Biten bir yaz’a
Eylül ayı geldi. Koskoca bir yaz mevsimini yedik, bitirdik. Yazdan geriye ne kaldı sorusuna verebilecek mantıklı bir cevabımız var ise kârdayız demektir. Kârdan kastımız elbette bir haftalığına gidilen tatilde çekinilip sosyal medyada paylaşılan, tam anlamıyla gerçek olmasa da çok mutluyuz pozları değil. Yazın içini doldurabilmek, aklımızdan geçirdiklerimizin hiç olmazsa bir kısmını gerçekleştirebilmiş olmaktır. Diğer türlü geçen gün elbette ömürden. Koşturmacayla, ertelemeyle hep rahatlayacağımız o günleri bekleyerek vakit geçiyor.
Sözün bittiği yerde şiir başlar. Turgut Uyar, Biten bir yaz’a isimli şiirinde sayfalarca yazılabilecek bir meseleyi 10 mısrada özetleyiveriyor(!)
“benim kararlılığım bir sonuca idi
sular içirdim olmadı ben anamı isterim
herkes bir kıyısından tuttu çekti büyüttü kenti
köprülerden geçirdim olmadı ben anamı isterim
bir karışçık sularda büyüttüm her şeyi
uğrulardan kaçırdım olmadı ben anamı isterim
kimseler tutmadı elimden koskoca bir yaz bitti
yaylalara göçürdüm olmadı ben anamı isterim
kalbim koskoca bir yaz bitti kalbim
aklımdan neler geçirdim olmadı ben anamı isterim”
İlkbahar ile başlayan seçim sürecinin nihayete ermesi mayısın sonunu buldu. Tam her şey bitti, memleket için hayırlı olan gerçekleşti, biraz olsun nefes alıp yazın tadını çıkaracağız dedik. Peşine zamlar geldi. Akaryakıt başta olmak üzere zam gelmeyen bir şey kalmadı. Geyik muhabbeti yerine bile ekonomiden konuşur olduk… Yılın bitmesine şurada hepi topu üç ay kaldı, geleceğe dair pek bir ümidimiz yok. Zaten birkaç ay içinde yerel seçim atmosferine de tam anlamıyla girmiş oluruz. Bir bakmışsınız tekrardan bahar gelmiş.
Bu kısır döngüden kurtulup, çemberin dışına nasıl çıkılacak. Biraz olsun nefes alabilecek miyiz inanın merak ediyorum. Elbette bugünümüze şükür beterin beteri var. Ülke olarak son beş, altı yılda başımıza gelmeyen kalmadı. Daha kötüsü olmaz demeye korkar olduk. Sadece ülkemiz değil, genel anlamda dünyaya da her anlamda bir belirsizlik hâkim. Bir yerden döneceğiz ama nasıl olacak işte orası biraz meçhul.
Yaşayıp göreceğiz, umarız bu sefer felâket tellallarının tahminleri tutmaz. Büyük bir dünya savaşıyla dünya düzenine format atıp, yeniden başlatmazlar. Biraz olsun yüzümüz güler, telaşsız kendi halinde rutin geçen günlerimiz olur. İnanın çok şey istemiyoruz. Ülkeyi yöneten kadronun atacağı iyi niyetli adımlarla bir yerden başlamak elbette mümkün. Dileriz biraz da zorlaştırmayı bırakıp, kolaylaştırmayı denerler…