Ramazanın Son On Günü
Ramazanın son on gününe girdik. Başı geçti, ortası geçti, sonuncu on gündeyiz. Bu çok önemli... Çünkü biliyorsunuz senenin ayları içinde üç ayların çok önemi var. Receb, Şa'ban, Ramazan üç mübarek ay, bunların çok önemi var. Bu üç ayların içinde Ramazanın daha büyük önemi var.
Çünkü Peygamber SAS Efendimiz: "Yâ Rabbi, bize Receb ayını mübarek eyle, Şa'ban ayını mübarek eyle, bereketli eyle ve bizi sağlıkla afiyetle, saadetle selâmetle Ramazan ayına ulaştır, eriştir!" diye dua ederdi. Demek ki Ramazan daha önemli, ulaşılması gereken ana hedef olmuş oluyor.
Ramazanın son on günü de, Ramazanın daha önemli kısmıdır.
Bu son on gün fevkalâde önemlidir. Peygamber SAS Efendimiz, kendisi Allah'ın en sevgili kulu, en büyük iltifatlara, mükâfâtlara, makamlara nâil olmuş kulu olduğu halde, üç aylar gelince halini değiştirir, ibadetlerini arttırırdı. Ama Ramazanın son on günü gelince, daha da gayrete gelirdi; hattâ yatağına girmezdi mübarek Peygamber SAS Efendimiz. Onunla ilgili bir-iki hadis-i şerifi önce aktarmak istiyorum.
Ahmed ibn-i Hanbel'in, İmam Müslim'in, İmam Tirmizî'nin, İmam İbn-i Mâce'nin, Ebûbekr-i Sıddîk Efendimiz'in mübarek kızı, Peygamber Efendimiz'in mübarek genç zevcesi Aişe-yi Sıddîka vâlidemizden rivayet ettiklerine göre, Peygamber Efendimiz Ramazanın son on gününde ibadete düşkünlüğünü arttırırdı:
"Ramazanın son on günü girdiği zaman, başka zamanlarda yapmadığı miktar ve ölçüde, ibadet ve tâatini daha da arttırırdı."
Mübarek zâten Allah'ın en sevgili kulu, Makàm-ı Mahmud'un sahibi, seyyidil-evvelhine vel-âhirîn, insanların, kâinatın serveri, peygamberlerin önderi... Ona rağmen aşk ile, şevk ile, muhabbetullah ile, şevkullah ile böyle Ramazanın son on gününde çalışırdı.
Peygamberimiz'in Ailesine Tavsiyeleri
Yine Buhàrî'nin, Müslim'in, Ebû Dâvud ve Neseî'nin Aişe-i Sıddîka validemizden rivayet ettiği bir başka sahih hadis-i şerif şöyle:
Hazret-i Aişe validemiz buyurmuş ki: "Ramazanın son günü geldiği zaman, artık Peygamber Efendimiz gayretini çok daha da fazla arttırırdı." Sanki böyle çok mühim iş yapacak, çok çalışacak insanın eteklerini toplayıp, paçalarını sıvadığı gibi, kollarını sıvadığı gibi bir ifade bu (şedde mîzerahû) demek. Büyük bir gayrete gelirdi. Zâten her günü, gecesi ibadetle geçtiği halde, artık müstesnâ bir şekilde i'tikâfa yönelirdi.
"Gecesini ihyâ ederdi. Yâni geceleyin uyku uyumaz; namaz kılarak, ibadet ve niyazda bulunarak zamanını geçirirdi." İki...
Üçüncü cümlesi: "Ailesi efradını da uykudan uyandırırdı. 'Hadi bakalım siz de bu sevaplardan istifad edin, siz de kaçırmayın bu güzel imkânları; siz de çalışın çabalayın!' diyerek ailesi efradını da kaldırırdı."
Tabii, burda bizim için ibretler olduğundan dolayı söylüyorum. Bizim de hanımımızı, çoluk çocuğumuzu böylece kaldırmamız gerektiği, onun sünnet olduğu anlaşılıyor. Hattâ biliyorsunuz, gece ibadetine kalkmakta insan uykusu olduğu için kendisi zorlanabilir; yardım ederlerse müteşekkir olur tabii yardım eden kimseye...
Gece ibadeti zaten güzel! Senenin hangi zamanında olursa olsun, geceleyin ibadete kalkmak güzel bir şey...
"Geceleyin iki rekât namaz, dünyadan da, dünyanın içindeki her türlü maddî zenginlikten de, imkândan da daha iyidir, daha hayırlıdır." diye Peygamber Efendimiz zâten söylüyor.
Gece çok güzel! Hele gecenin sonu, seher vakti denilen imsaktan önceki zamanı çok daha önemli ve kıymetli... Zâten o zamanlar Peygamber Efendimiz teheccüd namazına kalkardı, ashàb-ı kirâm kalkardı. Evliyâullah kalkmışlardır, hep bu vazifeleri yapa gelmişlerdir.
Hele Ramazanın son on günü gelince Peygamber Efendimiz yatağına girmezdi. Bir...
İbadet kişisel bir şey de, kimseye karışmamak lâzım, sessiz sedasız ibadet etmek lâzım! Zâten geceleyin de herkes uykuda oluyor, kimse görmeden yapılıyor bu ibadet...
Öyle ama Peygamber Efendimiz ailesini de kaldırırdı. Ailesi efradına da acıdığı için, onları da sevdiği için, onlar da mahrum kalmasın diye onları da kaldırırdı. Bu da önemli, buna da dikkat etmenizi istiyorum. Demek ki çoluk çocuğunuzu alıştıracaksınız ibadete... Hele gece ibadetine...