Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Aşılamadaki en büyük hatamız

Aşılamadaki en büyük hatamız

Hızlı bir şekilde ilerleyen aşılama oranımız bayram öncesinde yavaşlamaya başlamıştı. Bayram tatili ve sonrasında ise iyice tıkandı. Toplumun yüzde 70-80’ini aşılama hedefimiz vardı, şuanda ise yüzde 60’larda kaldık. İkinci ve üçüncü dozda oranlar daha da düşük. Bunun tek sorumlusu ise Sağlık Bakanlığıdır(!)

Şimdi Sağlık Bakanlığı daha ne yapsın diyebilirsiniz. 18 yaş üstü herkese aşılama hakkı verildi. Bu saatten sonra iş vatandaşa düşüyor. Haklısınız bakanlık doğru olanı yaptı. Lakin bunu yaparken bizim vatandaş olarak en büyük özelliğimizi unuttu. Biz kolay olan, çabuk ulaşılan şeyleri çok sevmeyiz. Zor olanı, ayrıcalıklı olanı isteriz. Aşı randevuları henüz herkese açılmamışken, yaş grupları ve mesleklere göre çeşitli önceliklerle aşı yapılırken oranlar daha iyiydi. Ne zaman 18 yaş üstünün tamamına aşılama başladı, oranlar da düştü.

 Bence 50 yaş altına çeşitli ayrıcalıklarla randevu açılmalıydı ki aşının kıymeti bilinmeliydi. İlk başta yaşa göre, ardından öncelikli meslek gruplarına randevu verilmeye başlandığı zaman insanlar arasında bana aşı randevusu açıldı diye bir hava atma durumu bile vardı. Bütün meslek grupları kategorik olarak sıralanıp, üçer-beşer günlük aralarla randevular oluşturulsaydı emin olun ilgi daha fazla olurdu. Ev hanımları bile çocuklarının öğrencilik durumuna göre belli bir sıralama ile aşı takvimine dâhil edilselerdi sayı artardı.

Evet, bir taraftan ironi yapıyorum ama diğer taraftan ise durumumuz bu. Aşı karşıtlığı noktasında bilimsel verilerin yanında dedikoduların etkisi daha fazla. Çip takma muhabbetine herkes gülüyor ama aşıların kısırlık, ileriye dönük kalıtsal hastalık yapacağı dedikodularına inananların sayısı oldukça fazla. İnsanları aşağılayarak, yasak koyarız baskılarıyla ikna etmek zor. Anca teşvik edebiliriz. Aşılara güvenmeyenleri de anlamalıyız. Çünkü aşıların bulunuşu ve uygulanması normale göre çok hızlı oldu. Şuan için ciddi yan etkileri yok gibi görünüyor ama ileriye dönük soru işaretleri var. Alman aşısında üretici firma sorumluluk kabul etmiyor, aşı yapılırken sorumluluğu üstlendiğine dair vatandaşlar belge imzalıyor. Bunun gibi daha birçok detay var.

Sağlık Bakanlığı bayramdan sonra tekrar uçuşa geçen vaka sayılarının büyük bir kısmının hiç aşı yaptırmayanlar ve ikinci dozu yaptırmayanların olduğunu açıkladı. Bunun her ortamda sürekli vurgulanması gerekiyor. Okulların açılması noktasında aşı yaptırmayan velilere tek tek ulaşılıp, çocuklarının geleceği için aşı yaptırmaları gerektiği söylenebilir. Her şerde bir hayır var derler. Alman aşısının sevkiyatında yaşanılan sıkıntı nedeniyle aşı stokunda azalma oldu. Randevu alanlara bu aşının yapılacağı açıklandı. Genel anlamda bütün aşılarda randevu zorunluluğu getirilip aşıya ulaşma biraz zorlaştırılırsa belki aşı tekrar kıymete binebilir. Diğer türlü sokakta yapılan aşıyla vatandaşa yaranmak mümkün değil…

Şaka maka Ağustos ayına geldik. Eylül’de okulların açılıp açılmayacağı virüsle mücadelede kritik dönemeç olacak. Vaka ve ölüm sayıları böyle devam ederse işimiz zor. Tekrar yasaklar, tekrar kapanmalar tekrar… Aşılama oranlarının düşük, vaka sayılarının çok olduğu bölgelere özel önlemler alınmalı. Aşı olmayana seyahat kısıtlaması temel haklara aykırı. Lakin spor müsabakalarında olduğu gibi seyahat etmeden 48 saat önce test yaptırılmasını istemek bile aşı sayısını artırır. Her şehir dışına çıkacağında test yaptırmaktansa aşı yaptırmak vatandaşın daha kolayına gelir.

 Virüse karşı en büyük savunmanın aşı olduğu biliniyor. Sürekli artan varyantlara da aşının sebep olduğunu söyleyen bir kesim de mevcut. Virüsün hangi varyantında olursa olsun öldürme oranı yüksek. Aşı hastalığa yakalansak da hafif geçirmemizi sağlıyor. Böyle artısını eksisini kıyaslayıp karar vermek lazım. Elbette işin sonunda ortada büyük bir oyun dönüyor. Fakat oyun dönüyor diyerek neredeyse bir buçuk senemiz geçti. Oyunu bozmak için şu aşamada en büyük gücümüz aşı. Biz bu oyunu bozmalıyız…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi