Oktay Aksu
Oktay Aksu AZGELİŞMİŞ MODERN

AZGELİŞMİŞ MODERN

Alanya İncekum’da bir tabela; ‘’muhafazakâr tatil köyü / Modern saraylar. Güler misin, ağlar mısın tadında bir durum mu bu. Hiç te değil.  Bu  adam bir işletmeci. Hedef kitlesini belirlemiş ve kitlenin talebine uygun ürün sürmüş piyasaya. O tabela hedef kitlenin yani muhafazakârların hali pür melalini yansıtıyor. Yeni Türkiye’ye özgü yaman bir çelişki. Dindarlar her şeyin en iyisine layıktır! moda olandan yani en çabuk geçenden tutunda en yükseğine, en pahalısına, en şatafatlısına.

            Sadece İslam’da değil dünyanın bütün dinlerinde dindarın dünya ile irtibatı zayıftır. Dindarlaşmak ve dünyevileşmek birbirinin zıddıdır. Her şey zıddı ile kaim olduğundan ne kadar dindar iseniz o kadar dünyadan uzaksınız demektir. Dünyaya ne kadar yakınsanız dine o kadar uzak. Bunun tek istisnası Protestanlıktır. O da gerçek bir din değil, icad edilmiş bir dindir. Ruhsuz, vahşi kapitalizme giydirilmiş ruhtur Protestanlık.

            Ilımlı İslam Müslüman halkları protestanlaştırma projesinin adıdır. Dünyevileşmiş bir dindarlık üretebilmek için dindarların dünyadan nasibinin artması, temel hak ve özgürlüklerden hareketle daha geniş bir hareket alanı sunulması ve ülke servetinin daha geniş kitlelere yayılması planlı programlı olarak uygulamaya konmaktadır.

            Bir de geleneksel İslami formdan milleti kurtarmak için, Müslüman Luther’lere, Calvinlere ihtiyaç var…

            Yeni Türkiye,  28 Şubat sürecinin ardından muhafazakârlara verilen rüşvetin adıdır. Bu konforlu ve rahat günlerin hatırına içimize sinmeyen birçok icraat sineye çekilmektedir. Hazmı zor gıdaları tükete tükete bünyemizi alıştıracağız. Ve bir gün islam dünyasındaki protestan devrimi ayakta alkışlayacağız.

            Hazmetmekte zorlandığımız zokalardan biri gezi kalkışmasının da gerekçesi olarak gösterilen şehirleri betonlaştırma politikalarıydı. Niyet okuyarak,  iktidarın yanında yer aldık bu süreçte. Gezicilerin derdi yeşili korumak değil iktidarı devirmekti. Bir diğeri oniki yıllık zorunlu eğitimdi. Zorunlu eğitimin sekiz yıla çıkarılma nedeni herkesin malumu idi de oniki yıla çıkarılma gerekçesini kimse sorgulamadı. Üçüncü zoka Ak Saray. Kemalist Cumhuriyetin sembolü olan Çankaya’ya çıkmamanın ardına saklandı Cumhurbaşkanı bu defa ve  devletin itibarını gerekçe gösterdi. İtibarın Türk dil Kurumu sözlüğünde iki karşılığı var. Saygınlık ve kredi. İhtişamlı saraylar devletin saygınlığını mı artırır yoksa kredi notunu mu yükseltir. 

            Ak Saray bizim sarayımız. İtibarını yüksek binaların gölgesinde arayan muhafazakâr demokratların. Bugünün Türkiye’si, bütün güzelliğini makyaja borçlu çirkin bir kadına benziyor. Yada çirkinliğini gizlemek için maske takan birine, yada kel başını takke ile gizlemeye ve dahi kel başa şimşir tarak almaya. Bir ülkenin itibarının ölçütü insanına verdiği değerde aranmalıdır. Soma ve Ermenek’ten bakınca Yeni Türkiye pek te muteber görünmüyor. Ermenek ve Soma düşen takke, çıkarılan maske, dökülen makyajıdır Yeni Türkiye’nin. İtibarın göstergeleri ekonomidir, eğitimdir, sağlıktır, bilimdir sanattır.

            Yeni Türkiye de milletinde devletinde derdi itibar değil imaj. İmaj ne toplumu ne de devleti itibarlı kılar. Ne kadar cilalarsan cilala azgelişmişliğin paçalarından dökülüyor görmüyor musun? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oktay Aksu Arşivi