Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş 2023’e iki kala

2023’e iki kala

Geçtiğimiz hafta Cumhuriyet Bayramını kutladık. Geçmişi yâd etmek, devletimizin kuruluşunu coşkuyla kutlamak oldukça güzel. Diğer yandan geleceğimize sahip çıkmamak, hükümet ile devletin farkını bilmeyip, hükümete zarar veriyor sanırken aslında devletin altını oyduğunun farkında olmamak nedir bilmiyorum. Dünyanın salgın bahanesiyle yeni bir şekle büründürülmeye çalışıldığı, peşine de iklim değişikliği iddialarının ortaya atılmaya başlandığı bir dönemde küçük işlerle uğraşmayı ne zaman bırakacağız?

Yine iyi bir devletimiz varmış da 98 yıldır ayakta. Yerinde başka bir devlet olsa bu kadar askeri darbeye, sivil müdahalelere, beceriksiz yöneticilere rağmen ayakta duramaz, taş olsa çatlardı. Yüzüncü yılımıza şurada iki yıl kaldı. Yüzüncü yılın elbette anlamı başka oluyor. Lakin yüzüncü yıla girdik diye sihirli bir değnek ile bütün sorunlarımız çözülmeyecek. Biz ne kadar çalışır, mücadele edersek onun ekmeğini yiyeceğiz. Bu yüzüncü yıl muhabbeti bana biraz yılbaşı dileklerini çağrıştırıyor. Yeni yıldan herkes bir şeyler diler, saat 12 olunca değişen bir şey olmaz. 1 Ocak sabahında uyanınca bu durum tamamen idrak edilir…

Bir de 2000 yılından çok şey bekleniyordu. Milenyuma dört kala, üç kala ülkemiz adına yakışmayacak manzaralar vb. her gün haberler yapılıyordu. Milenyumun üzerinden 21 yıl geçti durumumuz ortada. Elbette son 20 yılda ekonomi başta olmak üzere birçok alanda gelişme sağladık ama bazılarının beklediği sihirli değnek değmediği içinde uçup kaçmadık. Ezcümle maharet rakamlarda değil biz de. Gelişmek, refaha ermek istiyorsak çalışıp çabalamalıyız. Oturduğun yerden konuşmakla bir yere varılamayacağı belli.

Hükümetin koyduğu 2023 hedeflerine yatırım alanında ulaşacağız. Lakin ekonomik hedefler zor görünüyor. Ekonomi demişken ülkemizin son beş altı yılına baksak aslında görmek isteyene çok şey var. 15 Temmuz darbe girişimi, ardından Suriye’de yaptığımız sınır ötesi operasyonlar. Rahip krizi bahane edilerek ekonomimizi çökertme girişimleri. Biraz toparlanıyoruz derken ikinci yıla yaklaşan salgın belası. Ülke içerisinde yaşanılan birçok mesele bunların yanında küçük kaldığından adını anmıyoruz bile. Bunca badireye rağmen ayakta kalan bir devletimiz var. Ekonomimiz şu anda iyi olamayabilir ama bu düzelmeyeceği anlamına da gelmez.

Hükümeti sevemeyebilirsiniz. Bu en doğal hakkınız. Gelecek seçimde farklı bir partiye, adaya oy verirsiniz, ardından çıkan sonuca razı olursunuz. Lakin sırf hükümet zor duruma düşsün de ülkemize ne olursa olsun kafasında olanlara uymamak lazım. Birçoğunun maddi manevi anlamda tuzu kuru. Yaşanılan her krizde döviz, altın fiyatları artınca servetlerine servet katıyorlar. Çoğunun pasaportu cebinde Türkiye batıp bitse gidecekleri ikinci üçüncü vatanları var. Yani hükümet bahane edilerek ülkemizi bitirme çabaları bir sonuca ulaşsa olan yine bu ülkenin kendi halindeki vatandaşlarına olacak. Sıkıntı, keder bize kalacak. O yüzden sap ile samanın ayırımına iyi varmalıyız. Hükümet nedir, devlet nedir bilmeliyiz. Hükümet ile bir derdimiz varsa oturur kendi içimizde çözeriz. Lakin devlet elden gitti mi geçmiş olsun…

Geçtiğimiz haftaki sınır ötesine asker gönderme tezkeresi ve 10 ülkenin büyükelçisi ile yaşanılan kriz bizim için iyi bir gösterge. Bugüne kadar benzer tezkerelere onay veren CHP, HDP’nin baskısıyla bu tezkereye hayır dedi. Bahane olarak da tezkere kapsamında gerekirse ülkemize yabancı askerlerinde gelebileceği maddesi gösterildi. İyi de son beş-altı yılda CHP’nin onayladığı bütün tezkerelerde aynı madde var. Aynı şablon iki yılda bir onaylanıyor. En fazla sınır ötesindeki ülkelerin isimleri değişiyor. Geçmişte aynı şeye onay veren CHP bugün neden hayır diyor, bu konuda CHP seçmeni ne düşünüyor merak ediyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan nefretiyle gözü kör edilen kitle her şeyi onaylayacak değil ya. Yoksa öyle mi(!)  

  Devletimizin yüzüncü yılına şurada iki yıl kaldı. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki iki yıl sonra gerek ülkemiz gerekse dünya açısından ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Yapmamız gereken şey sade bir vatandaş olarak kendimiz, ailemiz ve ülkemizin geleceği için elimizden gelenin en iyisi yapmaktır. Devletimize sahip çıkarken de uyanık olmalı, kimin ne mal olduğunu iyi bilmeliyiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi