Şenol Metin
Şenol Metin CHP ile koalisyon kurmak!..

CHP ile koalisyon kurmak!..

Türkiye’de küresel güç merkezleri için tehlikeli olmaya başlayan partiler mutlaka CHP ile koalisyona sokulur. Koalisyon süreci sonrasında ya millet bu partileri cezalandırır ya da partiler öyle bir dönüşüm geçirir ki küresel güç merkezleri için tehdit olmaktan çıkar.

CHP ile kurulan koalisyonlara milletimizin verdiği tepkiyi 1973’den itibaren seçim sonuçları üzerinden analiz edelim.

14 Ekim 1973 seçimlerinde % 12 oy alan Milli Selamet Partisi, 1974’de CHP ile 10 ay süren koalisyon ortaklığı yapmıştır. Bu 10 aya ağır sanayi hamlesi, Kıbrıs’ın Fethi gibi başarılar sığdırmasına rağmen, 5 Haziran 1977 seçimlerinde seçmeninin üçte birini kaybetmiş, oyları % 8,5’a düşmüş, milletvekilliklerinin yarısını kaybetmiştir.

1978-79’da 2 yıl süre ile CHP koalisyon yapan Demokratik Parti ve Cumhuriyetçi Güven Partisi siyaset sahnesinden ebediyyen silinmiştir.

12 Eylül askeri darbesi sonrası 10 yıllık Özallı yıllar ardından tekrar koalisyonlu yıllar başlamıştır. Ekim 1991’de yapılan seçimlerde Demirel’in liderliğindeki DYP % 27, Mesut Yılmaz’ın liderliğindeki Anavatan % 24, Erdal İnönü liderliğindeki SHP’nin bugünkü HDP’nin karşılığı HEP ile kurduğu ittifak % 21 ve Bugünkü Cumhur İttifakının da temellerini artan Refah Partisi, MÇP ve Aykut Edibali’inin IDP’sinin kurduğu ittifak % 17 oy almıştı. Oyların % 70’i, milletvekilliklerinin % 80’i sağ partilerde olmasına rağmen DYP-SHP koalisyonu kurularak, bugünün HDP’sinin de parlamentoya girmesine ve koalisyon ortağı olmasına zemin hazırlanmıştı. Millet gereken cevabı ilk seçimlerde vermiş Aralık 1995 seçimlerinde DYP oylarının üçte birini kaybetmiş, % 27’den % 19,5’a, SHP’de seçmeninin yarısını kaybetmiş % 21’den % 10’a düşmüştür.

Süreçte Demirel öyle bir dönüşüm geçirmişti ki çoban sülü, çamurlu ayakkabılarla operaya giden Süleyman Demirel’e dönüşmüştü.

1980 sonrası ikinci örneğimiz 1997-98’de Anavatan Partisi’nin Demokratik Sol Parti ile kurduğu 2 yıllık koalisyondur. Anavatan Partisi, Aralık 1995 seçimlerindeki % 19 oyunun üçte birini kaybetmiş, Nisan 1999 seçimlerinde oyu % 13'e düşmüştür.

Üçüncü örneğimiz 1999-2002 arasında Anavatan Partisi, Demokratik Sol Parti ve MHP’nin kurduğu koalisyondur. Millet, oyların % 78’ini sağ partilere vermesine rağmen Ecevit liderliğinde kurulan hükümet, 2 sağ partiyi yedeğine alarak 28 Şubat Kararlarının uygulamıştır. Bu süreç sonunda millet, 2002 seçimlerinde MHP’yi barajı aşamaz hale getirirken Anavatan Partisini de siyaset sahnesinden silmiştir.

2015 Haziran seçimlerinde Ak Parti’nin meclis çoğunluğu kaybettirilmesi ardından CHP ile koalisyona ikna süreci başlatıldı. Küresel güç merkezleri Ak Partinin çoğunluğu kaybetmesi sonrası CHP ile Büyük Koalisyonu kabullenmek zorunda kalacağını düşünüyordu. Pek çok Ak Partili liderde bu fikre ikna edilmişti. Ak Partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan siyasi tarihi iyi okuyan bir lider olarak AK Parti-CHP koalisyonuna ikna edilemeyince önce Çukur Süreci, ardından 15 Temmuza giden süreci hep beraber yaşamıştık.

Haziran 2015 seçimlerinden hemen sonra, Kasım 2015 seçimleri kararı dahi alınmadan 7.8.2015 tarihinde konuyu Memleket gazetesine şöyle değerlendirmiştik;

‘Pazarlamasını ve taşeronluğunu merkez medyanın yaptığı Ak Parti – CHP koalisyonu, süreç içinde stratejik karar alma yeteneği iğdiş edilmiş Bir Türkiye tasavvuruna yönelik öldürücü bir hamledir. Ve bu hamlenin sahibi nevzuhur devletler ile kadim düşmanlarımızın başkentlerini işgal etmiş neo-con iradedir.’

40 yıllık siyasi tarih hafızamız, CHP ile koalisyon yapan sağ partilerin millet tarafından cezalandırıldığını söylüyor. Bu milletin irfanında o kadar yer etmiştir ki ‘CHP’linin elinin değdiği testiden abdest alınmaz.’ denecek kadar konu menkibeleştirilmiştir.

Peki, 6 artı 1’li masanın muhafazakar mütedeyyin unsurları bu siyasi tarih bilgisine sahip değiller mi!

Varsayalım bu bilgiye sahip değiller. Anadolu irfanının hikmetlerini terennüm eden, Şimdilerde CHP ile 6’lı koalisyon masasında liderlik mücadelesi veren İYİ Parti’nin genel başkan yardımcılığı, grup başkanvekilliği gibi üst düzey görevlerde bulunmuş Yavuz Ağıralioğlu’nun ‘Rüyasında CHP'ye oy verdiğini gören sağcılar gusül abdesti alır.’ sözünden de mi bihaberler…

Halbuki masanın muhafazakar/mütedeyyin partilerinin bağımsız çizgisine Türkiye o kadar muhtaç ki…

6’lı masanın mütedeyyin/muhafazakar partileri, CHP’yi iktidara taşıma misyonundan azade olabilse idi yapacakları eleştirilerin siyasal karşılığı büyük olacaktı ve bu Ak Partiyi de islami/islamcı çizgide tutan çıpa olabilirdi. Ama…

Dualı milletin 2 güzide şahsiyetinin sözleri ile bu bahsi kapatmak istiyorum;

İlki Şairlerin Sultanı, iman ve aksiyon adamı Büyük Doğunun Mimarı Necip Fazıl’ın mürşidi Abdulhakim Arvasi’ye ait;

'Hiçbir amelime güvenmiyorum. Lakin Allah'ın düşmanlarına düşmanlığım var.'

İkincisi ise Şehid Muhsin Yazıcıoğlu’na ait;

‘Ben milletin iradesinden yana tavrımı koymak istiyorum. ‘Müslümanların iktidarına engel oldunuz!’ sözünü size söyletmeyeceğim.’’

Evet; Allah’ın düşmanlarına düşmanlığımız var mı?

Müslümanların iktidarına engel olacak mıyız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi