Nüfusumuz elden gidiyor
2020 nüfus rakamları açıklandı. Nüfusumuz artmış gibi görünse de artış hızının yüzde yüzden daha fazla düşmesi geleceğimiz açısından endişe verici. Böyle giderse çok değil 20 sene sonra Avrupa ülkeleri gibi yaşlı nüfusu daha fazla olan bir ülke haline geleceğiz. Nüfus artış hızımızın neden düştüğünü, nasıl tekrar artırabileceğimizi de herkes biliyor. Yalnız uygulamaya kimse yanaşmıyor. Ülkemizdeki kronikleşmiş birçok sorun gibi bu mesele de sürüncemeye bırakılıyor. 2040-50’lerde epey bir vah tüh diyeceğiz…
90’lı yıllarda ilkokula giderken klasikleşmiş bilgilerdendi Türkiye’nin çocuk ve genç nüfusu fazla, geleceği parlak bir ülke oluşu. Elbette potansiyel olarak gelecek bizimdi. Lakin o gençleri ne kadar iyi değerlendirebildik tartışılır. Ülkemizdeki genç nüfusu, kaynakları kuvvetli, debisi yüksek bir akarsuya benzetiyorum. Fakat bu akarsudan verim alabilmek için onu değerlendirmek, önüne baraj kurup enerjisinden faydalanırken, bir kısmını da sulamada kullanmak gerekir. Biz ise akarsuyumuzla övündük ama ondan doğru düzgün faydalanmak için gerekli adımları atmadık. Tamamen kendi haline bırakmadıysak da çok hoyrat bir şekilde kullandığımızda bir gerçek. Kısır tartışmalarla, eğitim üzerindeki ideolojik oyunlar, baskılarla birkaç nesli heba ettik. Şimdikilerin ise ne olacağı meçhul…
AK Parti iktidarı döneminde özelikle eğitim anlamında zor olan birçok şeyi başardı. Başörtüsü yasağı, İmam Hatipler başta olmak üzere mesleki eğitimdeki ayrımcılıklar gibi ideolojik baskılardan eğitimi kurtarıp herkesin dilediği şekilde eğitim almasına imkân sağladı. Okul ve derslik sayılarındaki yetersizlikler büyük ölçüde aşıldı, çok sayıda yeni okul ve üniversiteler açıldı. Bunlar gerçekten hem maddi hem de manevi anlamda zor olan şeylerdi. Ders kitaplarının ücretsiz yapılması, harçların kaldırılmasını falan saymıyorum bile. Fakat bu kadar zor olan şey başarılmışken daha basit olan, kâğıt üzerinde yapılması gereken müfredat, sınav sistemindeki değişiklikler nedense bir türlü istenilen sonucu veremedi. Kaç tane sınav sistemi getirildi belli değil, özellikle ortaokul ve lisedeki dersler ve içerikleri neredeyse her sene değişiyor. Gençler ve aileleri resmen bıktılar.
En büyük potansiyelimiz gençler okul sıralarında heba oluyor. Birçoğu 22-23 yaşında elinde doğru düzgün bir mesleği olmadan, bir kâğıt parçasından öteye geçemeyen diplomalarıyla hizmet sektörüne meze oluyorlar. Lise eğitimin zorunlu olmasının kaldırılmasıyla, ceketini asanın lise ve üniversite mezunu olmasının önüne geçilmesiyle belki bir yerden başlanabilir. Lakin sözümüzün bir hükmü yok. Bunları söyleyince biz gerici ve eski kafalı oluyoruz. Millî eğitimdeki yetkililerimiz her şeyin en iyisini ve doğrusunu biliyorlar…
Şehirleşme oranımız her yıl rekor kırıyor. Köylülük bitmek üzere. Zaten resmiyette köy diye bir şey kalmadı. Hepsi merkeze bağlı mahalle oldu(!) İstanbul, Ankara gibi şehirlerde 3+1 evler lüks kabul ediliyor. TOKİ’nin yaptıkları başta olmak üzere genelde 2+1 ve 1+1’ler moda oldu. Dedeyle nineyle yaşanılan kalabalık ailelerin sonunu 90’larla birlikte getirmiştik. Şimdi bu daracık evlerde en fazla iki çocuklu çekirdek aileler yaşayabiliyor. Çevrenize bir bakın 40 yaş altındaki evli çiftlerde üç çocuk ve üzeri olan kaç tanıdığınız var. Eminim çok azdır. Yaşamak telaşı ve modern hayatın sunduğu refah insanlara en fazla iki çocuk yaptırıyor. İki çocuk arasında da ortalama dört- beş yaş oluyor. Yeni evlenen çiftler en az üç-dört yıl çocuk yapmayacağız diyorlar. Önce hayatlarını yaşayacaklarmış.
Dedelerimizin, anne babalarımızın zamanından örnek verip klişelere boğulmayacağım. Cumhurbaşkanımızın yıllardır söylediği en az üç çocuk sözünün doğruluğu bilimsel olarak da kanıtlandı. Herkes ülkemizin ve Türk milletinin geleceği için doğru olanın bu olduğu konusunda hemfikir lakin ortada imkân ve tesis yok. Ekonomik sıkıntılar yüzünden ev hanımları bile işe başlamak zorunda kaldı. Geçim sıkıntısı, dört çocuklu bir ailenin 2+1’e nasıl sığacağı falan önemsenmeyen ayrıntılar.
Yöneticilerimizin ülkemizin ve Türk milletinin geleceğini gerçekten önemsediklerine inanıyoruz. Lakin bunun için somut adımlar atılmalı. Ezberlenmiş sloganlarla olmuyor. 2071’de Anadolu’da Türk milletinin yine çoğunlukta olması için acil, somut adımlar atılmalı. Gidişat böyle olursa azınlığa düşeceğimizi anlamak için müneccim olmaya gerek yok(!)