Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Rengini Belli Et Renginle Boya

Rengini Belli Et Renginle Boya

Bir duruşu olmalı insanın, sabiteleri, çizgileri, ilkeleri ve kendini konumlandırdığı mihenk taşı olmalı. Rengi olmalı misal, hak ve hakikatten yana, doğru ve dürüstlükten yana. Bulunduğu yerin rengini alıp ortama ve araziye uymak yerine, inandığı doğrular ve uğruna mücadele ettiği esaslarla karmalı boyasının harcını.

İnsanın var oluşu diğer canlıların var oluşundan başka ve özel bir yerde. İnsan, kavram üretebilmesi ve bu kavramlara dayanarak yeni düzenler oluşturmasıyla temeyyüz ediyor. Nebatat ve hayvanatın yeni bir kavram üretemediğini kendilerince bir dili olmasına rağmen misal bir medeniyet inşa edemediklerini biliyoruz.

Hemen her inanç sistemi ve vahiy yoluyla insana ulaşan dinler diğer tüm yaratılmışların insan için bir hikmet bir ikaz bir tespit için var olduğunu salık veriyor ve hatta canlı-cansız her şeyin insanın hizmetinde olduğunu hatırlatıyor. Bu durumda insana düşen; dünyaya insanca bakmak ve bu bakışın temel rengi olması.

Bulunduğu ortamın rengine göre değişen, duruma göre şekil alan kişiliklerin, karakter olarak güçlü olmadıkları kabul edilir. Kişinin “ona göre, şuna göre ya da şartlara göre” renkten renge girmesi esasen önce kendi kendini yalanlaması demektir. Geçici ve anlık menfaatler kazanmış olsa da böyle kişilikler eninde sonunda bir çıkmaza saplanır ve kaybeder ve hatta vicdan mahkemesinde kendi kendini infaz eder.

Şahsiyetli insanların inandığı ve kabul ettiği muhkem, mukavemetli ve ilkeli bir duruşu olduğu söylenir. Bu duruş insanın “insan olma” serüveninde en mühim yol azığı olsa gerek. Vakıalar karşısında çizgisini ve yönünü menfaati ve hevesine göre anlık olarak belirleyenler “şahsiyet” dediğimiz tekâmül yolculuğunda yolunu şaşırmış gibidir.

Sıklıkla dile getirdiğimiz insanı insan yapan temel değerler toplamı insanın rengini de belli eder. Doğruluk, dürüstlük, vefa, hoşgörü, ötekine saygı duymak gibi temel insani vasıflar alacağımız rengin ana renkleri olmalı. Diğer yandan saplanıp kaldığı fikirleri, sorgulamadan kabul ettiği düşünceleri, inatla sürdürdüğü ideolojik yaklaşımları değişmez ve tek doğru olarak kabul etmenin bahsini ettiğimiz “duruş sahibi olmak” çerçevesini tavsattığı ve mevzuyu çizgisinden çıkaracağını da hatırlatmak gerekir.

Rengini belli etmek aynı zamanda dünyaya dair temelli, sağlam ve oturaklı görüşler sahibi olmayı da gerekli kılar. Müslüman bir ferdin dünyaya dair yaklaşımı da kabul edip inandığı dinden neşet bulur. “Allah’ın boyası” ifadesi bizzat vahiy temelli bir söyleyiştir. Yapı ettiklerimiz, söylem ve eylemlerimiz bu boyanın tesiri ile şekil ve şemail bulmalıdır.

Meselenin diğer bir boyutu da rengini belirleyen insanın çevresini, dünyasını, yaşamını ve uğraşlarını bu renge tahvil etmek için gayret edip etmediğidir. Ait olduğumuz rengin doğruluğuna inanıyorsak, en yakın çevremden başlayarak tüm dairenin beni ve rengimi bilmesi beklenen şeydir. Nerede olduğum mühimdir diğer yandan bulunduğum yeri rengimle boyamak ehemdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi