Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş İrade Özgürlüğü ve Sorumluluk

İrade Özgürlüğü ve Sorumluluk

Yüce Allah insanı sorumlu bir varlık olarak yaratmıştır. Bunun en belirgin özelliği insana irade özgürlüğünün verilmesidir.  “İstemek ve dilemek” manalarına gelen irade, öznenin dilediği bir şeyi yapma ya da yapmama kudretidir. Kişinin dilediğini yapıp yapmaması kendi bireysel tercihi olarak tanımlanır. Bir başka ifade ile irade, bir zorunluluk söz konusu olmaksızın yapılması veya yapılmaması mümkün olan bir hususta iki taraftan birini tercih etmeyi gerektiren niteliktir şeklinde de tanımlanır.

Yaratıklar arasında seçme özgürlüğü,  sadece insana verilmiştir. Ayrıca insanı diğer varlıklardan ayıran en temel farklılık; akıl, beyan,  anlama, irade ve eylem özgürlüğüne sahip olmaktır. Çünkü sorumlu tutulma; zihinsel, düşünsel ve fiziksel yeterliliği beraberinde gerektirir.  Bütün bu yeterliliklerden sonra, ancak insan özgür bir şekilde eylemde bulunabilir ve yapıp-ettiklerinden de sorumlu olur. İnsanın iradesini kullanabilmesi için fiziksel yeterlilik dediğimiz kudret önemli bir etmendir.  Kudret olmadan, salt iradenin varlığı yeterli değildir. Yapılan işin ahlaki değer kazanması için kudretin eylemden önce bulunması gerekir.

Sorumlu varlık olan insan kudret sayesinde iradesini istediği eyleme yönlendirme hakkını elde eder. Çünkü eylemin iki yönü vardır. Eylem; yaratma yönüyle Allah’tan, onu kendisine mal etme yönüyle insandadır.  İşte, iman ve küfürden birisini tercihte insanın irade ve eylem özgürlüğü büyük rol oynamaktadır.  Zihinsel, düşünsel ve fiziksel yeterliliğe sahip olan her insan Allah’ı bilmek zorundadır. Metafizikî bilgiler ve ahlâkî ilkeler, duyu-ötesi varlığı vasıtalarla, duyularla bilinebilenleri deney ve gözlemle algılayan akıldan çıkar. Çünkü akıl, tabiatı birbirine uygun olanları bir arada toplayan, tabiatı birbirine aykırı olan şeyleri birbirinden ayıran ya da ahlâkî anlamda güzel ve çirkin olanı birbirinden temyiz eden bir melekedir.  İşte insanı diğer canlılardan ayıran, akıl melekesi, düşünme, beyan ve bilgi üretme yeteneğidir. Nasıl ki gündelik hayatımızda bir takım organlarımızı kullanmak zorunda kalıyorsak, mahlûkatın yaratılış hikmetlerini kavramak için de aklımızı kullanmak zorundayız. Varlık düzleminde bulunan hiçbir şey hikmetsiz ve abes olarak yaratılmamıştır. Eğer insan irade ve eylem özgürlüğüne sahipse, varlıktan hareketle Var edenin bilgisine ulaşabilir. 

Netice olarak,  Kur’an’ın ortaya koyduğu insan, irade ve eylem özgürlüğüne sahiptir.  Zihinsel yetenekleri yerinde olan (akıl-bilgi), düşünsel yetenekleri sağlam (irade), fiziksel yetenekleri sağlıklı olan bir kimse eylemlerini özgür bir şekilde gerçekleştirebilir.  Nasıl ki bir toprağa atılan bir tohum,  oluşum şartlarını (ısı, ışık, hava, hastalıklara karşı tedbir ilaçlama, gübreleme vb.) taşıdığı zaman filiz verirse, insan da yukarıdaki özelliklere sahip olduğu zaman özgür kararlar verebilir.  İnsan değiştirilmesi imkân dışı (külli irade alanıyla sınırlı) zorunluluğun dışında, değiştirilmesi imkân dâhilinde olan (külli irade alanında) konularda self-determinizme hakkına sahiptir. Eğer böyle olmasaydı, teklifte bulunmanın,  günah ve sevabın, ceza ve ödülün, cennet ve cehennemin bir anlamı kalmazdı. Bütün bunlar insanın sorumluluk alanında kendi kaderini kendisinin tayin etme hakkına sahip olduğunu göstermektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi