İman ve esasları
İman sözlükte, "bir kişiyi söylediği sözde tasdik etmek, doğrulamak, söylediğini kabullenmek, gönül huzuru ile benimsemek, karşısındakine güven vermek, güvenlikte olmak, şüpheye yer vermeyecek biçimde içten ve yürekten inanmak" anlamlarına gelir.
Terim olarak ise, Hz. Peygamber'i, Allah Teâlâ'dan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde (zarûrât-ı dîniyye) tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir.
Bundan sonraki haftalarda Rabbim nasip ederse dinimizin en önemli hususlarından sizlere birer birer anlatmaya çalışacağım. Çünkü bir insanın samimi bir Müslüman olabilmesi için öncelikle imanın altı şartını hem bilmeli hem de gönülden inanmalıdır.
İmanın şartları şunlardır;
Allah'ın varlığına inanmak,
Meleklere inanmak,
Kitaplara inanmak,
Peygamberlere inanmak,
Ahiretin varlığına inanmak,
Kadere inanmak.
İman ise ikiye ayrılır kıymetli kardeşlerim Tahkiki iman ve Taklidi iman olmak üzere.
Taklidi iman; kişinin herhangi bir delile, araştırmaya dayanmadan çevresindeki insanlardan görerek, öğrenerek iman etmesine deniliyor. İslam ulemasının çoğunluğuna göre bu tür iman geçerli olarak sayılıyor.
Tahkiki iman kulların ayetlerin anlamını bilerek, araştırma yaparak ve müşahede ederek iman etmesine tahkiki iman denir. Tahkiki iman, imanın en üst derecesidir.
İman; Kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve uzuvlarla ameldir. Allah (Azze ve Celle) bunu Kur’an’da şöyle açıklıyor:
“Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. Onlara Allah’ın ayetleri okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler. Namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler. İşte gerçek mü’minler onlardır. Onlara Rableri katında dereceler, mağfiret ve tükenmez rızık vardır.”
Enfal Suresi 2, 3, 4
Rabbim bizleri hakkıyla iman eden ve iman esasları gönüllü ve severek yerine getiren Salih ve Saliha kullarından eylesin. Kalbimizi ve gönlümüzü imana ve İslam’a ısındırsın.