Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Her şeyi Cumhurbaşkanı mı yapsın?

Her şeyi Cumhurbaşkanı mı yapsın?

Cumhurbaşkanı Erdoğan hafta içinde enflasyonun düşmesine rağmen marketlerde fiyatların düşmediğini, bunun hesabının sorulacağını söyledi. Maalesef basınımızın bir kısmı anca Cumhurbaşkanı söyleyince marketlerdeki fiyatların farkına vardı. Eğer yazılı basın bir gün gerçekten bitecekse dijital yayıncılıktan falan değil, bizzat basının bu nemelazımcı anlayışından bitecektir.
 
Kaç aydır ekonomi üzerine o kadar çok yazı yazdım ki artık kendim bile sıkılmaya başladım. Bir sonuç elde edemeyince, bırakın marketleri falan bürokrasiyi bile aşamayınca insan üzülüyor. Enflasyonla topyekûn mücadele kampanyası başlayınca marketlerde sözde bu kampanyaya dâhil olmuşlardı. Tabii ki 1 liralık çikolataları 90 kuruşa indirerek. Bazı şeyler bu kadar zor olmamalı. Örneğin marketlerden geçtiğimiz yılın haziran ayından yılbaşına kadar belli başlı ürünlerdeki fiyat artışlarını sorup, sonrada fahiş fiyatlarla ilgili önce ceza kesip, sonrada fiyatların makul seviyeye çekilmesini sağlamak. Yeter ki iyi niyet olsun biraz da çaba göstermek.
 
Kusura bakmasınlar ama Ticaret Bakanlığı bu enflasyonla mücadele konusunda üstüne düşen mücadeleyi tam anlamıyla yapamadı, marketleri denetlemek gibi birçok alanda top çevirmekle yetindi. Alo 175 Tüketici Şikâyet Hattı çoğu zaman vatandaşın gazını almaktan öteye gidemedi. Aynı şeyleri defalarca yazmanın bir âlemi yok, meraklısı daha önceki yazılarımıza bakabilir. Marketler istedikleri gibi fiyatları oynamaya devam ediyorlar. Bir de serbest piyasa klişesi var. Neymiş efendim devlet marketlerin fiyatlarına karışamazmış, isteyen dilediği ürünü dilediği fiyata satabilirmiş. İyi de ortada serbest piyasa yok ki, resmen bir tekelleşme var. 3-4 harfli market zincirlerinin toplam şube sayısı on beş binin üzerinde. Neredeyse her mahallede bir tane var ve genelde birbirlerine çok yakınlar. Bu marketlerde Ayçiçek yağı, pirinç, bulgur, yoğurt, süt vb. temel gıda maddelerine bakın fiyatları kuruşu kuruşuna aynı. Bu tesadüf eseri mi? Elbette hayır, işte gizli tekelleşme böyle oluyor.
 
Peki devlet ne yapmalı? Aslında yapılması gereken şey çok basit. Serbest piyasa şartlarında bu marketlerle rekabet edecek bir sistem kurmalı. Tarım bakanlığı, Ticaret vb. bakanlıklar işbirliği yapıp, ayçiçek yağı, pirinç, bulgur, yoğurt, süt, salça gibi gıda maddeleri tuvalet kâğıdı, çocuk bezi vb. zaruri ihtiyaç maddelerini uygun fiyata üretip, bakkallar üzerinden bir satış ağı kurmak çok zor olmasa gerek. Burada altın kural her ürünün sabit fiyatı olacak, tüketici ekmekte olduğu gibi neyi kaç liraya alacağını bilecek. Böyle alternatif bir sistem kurulduğu zaman marketlerde doğal olarak fiyatları indirecek. İki taraflı da kazanan vatandaş olacak. Lakin dediğimiz gibi iyi niyetli bir çalışma ve biraz da emek vermek gerekiyor…
 
Basınımız nihayet marketlerle ilgili haber yapmaya başladı dedik ama çoğunun ufku manav reyonundan öteye geçemiyor. Yine tarlada 5, markette 15 muhabbeti(!) alt ve orta gelirli vatandaş yeniden pazara döneli çok oldu. Mesele temel gıda maddelerindeki fahiş fiyatlar. Sırf reklam alıyoruz diye marketleri yıpratmamak adına kem kümle geçiştirmenin bir anlamı yok. Korkmayın ve biraz vatandaşın yanında yer alın. Bürokrasimizde Ticaret Bakanlığı örneğinde olduğu gibi bu işi ağırdan alıyor. Gereken tedbirler alınıyor, ilgililere cezalar kesiliyor demekle olmuyor. Altı aydır fiyatlar düşmeyip aksine giderek artmaya devam ediyorsa demek ki o ilgililerin canını yakacak cezalar kesilmemiş…
 
Bizde özelleştirme sürecinde şöyle bir mantık geliştirildi. Devlet, üretim araçlarını tümüyle özel sektöre bıraksın, vergisini alsın. O dediğiniz Avrupa’da olabilir lakin bizim memleket gibi uyanık tüccarın çok olduğu, kâr ve rekabet hırsının Allah korkusunun önüne geçtiğini ülkelerde devlet piyasanın kurallarına göre piyasayla mücadele etmeli. Aksi halde her gün yeni bir zam haberiyle karşı karşıya gelmeye devam ederiz. İnşallah yetkililer hiç olmazsa bundan sonrası için gereken tedbirleri alırlar. Yoksa bizzat Cumhurbaşkanının marketleri denetmesini beklemek zorunda kalabiliriz(!)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi