Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Avrupa’da Camilerin Rolü

Avrupa’da Camilerin Rolü

Camiler ve Din Görevlileri Haftası” münasebetiyle Konya İl Müftüsü Ahmet Poçanoğlu hocamızla birlikte Kontv’de Yaşar Toy’un  hazırlamış olduğu Gündem Özel programına konuşmacı olarak katıldık. Bu programda “cami ve ilim” konusunu ele aldık.  Programın bir kısmını da Avrupa’da camilerin göçmen Müslümanların hayatındaki yerine ve önemine ayırdık.

 Müslüman azınlıkların yaşadıkları Avrupa ülkelerinde  her milletten gelen Müslümanlar için camiler hayati ve merkezi bir yere sahiptir. Aynı durum Türkiye’den giden göçmen işçi vatandaşlarımız için de geçerlidir. Geçmişte camiler apartmanların zemin katında bulunan dairelerden bozma mekânlardan oluşuyordu. Hala bu dunum devam etmekle birlikte çok şükür şimdi bazı ülkelerde müstakil mimari uygulamasıyla camilerin yapımına izin verilmeye başlandı.   Yine minare ve dışarıya dönük ezan yasağı devam ediyor.

Avrupa ülkelerinde camiler,   vatandaşlarımızın buluşma ve kaynaşma mekânı. Özellikle hafta sonu cami ve çevresi festival tadında katılımın arttığı mekânlara dönüşür.  Çocuklar, gençler, kadınlar ve erkekler cami ve etrafındaki mahallerde bir araya gelirler. Camilerin çevresinde günlük ihtiyaçların karşılandığı; helal gıda ürünlerinin satıldığı küçük marketler, manavlar, kafeler,  terziler, kasaplar, dershaneler, değişik kültür-sanat etkinliklerinin yapıldığı özel yerler vardır. Türkiye’den o ülkeye giden vatandaşlarımız da cami ve müştemilatını ziyaret eder, hasret giderilir. Çok önemli merkezlerdir. Kafelerde her gün müdavimler vardır. Emekli olan vatandaşlarımız için bu mekânlarda oyun oynama araçları, bilgisayarlar, sürekli Türk kanallarının izlendiği ve açık duran televizyon ve muhtelif yayın organları mevcuttur.   Türkiye’de olup bitenler bu kahvehanelerde yakından takip edilir, sohbetler yapılır. Bütün bunlar cami merkezli olarak devam eder.

Avrupa’da büyükelçiliklerimiz bünyesinde Diyanet İşleri Başkanlığımıza bağlı faaliyet gösteren dini müşavirlerimiz vardır.  Bununla birlikte çalışan DİTİB’e bağlı her cami de Türkiye’den giden din görevlilerimiz hizmet vermektedir. Avrupa ülkelerinde din hizmeti veren bu görevlilerimiz gurbetçi vatandaşlarımıza 7/24 saat hiçbir özveriden kaçınmadan dini, sosyal, kültürel alanlarda hizmet vermektedirler. Öyle ki, cami merkezli görev yapan din görevlilerimiz, işçilerimizin ailevi sorunlarından çocuklarının hafta sonu din eğitimi almalarına, namaz kıldırmaktan dini sorulara cevap vermeye, düğünlerinden cenazelerine varıncaya kadar birçok alanda hizmet yapmaktadırlar.

Diğer taraftan bugünlerde başta Fransa, Avusturya ve Hollanda gibi ülkeler Türkiye’den din görevlisi kabul etmemeye hazırlanıyor. Din görevlilerini kendilerinin açacağı İlahiyat Fakülteleri’nde anadillerinde yetiştirmek istiyorlar.  Amaçları Avrupa’da yükselen İslamlaşmayı aşağıya çekmek, yıllardan beri asimile yapamadıkları göçmen işçileri asimile yapmak gibi kötü niyetleri var. Bu biraz da ırkçı partilerin yabancı düşmanlığına dayalı politikalarından da kaynaklanıyor. Onun için Avrupa’da bulunan kuruluşlarımız daha dikkatli olmalı, genç nesillere sahip çıkmalıdırlar. Bu tehlikeyi önceden sezen Diyanet İşleri Başkanlığımız vatandaşlarımızın gençlerine Türkiye’de din eğitimi aldırmak için Uluslararası İlahiyat Programına (UİP) seçtiği öğrencileri İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerine getirerek burslu olarak okutmaktadır. Bu sadece bizim soydaşlarımıza ait değil, küresel ölçekte diğer ülke gençleri için de geçerlidir. Bundan amaç, İlahiyat Fakültelerinde din eğitimi alan gençlerimizin  tekrar Avrupa’ya döndüklerinde başta kendi vatandaşlarımıza, sonra da içinde yaşadıkları topluma karşı sorumluluklarını yerine getirebilecek bir birikime sahip olmalarını sağlamaktır.  Şimdiden mezun olan bu öğrencilerimiz Avrupa ülkelerinde bulunan camilerde görev almaya başlamışlardır. İnşallah Avrupa ülkeleri emellerine kavuşamayacak, vatandaşlarımızı ve onların çocuklarını asimile edemeyeceklerdir. Bütün bu faaliyetler cami merkezli olarak sürdürülmeye devam edecektir. Çünkü maneviyat olmadan Avrupa’da Müslüman kimliğimizi korumak mümkün değildir. Yoksa nesillerimizi kaybedebiliriz. Herkese bu noktada büyük görevler düşmektedir. Rabbim onların yardımcıları olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi