2025 asgari ücreti yeter mi? Yetmez mi?

Yeni yılın ilk tartışması yine aynı: Asgari ücret ne kadar ve bu ücretle nasıl yaşanır? 2025 yılı için belirlenen net asgari ücret 22.104 TL oldu. İlk bakışta bu rakam, çalışanlar için bir nefes alma fırsatı gibi görünüyor. Ama iş markete gitmeye, faturaları ödemeye, kirayı düşünmeye geldi mi, bu nefes ne kadar uzun sürüyor? İşte orası biraz muamma.

Diyelim ki maaşınız yattı. İlk iş market alışverişine çıktınız. Geçen yıl 500 TL'ye dolan market arabası, artık 1.000 TL'yi buluyor. Sonra elektrik, su, doğal gaz faturaları… Hele kirada oturuyorsanız, bir de onun derdi var. Hal böyle olunca, 22.104 TL’nin ayın ortasını görmesi bile mucize gibi geliyor insana.

Peki ya işverenler? Onların işi de kolay değil. İşçi maliyetleri arttıkça, işletmeler bunu ya fiyatlara yansıtıyor ya da küçülme yoluna gidiyor. Bu da zincirleme bir etki yaratıyor; zamlar geliyor, alım gücü düşüyor, herkes aynı döngünün içinde debelenip duruyor.

Şimdi bir düşünelim: Asgari ücret sadece bir rakam mı, yoksa insanca yaşamanın sınırı mı? Bu sorunun cevabı önemli. Çünkü mesele, maaşı artırmaktan öte, bu maaşla bir yaşam kurabilmek. Çözüm, sadece asgari ücreti yükseltmekte değil; enflasyonu kontrol altına almak, gıda ve enerji fiyatlarını makul seviyelere çekmek ve çalışanlara vergi muafiyeti gibi destekler sağlamakta.

Evet, 22.104 TL önemli bir adım. Ama ne yazık ki, bu adımın tam olarak nereye götüreceği belirsiz. Geçim mücadelesi, yalnızca maaşlarla değil, yaşamın her alanında adil bir düzen kurmakla mümkün. Çünkü insanlar yalnızca çalışarak değil, aynı zamanda biraz huzurla, biraz hayalle yaşar.

Bu noktada asıl odaklanmamız gereken, sürdürülebilir bir ekonomik model oluşturmak olmalı. Çalışanların sadece ay sonunu değil, geleceğini de görebildiği bir düzen... Çocuklarının eğitim masrafını dert etmeden planlar yapabildiği, bir tatil hayali kurarken vicdan azabı çekmediği bir sistem. Çünkü unutmayalım, refah yalnızca cüzdanlarla değil, zihinlerde ve kalplerde hissedildiğinde tam anlamıyla sağlanır.