Ve bir gün…

İstanbul’dan Eyüp Sultan Hazretlerinin huzurundan bir kafile kutsal bir yola çıkacak. Yolda Bursa’ya, Ulu Camiye uğrayacak. Tarih kokan şadırvanında abdest alacak. Kabe’nin örtüsü yanına gidip bir iç geçirecek. Namazını eda ettikten sonra tekrar Bursa kafilesinin de katılmasıyla yola koyulacak.

Kafile Selçuklu’nun başkenti Konya ya uğrayacak. Mevlâna hazretlerini ziyaretten sonra sütlü hurma eşliğinde Konya’dan yola çıkacak kardeşleriyle muhabbet edecekler. Konya’nın atmosferine hayran kalıp, ‘tam bir Selçuklu şehri’ diyecekler. Kafile hedefine yaklaştıkça çevre şehirlerin katılımıyla büyüyecek. Peyramberler Şehri Urfa’da diğer güzergahlardan gelen kafilelerle buluşacaklar. Malatya’dan gelenlerin getirdiği kayısılarla, Konya’dan gelen Mevlana şekerleri, Siirtlilerin imçerketleri, Urfanın çiğ köftelerden oluşan bir masa kurulacak. Kaçak çay eşliğinde muhabbet edilip Türkiye kafilesi olarak tekrar yola çıkacak bu kafile…

Ve bir gün..

Türkiye kafilesi Emevi Camisinde mola verecek. Diğer ülkelerden gelen kardeşleriyle sarılacaklar, bir olacaklar. Şam’ın kokusunu içlerine çekerek, Kudüs’e yönelecekler.

Ve bir gün…

Kudüs’e ulaşacaklar. Ömürler boyu içlerinde çektikleri özlemleri anlatacaklar. Kudüs sokaklarında özgürce çocuklarla koşacaklar. Oyunlar oynayıp, çiçek bahçelerinde gezecekler.

Özgür Kudüs’ten özgürce bütün dünyaya müjde müjde diye bağıracaklar.

Kafile kutsal yoluna devam edecek.

Salavatlar eşliğinde Medine girecekler.

Selam Ya Rasullah

Selam Ya Habiballah diyecekler…

Adım adım, hece hece Medine’yi yaşayacaklar.

Tarih yolculuğundan gidip gelecekler.

Ardınden Mekke yolculuğu…

Kainatın gülünden, Kainatın kalbine bir yolculuk.

Mekke’ye Perşembe günü oruçlu girecekler.

Buyur Allah’ım buyur diyerek ibadetlerini yapıp, Mekke’nin avlusunda bütün dünyadan gelen kardeşleriyle iftarlarını yapacaklar.

Ertesi gün büyük gün..