Evde sıkılıyor musunuz? O zaman dikkatli okuyun
Selamün Aleyküm saygı değer Yeni Haber okurları.
Ülkemizin 4 bir tarafını korkutacak derecede rahatsız eden, son bulsun diye dualarımıza ağırlık verdiğimiz küçük bir mikrop yani nam-ı diğer ‘korona’ devletin bütün çabalarına rağmen can almaya devam ediyor. Ülkemizin sloganı belli ‘Evde kal Türkiye’
Aslına bakıldığında çocuklarımız evde vakit geçiremiyorlar. Anneler sürekli mutfakta çocukların ve eşlerin isteğini yerine getirmeye çalışıyorlar.
Aynı vakit, aynı zaman sürekli tekrar ediliyor. Peki bizler bir şeylerin farkına varabiliyor muyuz? Elbette hayır. Şu mübarek üç aylarda başımıza gelen bu musibetten ders çıkarıp şerri hayra çevirebiliriz. İçinde bulunduğumuz ay olan Şaban Ayı, diğer adıyla Peygamber Ayıdır. Peki bu ayda ailecek Peygamberimize 1 hatim yapmak zor olmasa gerek. Ya da her gün okuyacağımız salavatı şerifleri hediye etsek mesela…
Peygamberimizin yüzü suyu hürmetine belki musibetimiz biraz daha ahiretimize azık toplamaya fayda eder. Şu sıralar hepimiz evdeyiz. Evde sıkılan bunalan insanlara diyanet Vaizesi İlahiyatçı Yazar Fatma Hale Saygı Hanımefendi çok güzel bir yazı yazmış ben de sizlerle paylaşmak istedim;
Dikkatli okuyun
Değerli Hanımlar…
Bazı kardeşlerimiz evde durmak istemiyorlarmış. Daralıyorlarmış. Benim Allah'a imanım var deyip ev oturmasına gitmek istiyorlarmış.
Şimdi beni iyi dinle
Evde oturmak nefsin hiç hoşuma gitmez. Nefis gezmeyi konuşmayı insanların dikkatini çekmeyi çok sever. O sebepten evde duramaz. Kendini göstermeyi sever, o sebepten evde duramaz.
Tasavvuf büyüklerimiz ömürlerinde art arda halvete girmişlerdir. Hz Mevlana’yı hocası Burhaneddin Tirmizi 40 gün mahzen gibi karanlık bir odada halvete çekmiştir. Mübarek halvetten çıkınca "olmadı" deyip 3 kez halvete almıştır. 120 gün peş peşe yalnız karanlık bir odada kalmıştır. 63 yıllık ömründe 1001 gün çilede kalmıştır. Tüm bu halvetleri zihinlerindeki gereksiz tüm düşünceleri tahliye etmek ve Cenab-ı Hakkın gönüllere yerleşmesi için yapmışlardır. Bizim de ihtiyacımız var.
Hayatımızda istesek bizi kimse halvete almazdı. Bu korona günlerini lütfen ibadete çevirelim. Halvette imiş gibi niyet edelim. Halvet bereketi isteyelim Rabbimizden.
Evde kalamayan kendisine ben dervişim demesin,
Evde kalamayan kendisine ben nefsimi terbiye edebilirim demesin.
Evde kalamayan kendisine takvalı demesin. Takva, ‘emre itaat eden’ demektir. Allah'tan korktuğu için hesabını zor vereceği için masum insanları hasta etmemek için dışarıya çıkmaz takvalı insan.
Evden dışarı bakıyorum ellerinde toplarıyla, ağızlarında maskeleri olmayan 6, 7 genç parka gidiyor. Yaşlıları evlere aldık torunlar sokakta onlara virüs taşıyor.
Bir hanım 4 çocuğunu giydirmiş gezmeye gidiyor.
Karı koca ve çocukları maske takmadan eldiven giymeden pazara gidiyor.
Vallahi siz böyle rahat gezerken birisi bu hastalığa yakalanırsa kul hakkına girersiniz. Ölürse katıl olursunuz.
Çocuğunu salma dışarıya
Kendin çıkma dışarıya
Markete, pazara bir kişi gitsin maske ve eldiven giysin. Eve dönünce ellerini yıkasın kıyafetlerini havalandırsın.
Benim eşim, işe gitmek zorunda olduğu, tatil edilmediği için her gün gelip iyice sabunlanıp çocuklarını kucağına alıp öpemiyor. Bizden ayrı oturuyor. Çünkü işyerinden iki kişide korona pozitif çıkmış.
Allah sokaklarda gezeni görmüyor mu? Şunu iyi bilsinler, vallahi hepimizin kul hakkına girerler. O zaman bakalım Allah'a nasıl hesap verirler. Çalışan herkesin eşi ve evdeki çocukları aynı durumdadır. Sen nasıl olur da evde oturamıyorum içim daralıyor dersin. Bilesin ki bu nefsin azgınlığından başka bir şey değildir.
Şu Mübarek günlerin kıymetini bilerek eda edelim. Mevla tez zamanda Peygamberimizin yüzü suyu hürmetine bizleri aydınlığa çıkarır inşallah. Belki bu musibet bizlere biraz daha ahiretimize azık toplamaya fayda eder…
Allaha Emanet olun, dua ile.