tarihin değişik dönemlerinde olduğu gibi kendisine vurulmak istenen prangaları parçalayarak adeta küllerinden doğan necip milletimizin yazdığı eşsiz destanlardan biridir. 19 Mayıs ruhu, din ve mukaddesat uğruna değmesin mabedimin göğsüne nâ mahrem eli düşüncesinin onurlu direnişidir.
Milletimizin tarih serüvenindeki yürüyüşü esnasında saldırıların yöntemi, aktörü, biçimi değişse de; hedefi, gayesi hiçbir zaman değişmemiştir. Bu hedef bağımsızlık mücadelesi veren milletlere ışık olmuş Türkiye’dir, Türk milletidir, bu milletin temsil ettiği kadim değerlerdir. Bu hedef, Konstantiniyye’yi İstanbul yapan inançtır. Bu hedef, Anadolu’yu bir nakkaş titizliğiyle camiler, medreseler, külliyeler, vakıflar, şifahaneler ile süsleyen medeniyet birikimidir. Bu hedef muasır medeniyetler seviyesini aşıp gerek göklerde gerekse mavi vatanda hür ve bağımsız bir şekilde hareket etme çabasıdır.
Samsun'da yakılan bağımsızlık meşalesinin sönmesini arzulayan, tüm şer planlarını da bu doğrultuda yapan haricî ve dâhili düşmanlar bu kutlu yürüyüşü engelleyemeyecektir. Hep söylediğim gibi bu yüzyıl Türk yüzyılı Türkiye yüzyılı olacaktır inşallah. Bu kadim toprakları bizlere “vatan” yapan kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle minnetle anıyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun. Selam ve dua ile…