ATA SPORUMUZ: GÜREŞ
Sevgili okuyucularım. Bu haftaki yazımda sizlere güreş sporundan bahsedeceğim.
Bilindiği üzere Güreş, Türklerin ata sporudur. Güreş; İki güreşçinin birbirlerine vurmaksızın rakiplerini yenmeye çalıştıkları bir spor türüdür. Güreşte sırtı yere değen güreşçi güreşi kaybeder.
Bu sporun nasıl gerçekleştirildiği hakkında bilgi verdik. Şimdi de Güreş sporunun tarihine bakalım.
Güreş sporunun tarihi MÖ. 648 yılına kadar uzanır. Güreş sporu Antik Yunan'da Olimpiyat Oyunlarında "Pankreas" adıyla bulunuyordu. Pankreas'ın günümüzdeki güreşten farkı o zamanlar bu sporun boks-güreş karışımı bir spor dalı olarak yapılmasıydı. Romalılar bu sporun sert yanlarını ortadan kaldırıp greko-romen stilini ortaya çıkardı. Greko-Romen, İlkçağ sonlarında Akdeniz havzasına egemen olan kültüre verilen isim oldu.
Dünya’da güreş nasıl yapılmaktadır? diye soracak olursak, Türkiye; Yağlı Güreş, Karakucak güreşleri, Aba Güreş, Japonya; Sumo Güreşi, Moğolistan; Moğol Güreşi, ABD; Amerikan Güreşi ve Hindistan; Pehlwani yaparak bu sporu gerçekleştirmektedir.
Dünyada Greko-Romen ve serbest stil olmak üzere iki stil güreş vardır. Güreş sporunda oyunun süresi 10 dakikadır. Güreş yarışmaları 8X8 metre genişliğinde, yanında 2 metrelik boşluk bulunan minderde yapılır. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonası karşılaşmaları ise 6X6 metre genişliğindeki minderlerde yapılır. Güreş sporunda 1 orta hakem, 3 de yan hakem bulunmaktadır. Greko-romende güreşçiler ayaklarını kullanamazlar, rakiplerini ancak bellerinin üstünden tutabilirler. Buna karşılık, serbest güreşte, canını yakmamak, faul yapmamak kaydı ile rakibinin her yanından tutarak güreş yapılabilmektedir.
Güreş sporunu icra edecek sporcuda, cesaret, güç, mertlik, dürüstlük, çeviklik ve beceri bulunmalıdır.
Değerli okurlarım. Bu hafta sizlere ‘Güreş’ sporundan geniş çaplı bahsettik. Gelecek hafta başka bir konuda buluşmak ümidiyle sıhhatli kalın.