Ramazan Köroğlu
Ramazan Köroğlu Akıl Ölçer: Nefis

Akıl Ölçer: Nefis

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Zavallı (ahmak) kişi ise nefsinin arzu ve isteklerine uyan (ve buna rağmen hâlâ) Allah’tan (iyilik) temenni edendir.”

Resulullah(sav) veda hutbesinde bütün insanları kapsayacak evrensel mesajlar verdi. Verdiği mesajlarda bir perspektif çizip tam merkeze insanı koydu. Ve insanın sadece Allah için yaratıldığı, yalnız ona ibadet etmesi gerektirdiğini, doğru Müminin, Müslümanın lafızlarının ne demek olduğunu asıl Mücahidin kim olduğunu, asrın Muhacirinin de nasıl olduğunu bize bildirdi. Peygamber efendimiz(sav) bir Hadisi Şerifinde ‘’ Dikkat edin, size mümini tanıtıyorum; o, insanların can ve mal hususunda güvendiği kişidir. Müslüman; elinden ve dilinden insanlara zarar gelmeyendir. Mücahid, Allah’a itaat yolunda nefsiyle mücadele eden; muhacir ise hata ve günahları terk eden kişidir.

Düşünelim Mümin kavramına ne kadar uyuyoruz çevremizdeki insanlar bize güveniyor mu?

Peki Müslüman lafzının içini doldurabiliyor muyuz? Çevremizdeki insanlar elimizden ve dilimizden gıybetle dedikoduyla vs zarar görüyor mu? Bu tür soruları çoğaltalabiliriz…

Hz Ömer’in bu konuda çok güzel bir tavsiyesi var;

Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz. Amelleriniz tartılmadan önce, kendi amellerinizi tartınız. Kendinizi en büyük buluşma için hazırlayınız.

***

Hadisi şeriften anlayacağımız üzere Peygamber Efendimiz(sav) mücahid kavramına yeni boyutlar kazandırmıştır.  Nitekim Allah Resûlü (sav) başka bir hadisinde, sahâbîlerin zihninde “düşmanla çarpışıp öldürülmeyi” çağrıştıran “Allah yolunda (fî  sebîlillâh)” olmayı daha geniş bir   alana yaymış, kişinin anne-babası ve   çoluk çocuğu için    koşturmasının, ayrıca haramlardan sakındırma uğruna nefsiyle yaptığı mücadelenin de   bir   nevi    “Allah yolunda cihad” kapsamında olduğunu belirtmiştir.

***

Geçmişte olduğu gibi günümüz toplumlarında da sık sık rastladığımız ahlâkî yozlaşmaların temelinde, insanın iradesini basiretsizce kullanarak nefsine boyun eğmesi, âdeta onun sınırsız arzularının esiri durumuna düşmesi yatmaktadır, Bugün hapishanelerin dolup taşması, intihar vakaları ve aile içi huzursuzlukların yanında toplumu sarsan daha birçok olumsuzluğun, bireyin biranda, düşünmeden, kontrolsüzce yaptığı bir davranıştan, nefsinin gayri meşru, geçici bir isteğine boyun eğmesinden kaynaklandığı unutulmamalıdır.

Bu   süreçte müminin akıllı ve   basiretli davranması, çevreden gelecek olumsuz telkinlere karşı nefisini kontrol altına alabilmesinde son derece önemlidir. Ancak yeterli değildir. Bu   noktada mümin, Rabbiyle olan bağlarını sağlam tutmaya çalışmalı ve   O’nun yardımı ve   merhameti olmadan nefsini kontrol altına alamayacağını unutmamalıdır. Bu bakımdan Zeyd b.   Erkam vasıtasıyla Peygamber Efendimizden (sav) öğrendiğimiz şu dua dilimizden düşmemelidir:

 “Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, bunaklıktan, kabir azabından sana sığınırım. Allah’ım! Nefsime, senden sakınma şuurunu (tak-vasını) ver ve nefsimi arındır. Onu en iyi arındıracak olan sensin. Onun koruyucu-su da onun efendisi de sensin. Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşû duymayan kalpten, doymayan nefisten ve kabul edilmeyen duadan sana sığınırım.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ramazan Köroğlu Arşivi