Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu AİHM kararı ve düşündükleri

AİHM kararı ve düşündükleri

Fetö irtibat ve iltisakı nedeniyle kamu görevinden çıkarılan bir memurun açtığı davayı geçtiğimiz hafta karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’de yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Bylock, Bank Asya’ya destek amaçlı para yatırmak, yapılanma okullarını çocuğunu göndermek, gazete aboneliği ve Dijitürk aboneliğinin iptali gibi somut delillerin Fetö irtibat ve iltisakı için delil olamayacağına hükmetti.

Böylece Türkiye’de özellikle 15 Temmuz’dan sonra birilerinin seslendirdiği argümanları yedi yıl sonra AİHM kullanmaya başladı. Önümüzdeki dönem boyunca benzer yorumu devam ettirecekler.

Efendim, para yatırıldığı zaman resmi izinli, devletin kurumlarının gözetim ve denetimi altındaki bir bankaya para yatırmak niçin suç olsun, deniliyor. Bakanlığının nezaretindeki bir okulda çocuğunu okutmanın neresi yanlış, diyenler de oluyor(du).

AİHM şu anda bu noktada. Devlet izin vermiş, denetleyebiliyor, çalışmasına rıza gösteriyorsa neresi problemli, denilmesi eğer bilmemeden kaynaklanan bir değerlendirmeyse konunun aydınlatılması gerekiyor. Yok, bilerek konuşuluyorsa Fetö mücadelesinde yeni bir safhaya geçilmesinde yarar var diye düşünüyorum.

Devlet o dönemde yavaş davranmış olabilir; yetkililer sorumluklarını tam olarak yerine getirmemiş de olabilir. Lakin, mesela, Bylock gibi özel şifre ve onaylarla girilen, örgüt üyelerinin iletişim kanalı haline getirilen ve özel yazılımlarla aşırı güvenlik duvarları oluşturularak en ufak bir sızmanın mümkün olmadığı bir kanal, örgüt üyeliği için tartışmasız bir delil olmalıdır.

Böylesi bir durum Türkiye’de de Fransa’da da üyelik için tartışmasız bir delildir.

Zor duruma düştüğü bir dönemde ve geri ödenmeyeceğini bilerek okyanus ötesindeki bunak, hainin talimatıyla para yatıranlar bunu bilerek yaptılar.

Örgüt medya organlarının platformdan çıkarılmasını protesto maksadıyla Dijitürk üyeliğinden ayrılan, ayrılırken de operatöre açıkça bunu haykıranların şimdi üç maymunu oynamaları örgüt üyeliğinin en açık göstergeleri.

AİHM davaları altı – yedi yıl sonra gündemimize düştü. Devletin ilgili kurumlarının, bu sürece dair planları olduğunu varsaymak durumundayız. Eğer yoksa ve far görmüş tavşan durumuna düşmüşse bürokratlar ve görevliler, vay halimize.

Sürecin bu günlere gelmesi, sağlıklı bir mücadele dönemi yaşanması adına önemliydi. Fetö mücadelesinin hakkıyla yapılamadığına, başta üniversiteler olmak üzere pek çok kurumda özellikle son dönemlerde çok ciddi sorunlar olmasına rağmen yargı, emniyet ve TSK gibi kurumlarda belli bir başarı elde edildi.

Yargı makamlarının tesis ettiği içtihat doğrultusunda, yine birilerinin kızdığı AYM hukuki bir dil oluşturdu. Gelen davaları tutarlı biçimde sonuçlandırdı Türk yargısı. Ufak – tefek aykırılıklara rağmen yukarıda sıraladığım AİHM eleştirilerine yönelik kararların ve kritlerlerin oluşmasında yargı ana rolü üstlendi.

6-7 yıllık dönem önemliydi, çünkü terör örgütü irtibat ve iltisakı olanlara 6-7 yıllık cezalar verildi.

Bundan sonra yapılması gereken Avrupa’ya bu kriterlerin niçin ve nasıl oluşturulduğunu aptala anlatır gibi anlatmak.

Üzülerek söylemeliyiz ki; konuyla alakalı akademik boyut iyi idare edilmedi: Makale yazılmadı ve yeterli çalışma yapılmadı.

Keşke bu konuda birileri rehberlik etseydi.

Keşke 15 Temmuz öncesinde yapıl(a)mayanlar sonrasında yapılsaydı.

Diyanet boş işleri bıraksa, üniversiteler ve eğitim kurumları konuyu irdeleseler, toplumda, akademik camiada ve yargı mahfillerinde bir kanaat oluştursalardı.

Yapıl(a)madı maalesef.

15 Temmuz travmasının meydana getirdiği hava iki – üç yıl etkiledi bizleri, lakin son 4 -5 yıl tam anlamıyla kayıplarla geçti. Bugünlerde terör örgütü mensuplarının tekrar toparlanma dönemine girdikleri ve bir takım kişi ve kurumların buna çanak tuttuğunu görmek üzücü.

Acilen toparlanma ve mücadele ruhunu diriltmekte fayda var.

Kripto unsurlar iş başında.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM ziyareti önceki açıklamaları, Avrupa Parlamentosu raporları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin açtığı kartla birlikte değerlendirilince, ülke içinden birilerinin verdiği suflenin dışarıdan yankılandığını anlamak için yeterli işaret geldiği görülüyor.

AİHM’e verilecek en güzel cevap Fetö ile mücadele etmeyenlere yapılacak işlemlerden geçiyor…

Buna da üniversitelerden başlamak en doğrusu, çünkü zihni arka plan ve beyin takımı bu özerk ve esnek yapılarda…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi