Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Ben size söylemiştim!

Ben size söylemiştim!

Konya’da meydana gelen vahşi katliamda hayatını kaybeden Dedeoğulları ailesine Cenabı Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabırlar diliyorum.
 
Gerçekten de çok vahşice bir katliam. İnsan ne diyeceğini, nasıl davranacağını şaşırıyor.
 
Konya’nın böyle bir olayla gündeme gelmesi de bir taraftan çok üzücü. Allah bir daha böyle olayların haberini yapmayı bizlere nasip etmesin.
 
Türkiye’nin gündemine oturan cinayetin ilk dakikalarında yaşananlar herkesin malumu.
 
Sosyal medyada oluşturulan karalama kampanyası ve yalan furyası, adeta iç çatışmayı körükleme çabasıyla farklı çevreler tarafından sürekli tetiklendi.
 
HDP’nin başını çektiği algı operasyonuna; PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin yanında, FONDAŞ medyanın da benzin taşıması dikkate değerdi.
 
Adeta bir iç savaş mizanseni sergilediler.
 
Gazetecilik etiğinden uzak, habercilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan, içinde bir satır bile gerçek barındırmayan haberlerle vatandaşlar galeyana getirilmeye çalışıldı.
 
Üstelik bu ilk değildi.
 
Aynı çevreler ve aynı medya, bu kara algı operasyonunun provasını daha 10 gün önce bir kez daha yapmışlardı.
 
Adres yine Konya’ydı. Yaşanan olay yine benzerdi. Malzeme yine etnik farklılıklardı…
 
‘Ben size söylemiştim’ demeyi hiç sevmiyorum ama yaklaşan tehlikeyi önceden fark edip, son yazımda bu konudan bahsetmiştim.
 
Dedeoğulları ailesinin katledildiği günün sabahında gazetemizde yayınlanan “Enfodemi pandemiden daha tehlikeli!” başlıklı yazımda kurgulanan senaryoyu önceden haber vermiştim…
 
21 Temmuz'da Konya'nın Meram ilçesine bağlı Çarıklar Köyü'nde yaşanan bir kavgada 43 yaşındaki Diyarbakırlı Hakim Dal’ın silahla vurularak öldürülmesi üzerine, yine HDP’nin başını çektiği bir grup, olayın 'ırkçı' bir saldırı olduğunu söyleyerek, saldırıyı kınayan açıklamalar yapmıştı.
 
Fakat olay hiç de öyle değildi.
 
Olayın perde arkasını açıklayan Valilik, “Dal ailesinin hayvanlarının köyün tarlalarına zarar vermesi üzerine oluşan bir husumetten kaynaklanan 'adli bir mesele' olduğunu, "etnik saiklerle yapıldığı propagandasıyla konunun mecrasından çıkarıldığını" belirtmişti.
 
Yani bu olay da pis bir algı operasyonuydu…
 
Öyle bir algı yürütüldü ki. Konya, Twitter’da üst sıralara kadar çıktı. Yapılan tezviratlarla, Konya’da ırkçı saldırı yapıldığına dair bütün insanlar inandırıldı. Bilen bilmeyen herkes inandı, paylaştı.
 
Hem etnik kimliklere karşı hem de Konya’ya karşı nefret tohumları ekildi. Küfürler edildi…
 
21 Temmuz’da işte bunlar yaşanmıştı.
 
İki olayda da yaşananlar birbirinin aynısı. Ayını odaklar, aynı yalanlar, aynı algılar, aynı operasyonlar…
 
Ne yazık ki aklıma gelen başımıza geldi. Daha bu yazının üzerinden 24 saat bile geçmeden Konya’da yine benzer bir olay yaşandı…
 
Son yazımda uyarmıştım şimdi aynı uyarıyı bir kez daha yapıyorum: Şu anda ülkemiz sadece pandemiyle değil, enfo-demi ile de karşı karşıya kalmış durumda. Bu yalan enformasyonların üzerine çok kararlı bir şekilde gitmemiz gerek. Yeni bir hukuki düzenleme ve ağır cezalar şart.
 
AKL-I SELİM GALİP GELDİ
 
Tüm bu yalanlara ve iftiralara karşın, kötü niyetlilerin bütün provokasyonları boşa çıktı.
 
Hayatını kaybeden 7 kişilik Dedeoğulları ailesi cumartesi günü Saraçoğlu Mezarlığı'nda son yolculuğuna uğurlandı. Cenazeye bizler de katıldık. AK Parti kurmaylarının yanı sıra Konya protokolünden çok sayıda isim de katıldı.
 
Ailenin yakınları, sosyal medyada ekilmeye çalışılan nefret tohumlarına rağmen dik duruşlarıyla dikkat çekti. Dedeoğulları ailesinin bir yakını, biz kardeşiz diyerek kardeşlik vurgusu yaptı ve provokasyon yapmaya çalışanların emellerine ulaşamayacaklarını dile getirdi.
 
Yazıma son verirken bir de uyarı yapmak istiyorum.
 
Olayın yaşandığı akşam yürütülen algı operasyonuna karşı sosyal medyada üç-dört gazeteci haricinde etkili bir mücadele yürüten yoktu. Neyse ki Uğur İbrahim Altay ilk açıklamayı yaparak ortalığı sakinleştirdi. Daha sonra da Leyla Şahin Usta ve Selman Özboyacı bir mesaj paylaştı. Sonra da Bakan Süleyman Soylu’nun açıklamalarıyla sosyal medyanın ateşi biraz olsun düştü.
 
Konya bu tarz operasyonlara çok maruz kalıyor. Hem Konya Valiliği, hem Konya Emniyet Müdürlüğü hem de Konya Cumhuriyet Başsavcılığı artık teyakkuzda olmalı ve hızlı reaksiyon almalı diye düşünüyorum.
 
Ortaya atılan iftiralardan 3 saat geçtikten sonra açıklama yapmanın pek bir hükmü kalmıyor. Çünkü sosyal medyada çığ gibi yayılan yalanlar zaten amacına ulaşmış oluyor.
 
Yeni haftanızın sağlık ve bereket getirmesini diliyorum…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi