Gençliğimizin inanç sorunlarını nasıl çözebiliriz?
Gençlik, bahar mevsimi gibidir.
İnsan hayatının en kritik ve sıkıntılı dönemi, gençlik dönemidir. İnsan geleceğini ya bu dönemde kazanır ya da kaybeder. Onun için her millet geleceğini emanet edeceği gençliğini iyi yetiştirme yolunda yatırım yapmaktan çekinmez.
Gençlik dönemi, değişim ve dönüşüm dönemidir. Onun yaşadığı bu değişim ve dönüşüm dönemine etki eden pek çok unsur vardır. Bu unsurları çevre üs başlığı altında toplayabiliriz. Bunlar arasında aile, sokak, eğitim kurumları, sosyal çevre, arkadaş grupları, izlenen filim, tiyatro eseri, kitap, yazar, sanatçı ve sosyal medya gibi pek çok unsur gelir.
Gençlik evresinin bir öncesi çocukluk dönemidir. Çocukluk dönemi bireyin soyut konulardan ziyade somut konulara ilgi duyduğu bir dönemdir. Bu dönemde, başta ebeveynler olmak üzere çocuğun yakın çevresinin inanç ve davranış konularında iyi örnek oluşturmaları gerekir. Temiz ve masum ruhlar üzerinde rol modelliğin gençliğe geçiş köprüsü vazifesi gördüğü iyi bilinmelidir. Çünkü çocukluk döneminde soyut inançlar gençlik dönemine geçişte kendisini şuurlu inanca bırakmaya başlar.
Eğitimciler, gençlik dönemi inanç gelişiminde üç aşamanın olduğuna dikkat çekerler. Eğer inanç alt yapısı çocukluk döneminde iyi bir hazırlık evresi geçirmişse, 12-14 yaş aralığında dini şuurun uyanma ve gelişmesini kolay bir şekilde tetikleyebilir. 14-18 yaş aralığı ise, dini kabullerin sorgulanması ve inanılan bazı konularda kuşkuya düşme dönemidir. Bu bağlamda şüphecilik kötü değildir. Hakikatin bilgisine ulaşmada ve inanılan inancı pekiştirmede kolaylaştırıcı bir rol oynar. Esas olan bu dönemde bilge insanlar tarafından dini rehberliğin iyi yapılmasıdır. 18-21 yaş aralığı ise, dini tutum ve davranışların belirginlik kazanmasıdır. Unutmayalım, bu bahsettiğim yaş aralıkları, gencin ortaöğretim dönemlerine tekabül etmektedir. Gençlerimiz üniversiteye başladıkları zaman artık fikir, inanç tutumu ve karakter gelişimi konusunda kendi yönünü çizmiş ve sabitelerini oluşturmuş hale gelirler. Bundan sonraki dönem üzerinde dış etkilerin değişime etkisi kolay olmayacaktır.
Gençlerimizin sağlam ve sağlıklı dindarlıklarının oluşumunda yaşadığı muhit, katıldığı sosyal gruplar ve sosyal medya blogları bunda etkili olmakla birlikte aile ve öğretmenler daha çok etkiye sahiptirler. Malum, hem ilköğretim, orta öğretim ve hem de liselerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri vardır. Bu durum İmam-Hatip Liseleri öğrencileri için de geçerlidir. Öğrencilerimizin doğru dini bilgi almalarında ve takıldıkları inanç sorunlarını çözmelerinde öğretmenlerimize büyük görevler düşmektedir. Dolayısıyla öğretmenlerimizin geldikleri İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinde inanç sorunlarını çözebilecek derin bir bilgi birikimi almaları ve özel olarak dava ahlakıyla yetiştirilmeleri çok önemlidir. Bunun için Din Öğretimi Genel müdürlüğümüz düzenleyeceği hizmet içi eğitim kurslarında öğretmenlerimize yeni gelişmeler ve bakış açıları kazandırmada aktif rol oynamalıdır. Gençliğimizin muhtemel ve hâlihazırda inanç sorunlarıyla ilgili kitap yazan hocalarımızla öğretmenlerimizi buluşturmalı, bunun da ötesinde onlara sorumluluklarını ilahi bir aşka dönüştürecek motivasyonlar kazandırmakladır. Belki o zaman gençlerimizin kafalarına takılan inanç sorunları kolay bir şekilde giderilir ve sağlıklı nesiller yetiştirme çabamız hedefine ulaşır. Mutlaka bu çalışmalar ya yapılmalıdır, ya yapılmalıdır…