Osman Uzunkaya
Osman Uzunkaya Eski zaman sineması

Eski zaman sineması

                Eski günler hatırıma geldi mi boğazım düğümlenir, içimi sinsi bir hüzün sarar. Düşüncelerimin mahfili birden bire hareketleniverir. Yaprak bile kımıldamazken ansızın başlayan seyrüsefer, içimdeki zemherinin ayak sesi olup yankılanır. Biçare ruhum med-cezir’i yaşar adeta. Mazim bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçerken iç sesim avazı çıktığınca; “Artık çok geç” Diye bağırır. O sese bazen kulak kesilirim, bazen de duymamış gibi yapar yoluma devam ederim. İlginçtir, insanoğlu kendinden kaçtığı zamanlarda yaşanmışlıklarına el uzatır ve onlarda teselli arar. Eski güzel günlerinin yanına sokulur, onların sıcaklığıyla ısıtır yüreğini. Ancak, insanın her hatırladığında; “Nereden aklıma geldi?” Diye sormaktan kendini alamadığı şeylerle yüzleşmesi güzel bir çözümdür beklide. İçinizi kanatan, hayatınızı çekilmez hale dönüştürüp, yüreğinizde karanlık dehlizler oluşturan yaşanmışlıklarınızla el sıkışmanız gerekebilir. Yaşadıklarınızı ve yaşattıklarınızı sorguladıkça duygularınızın berraklaştığını, düşünceleriniz olumlu yöne doğru evrildiğini hissedersiniz. Maharet;  acı, tatlı tüm yaşanmışlıklarınızla iyi geçinmek onlara her fırsatta; “merhaba” Diyebilmeyi gerektirir. Olanları eğrisiyle doğrusuyla ve olduğu gibi kabul etmek gerekir.  Hatıralara hürmetsizliğiniz yüzünüze kapıları kapatır, içinizi acıtır ve gönül cenahınızda yaralar açar. Elbette kendinizden her kaçışınızda gidecek bir yerinizin olması, size içinizdeki kapının/kapıların ardına kadar açık olması ne hoş, ne güzel. Sığınacak bir limanınız, gerektiğinde sırtınızı dayayacağınız bir duvarınız yok ise vay halinize. Mevsim yaz olmuş, kış olmuş hiç fark etmez.  Hep kışı yaşarsınız ömür boyu. Bir yaprak misali rüzgârın önünde hep sağa sola savrulur durursunuz ne yazık ki!

                 Zihin dünyanızın mazi perdesinde canlanan eski zaman sineması, yaşanmışlıklarınızı gözünüzün önüne serer her fırsatta. O filmi her izlediğinizde; eğlenceyi, dramı, kökü çınar ağacına dönüşmüş dostlukları, yaşanmış eski aşkları; ezelden ebede kadar devam edecek olan sevgileri ve muhabbetleri görürsünüz. Filmde; yaptıklarınız, uğramış olduğunuz haksızlıklar, gördüğünüz iyilikler, yaşadığınız ihanetler ve işlediğiniz günahlar yer alırlar sırasıyla. Ders çıkarılması gereken ve ibretlik diye nitelenen şeyler, eski zaman sinemasında gösterimdedir hep. Aslında her şey size kalmıştır; ya geçmişi çözümler, gözden geçirir, ders alırsınız. Ya da hiçbir şey yokmuş gibi davranarak hayatı hafife alır, olacakları sineye çeker yolunuza öyle devam edersiniz.

                İçiniz rahat etsin, hayatınız dopdolu ve güzellikler içinde geçsin istiyorsanız, yapacağınız en temel şey belki de zihninizi güzel düşüncelerle buluşturmak. Düşünce kavramı güzelliklerle bezenir ve öylece zihninizde yoğunlaşırsa hayatınızda yeni bir sayfa açtınız demektir. Hayatında;“Güzel düşün güzel yaşa, her şey güzel olsun.” Felsefesini uygulayanlar şayet kader değilse, olumsuzluklarla kolayca karşılaşmazlar. Bu düşünceler yeşerdikçe yaşadığınız hayat daha bir anlam kazanır ve güzelleşir.

                Tıpkı kirâmen Kâtibîn gibi bir taraftan zihniniz de kaydediyor tüm yaptıklarınızı. Devran denen şey dönüp durmaya, zaman geçip gitmeye ne kadar da meraklı. Eski günleri eski zaman sinemasında seyrediyorum. Gördüklerim içime bıçak gibi batıyor. Kulaklarımı sağır eden bir uğultuyla uyanıyorum uykularımdan. Ortalık günlük güneşlik ama ben zemheriyi yaşıyorum. Etrafıma şöyle bir bakıyorum. Kendimden kaçmak istesem de bütün kapılar kapalı ardına kadar.

                Sağlıcakla kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Osman Uzunkaya Arşivi

Bitsin

29 Ağustos 2024 Perşembe 00:03