Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Günaydın mı Selâm mı?

Günaydın mı Selâm mı?

Şiâr, sözlükte, “ alâmet, nişan, sembol, parola” anlamlarına gelir. Çoğulu, şeâir olup, bir şeye alem kılınan, bir şeyle alametlendirilen her şeydir. Terim olarak şiâr, Allah tarafından vazedilen, O’na kulluk etmeye vesile olan, saygı gösterilmesi ve korunması gereken belli ibadet, işaret ve sembollerdir. Bu bağlamda dini şiâr, hem ibadet mekânına ve hem de ibadetin kendisine denilir.

Her inanç sisteminin, ona kimliğini ve kişiliğini veren, onu diğer inanç sistemlerinden ayıran, farklılaştıran, belirgin kılan şiarları, sembolleri ve alametleri vardır. Çünkü dini semboller, salt bir uygulamaya değil, ayna zamanda dini yaşantıya da çağırırlar. Dinin şiarları, ülkelerin bayrakları, sınır taşları ve işaretleri gibidir, görüldükleri yerin kimliğini belli ederler. Mesela, Zerdüştlerlerde “ateş”, ilahi kudreti; Brahman Hintlilerde “inek”; sütü, eti, derisi gibi insana sağladığı bir takım faydalardan dolayı ilahi lütfü; yedi kollu şamdan ve Davut yıldızı Yahudiliği; Haç, Çan, Vaftiz gibi semboller de Hıristiyanlığı temsil ederler. Her inanç sistemi ve dinde olduğu gibi İslam’da da hilal, minare, cami, başörtüsü, sakal, Kur’an, Peygamber, Kabe, Safa, Merve vb. gibi şiarlar vardır. Bu şiarlar, aynı zamanda İslam’ın sosyal hayatta görünür kılınmasının bir anlatım biçimidir.

İslam’ın en önemli şiarlarından birisi de “es-Selâmü Aleyküm” ifadesidir. Müslümanlar birbirleriyle karşılaştıkları ve ayrılacakları zaman birbirlerine selam verirler ve selam alırlar. Bu İslam’ın parolasıdır ve göstergesidir. Selam sözcüğünün koruma ve güven verme anlamları vardır. Arapça’da, “Allah onu korusun” duası, “selam” sözcüğüyle ifade edilir. Selam; barış, güven ve esenlik anlamına da gelir. Aynı zamanda es-Selam, Yüce Allah’ın en güzel isimlerinden birisidir. Selam, muhatabına benden sana bir zarar gelmez, benden yana güvende ol! mesajı da verir.

Selam, kavganın değil, barışın dilidir. Bir Müslüman, Allah’ın barış olduğunu, barışa özlemimizin Allah’a özlemden başka bir şey olmadığını bilir ve o sözü dile getirir. Asli doğamızın derinliklerinde, ezelde, bu unutuş dünyasına düşmeden önce, Allah’ın rabliğine şahit olurken tecrübe ettiğimiz barışın hatırası vardır. Müslümanlar için yalnızca ed-Dîn, bizi, nihaî olarak Cennete ait ve İlahi huzur olan “Barış Yurdu”na götürebilir. Kur’an sık sık barışı cennet haliyle özdeşleştirir: “Cennetliklere, "Selam olsun size!" diye seslenirler.” (Araf 7/46). Bu sebeple Müslümanlar dünya hayatında da kendi aralarında selamı yaymalıdırlar.

Günümüzde dindarların dili de sekülerleşti. Dindarından amelsizine varıncaya kadar nice Müslüman birbiriyle karşılaştığı zaman ya da telefonda görüştüklerinde ilk sözleri ya günaydın, tünaydın ya da merhaba oluyor. Söze selamla başlasak ne olur? Es-Selâmü aleyküm demek bir utanç vesilesi mi yoksa utanılacak bir söz mü? Toplumumuzun kıblesini değiştirmek isteyenler yıllarca ta ilkokullardan başlayarak çocuklarımıza Fransızcası bonjour olan “günaydın” diye bağırttılar. İdeolojik anlamda “günaydın ya da bonjour demek İslam medeniyetinden kopup, Batı medeniyetine yelken açmanın ideolojik bir sembolü olmuştur. Hiç unutmuyorum. Geçen sene bir grup arkadaşımızla birlikte Balkan ülkelerini geziye çıkmıştık. Karadağ’da kalacağımız otele geldik. Girişte masada dekolte kıyafetli otel görevlisi bir bayan oturuyordu. Bir hocamız bayan otel görevlisine gayr-i müslim zannederek “günaydın” anlamına gelen “good morning” demişti. Otel görevlisi bayan yerinden fırlarcasına biz Müslümanız neden bize “es-Selâmü Aleyküm” diye selam vermiyorsunuz serzenişinde bulunmuştu.

Evet, selam bir kimlikti, bir asaletti, bir özgünlüktü. Onun için %99’u Müslüman olan bir ülkede elbette hayatın her alanında barış ve iyi dilekleri bildirme anlamına gelen selam vermekten daha doğal ne olabilir? Demek ki yaşadığımız toplumda selam unutulan bir sünnet haline gelmiş.. Hayatın her alanında selamı yaygınlaştırmak gerekir. Bu ülkede Allah demenin yasak olduğu dönemlerde Hacı Veyiszade gibi hocalarımız yürürken gördüğü her insana yüksek sesle selam verirlermiş.. Selamdan ve selam verip-alandan korkmamalıyız.

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi