Osman Uzunkaya
Osman Uzunkaya AŞK, ÖZLEM ve ÖTESİ (31)

AŞK, ÖZLEM ve ÖTESİ (31)

Otelimizin lobisindeki ilan panosuna iliştirilen “…..Kafilesi Hac Programı”  başlıklı duyuru’da bugün Cidde gezisinin yapılacağı yazılıydı. Programa göre Cidde’ye saat 14.00 de hareket edilecek ve Kısas mescidi,  Havva validemizin kabri, Rahmet mescidi ve Beled çarşısı gezildikten sonra akşam saat 20.00 sularında Mekke-i Muazzam’a ya dönülecekti.

                Otelimizin lobisi her gün olduğu gibi bu günde kalabalık ve hareketliydi. Dört hacı adayı arkadaşımla  birlikte lobide bulunan deri koltuklara gömülmüş ve tatlı bir sohbete başlamıştık. Bir taraftan çayımızı yudumluyor, diğer taraftan da yakınlarımızı özlem ve muhabbetle yat ediyorduk. Sohbet esnasında aramızda bulunan genç bir hacı adayı arkadaşım oturduğu yerden kalkarak, ince bir ses tonu ile bize; “Arkadaşlar aranızda Kabe’ye gidecek olan var mı?”  Diye sordu. Bir diğer hacı adayı arkadaşımız ise bu soruya;  “Biliyorsunuz biraz sonra Cidde’ye hareket edeceğiz.Nasip olursa dönüşümüzde gideriz inşallah” Diye cevap verdi. Bize bu soruyu yönelten hacı adayı arkadaşımız derin bir iç çekerek; “Arkadaşlar biz buraya turistik gezi yapmaya mı, yoksa ibadet etmeye mi geldik?” Diye söylenerek, Cidde’ye gitmeyeceğini ima edip aramızdan ayrılmıştı. Onun bu çıkışına bir anlam verememiştim. Hacı adayı arkadaşımızın söylediklerinde kendine göre gerçeklik payı olsa da, içimden bu mübarek ve nurlu topraklara gelmişken etrafı gezip görmenin, yeni yerler keşfetmenin ne zararı olabilir ki diye düşündüm. Eşimle lobi’den ayrılıp otelimizin ön tarafında bulunan kaldırımdaki plastik sandalyelere oturarak bizi Cidde’ye götürecek olan otobüslerin gelmesini beklemeye başlamıştık.  

                Çok geçmeden otobüslerimiz gelmiş, bir birlerinin arkasına sıralanarak otelimizin önünde yerlerini almışlardı. Otobüse binmek için sabırsızlanan bazı hacı adayı arkadaşlarımızı gurup hocamız; “Kardeşlerim hiç kimse ayakta gitmeyecek, her kese yer var.Lütfen acele etmeyiniz” Diye uyarmış ise de,bu hacı adayı arkadaşlarımız bir an önce otobüse binmek için aceleci tavırlarını sürdürmeye ısrarla devam ediyorlardı.Maalesef yapacak bir şey yoktu.Belli bir süre bekledikten sonra, otobüsümüze binerek koltuklarımıza oturmuş ve otobüsümüzün hareket zamanını beklemeye başlamıştık.

                Cidde; başkent Riyad’dan sonra Suudi Arabistan’ın en büyük ikinci şehriydi. Kızıl denizin kıyısında yer alan ve bir liman kenti olan Cidde, aynı zamanda hava yolu taşımacılığında çok kullanılan bir geçiş noktasıydı.Cidde; Suudi Arabistan’da yaşayan yabancıların tercih ettiği bir kentti.Otuz km.’lik sahil şeridine sahip olan Cidde, sahillerinde bir birinden güzel plajlarının yer aldığı bir tatil cennetiydi.Denizinde el değmemiş mercanlar ile çeşitli balık türlerinin yaşadığı Cidde, kıyılarında ressamlara ilham verecek derecede eşsiz doğal güzellikleri barındırmaktaydı.Diğer taraftan, Cidde’nin içerisinde yer alan tarihi camiler ile asırlık surların bulunduğu yerler, eski Cidde diye anılmakta; bu yerleşim bölgeleri Cidde’nin tarihsel gelişimini gözler önüne sermek bakımından büyük önem arzetmekteydi.

                İslamiyet’den çok önce kurulduğu bilinen Cidde, Halife Osman Döneminde Mekke’nin Limanı durumuna getirilmişti. On birinci yüz yılda surlarla çevrilen kent; Mısır ve Hindistan arasında çalışan gemilerin uğrak yeri olarak gelişimini sürdürmüştü. 1517’de Memluklardan Osmanlı egemenliğine geçen Cidde, önce sancak sonra Habeş eyaletinin merkezi, daha sonra da Hicaz vilayetinin parçası haline gelmişti.  (devam edecek)

                Selam, sevgi ve muhabbetle..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Osman Uzunkaya Arşivi

Bitsin

29 Ağustos 2024 Perşembe 00:03