Şenol Metin
Şenol Metin Yönetilemeyen Türkiye

Yönetilemeyen Türkiye

Cuma günü tüm Türkiye’yi derinden sarsan vahim bir olaya şahitlik ettik. Saat 19.00 civarında huzur ve hoşgörü şehri Konya’mızda 7 hemşerimizin ölümüyle sonuçlanan elim bir olay yaşandı. 15 yıldır komşuluk yapan, aynı sokağı kullanan, aynı havayı soluyan iki aile arasındaki 10 yıldır devam eden husumet, son 4-5 ayda çatışmaya ardından da cuma günü 7 hemşerimizin ölümü ile sonuçlanan bir trajediye dönüştü. Vefat eden 7 hemşerimize Cenabı Allah’tan rahmet diliyor, Dedeoğlu ailesine ve Hz. Mevlana’nın manevi himayesindeki şehrimize geçmiş olsun dileklerimizle sabrı cemil ihsanını niyaz ediyorum.

Saldırıya uğrayan aile, 20-25 yıl önce Kars’tan Konya’ya gelmiş ve hayvancılık ile geçimini sağlamakta. Diğer aile ise Konya’nın bir ilçesinden 14-15 yıl önce gelmiş ve her iki aile de Meram ilçesinin Hasanköy Mahallesine yerleşmişler, 14-15 yıldır komşular.  

‘Komşusu kendisinden emin olmadıkça cennet kokusu haram kılınmıştır.’  diyen bir Peygamberin ümmeti değilmişçesine komşuluk hukukunu tesis edemeyen, ‘Müslümanın, müslümana 3 günden fazla küs kalması haramdır.’ ikazından bihabercesine 10 yıldır komşusu ile küs, küs olmakla da kalmayıp sürekli kavga eden, bayramda dahi birbirine sopalarla saldıran, ailelerden 2-3 kişinin hastanede olduğu, 2-3 kişinin tutuklu olduğu bir komşuluk ilişkisinin böylesi vahim bir olayla sonuçlanacağı aşikar.

‘Yaşanmasın’ dualarımıza rağmen böylesi vahim olayların varlığını biliyoruz. Buraya kadar hadise 7 hemşerimizin ölümü ile sonuçlanan, hepimizi derinden yaralayan adli boyutta elim bir vaka iken, olayın gerçekleşmesinden 2 saat bile geçmeden önce sosyal medyada, ardından fondaş medyada ‘Konyada Katliam!’ ve ‘Kürtler Katlediliyor!’ taglarını, manşetlerini gördük ve gördük ki; iki komşu arasındaki adli bir olay, maniple edilerek kirli mahfillerde kurgulanmış bir senaryoya dönüştü. Siyasal bir boyut kazandı.

Cumartesi günü ikindi namazı sonrası Saraçoğlu Kabristanına defnedilen 7  hemşerimizin cenazesine katıldım. Bu süreçte aileden, mahalleden pek çok kişiden olayı evveli ile ahiri ile detaylı dinleme imkanına sahip oldum. Gördüm ki olayda zerre miktarı etnik boyut yok. Tekrar ediyorum olay iki komşu arasında 10-11 yıllık bir geçmişi olan sorunların husumete dönüşmesi ve en sonunda da böylesi hepimizin vicdanlarını sızlatan elim olaya sebebiyet vermesidir. Olayın etnik boyutu zerre miktarı dahi yoktur.

Peki gerçek böyle iken olayın üzerinden 2 saat bile geçmeden etnik boyut üretme gayreti nedir?

Orman yangınları nedeni ile Türkiye hassas bir psikolojik zeminde. Yangınların büyük oranda sabotaj olduğunun ortaya çıkması, yangınları PKK’nın üstlendiğine dair sosyal medyada çıkan haberler, açıklamalar, bu psikolojik zemini daha bir kırılgan kılıyor. Yine HDP’ye yönelik kapatma davası ve HDP heyetinin kapatılmayı engellemesi için ABD’den yardım istemesi, Can Ataklı gibi bazı kıymeti kendinden menkul tiplerin Erdoğan’ın gitmesi için ‘büyük sosyal olaylar, büyük doğal afetler, büyük yangınlar gerekli’ gibi açıklamalarını birlikte değerlendirdiğimizde bir stratejinin varlığını görüyoruz. Stratejiyi ‘Yönetilemeyen Türkiye’ olarak kodlamak mümkün.

Necip Fazıl’ın ‘Bizdeki muhalefet iktidarın düşmesi için vatanı bile düşürmeye hazırdır.’ hikmetinin  tahakkuk ettiği günleri yaşıyoruz.    

Huzur şehri, hoşgörü şehri Konya üzerinden başlatılacak bir etnik çatışmanın tüm Türkiye'de büyük bir kırılma yaşatacağını öngörmek kehanet olmayacaktır.

Adli mercilere intikal eden, hepimizi derinden yaralayan bu olayın üzerinden, 1000 yıldır aynı namuslu korumak üzere yapmış olduğumuz ahde halel getirmek üzere kurgulanan strateji, Konya’nın irfanında Konya’lının basiretinde akamete uğramaya mahkumdur. Aklı selim hakim olacaktır.

Adli süreçte devam ediyor. Hakikat ortaya çıkacak, suçlular cezalandırılacaktır.

Cenaze töreni sırasında aileden bir kişinin 7 ferdini kaybetmiş olmasına rağmen metaneti dikkatimi çekti. Yanındakilerin fitne çıkarmaya yönelik yönlendirmelerine ‘acımız büyük, olay iki komşu arasındadır, iki millet arasında değil!’ cümlelerini not ettim, ümidimi pekiştirdi. Bu cümleler, kirli mahfillerin tüm oyunlarını boşa çıkartma potansiyeline sahiptir. Bu cümleler, kardeşliğimizin daha nice 1000 yıllar süreceğinin delilidir.  

İnşAllah….                                                                                    

Son not, Cuma ve cumartesi günü yaşananlar tekrar gösterdi ki;

PKK eşittir HDP doğru bir denklemdir. Ancak HDP eşittir Kürtler demek fevkalede yanlıştır. Ve Ben bunu cumartesi günü Saraçoğlu Kabristanında aynel yakin tekrar bildim. HDP parti değildir, müesses nizamın ajandasındaki Türkiye’ye dair  ‘altını sula, üstünü buda!’ stratejinin emir eridir. Müesses nizama gereken cevabın verilmesi için de HDP kapatılmalıdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi