Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Hepimiz ölecek yaştayız

Hepimiz ölecek yaştayız

Mübarek Ramazan ayını yavaş yavaş uğurluyoruz. Ekonomiydi, siyasetti, rakamlar, ihtimaller, birbirine laf sokmalar vb. bir kamyon saçmalıkla uğraşıyoruz. Uğraştığımız saçmalıklarla uğraşmamız bir işe yarasa yine de gam yemeyeceğiz ama olmuyor. Böyle saçma zamanlarda bir anda ölüm geliyor ve kendini hatırlatıyor. Anlaşılan 2022 yılı genç ölümler yılı olacak. Ahmet Çalık’ın ardından şair Bülent Parlak’ı da 43 yaşında ahiret yurduna uğurladık…

60 yaşını geçmiş insanların 30-40’lı yaşlardaymış gibi yaşamaya çalıştığı, ölümün sürekli kaçılması gereken bir şey olduğu, yaşamanın nasıl olursa olsun yüceltilmeye çalışıldığı en hafif tabiriyle çığırından çıkmış bir zamandayız. İnternetle, sosyal medya ile ilişkimi bilen bilir. Lafa geldi mi gazeteciyiz ama her şeyi çoğu zaman en son ben duyarım(!) Önemli bir konu ise  biri arar haber verir, benim için önemli, başkalarının gündeminde yer almayan meseleleri ise üzerinden zaman geçince öğrenirim.

Şair Bülent Parlak’ın ölüm haberini de neredeyse 20 saat sonra bu teknoloji çağında basılı gazeteden öğrendim. Bülent Parlak kim diye sorabilirsiniz. Sadece İzdiham dergisi bile onu anlatmaya yeter. Bu teknolojinin geliştiği, kâğıt fiyatlarının uçması nedeniyle bir çılgınlık olarak devam ettirilmeye çalışılan dergi çıkarma faaliyetini herhangi bir büyük şirketin çatısının altına girmeden çevresindeki bir avuç inanmış insanla yürütmeye çalışan bir adamdı. Ölüme karşı günümüz insanının anlayamayacağı bir bakış açısına sahipti. İzdiham dergisinin mottosu “Hepimiz ölecek yaştayız”.

Son iki yıldır artan döviz kurları nedeniyle yayıncılık zor bir süreç yaşıyor. İzdiham dergisi ise iki aylık periyotta ısrarla çıkmaya devam ediyor. İnşallah devam da edebilir. Derginin son sayısının kapağında “Batmamak için hesap defteri” başlığında derginin kalem kalem gelir ve gider tablosuna yer verilip, edilen zarara dikkat çekilirken manşeti ise ‘Grafikere haciz geldi’ olmuştu. Bülent Parlak’ı yakından tanıdığımı söyleyemem. Yazdığı şiirler, İzdiham dergisinin hepsi birbirinden orijinal sayılarıyla değerli bir insan olduğu belliydi. Nitekim cenazesine katılan arkadaşlarının söyledikleri, sosyal medyada okuyucularının paylaşımları bu değeri yeterince ortaya koydu. İzdiham genç okura rahatlıkla ulaşabilen bir dergi. Genellikle lise ve üniversite öğrencileri tarafından yakından takip ediliyor. Gençler Parlak’ın cenazesine katılarak da son görevlerini yerine getirdiler. Kalabalık bir cemaatle son yolculuğuna uğurlandı.

Hem yetim, hem de öksüz bir şekilde büyümesinden midir nedir ölümün onun hayatının merkezinde yer aldığı her satırında, cümlesinde kendini belli ediyordu. Her dergi abone toplayıp sabit bir gelir elde etmek için kampanya düzenler, reklam yapar. İzdiham dergisinin ise böyle bir derdi yoktu. Derginin künyesindeki abonelik kısmında “Kıyametin kopma ihtimaline karşı abonelik faaliyetlerimiz yoktur” yazıyordu. Kendisi ile yapılan bir söyleşide ise şöyle sesleniyordu “Yazan arkadaşlar ölümsüzlüğü istiyor ama biz öleceğiz. Yani bizim vücutlarımız o toprağın altına girecek, yazdıklarımız biz öldükten sonra okunacak. Hepimiz daha güzel ölmek için uğraşıyoruz.”

Genelde insanlara yaşadıkları zaman gereken değeri vermiyoruz. Öldükten sonra bari kıymetini bilelim. Bülent Parlak’ın ismini ya da İzdiham dergisini yeni duyanlar bir yerden okumaya başlayabilirler. İnternet üzerinden izdiham bakkal sitesinden dergiye ve Parlak’ın kitaplarına ulaşmak mümkün.  Dünyanın şirazesinin iyice kaydığı bu zamanda iyi edebiyat bizi kendimize getirebilir…

Biraz olsun ölümü düşünelim, hırslarımızın peşinde hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşamamızı frenleyebilelim. Ölüm her an kapıda, kimsenin şu yaşa kadar yaşayacağım diye elinde bir sözleşmesi yok. Mübarek Ramazan ayının son günleri diyoruz, bayrama çıkacağımızın bir garantisi yok. Hepimiz ölecek yaştayız sözünü hayatına düstur edinen 43 yaşında aramızdan ayrıldı. Bizim sonumuzda belirsiz, belirsiz son için her an hazır olmalıyız.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi