Yakamozların şarkısı ekik şiiri
Şiiri gündemde tutmak, şiire hizmet etmek, şiirin çağırdığı yerde bulunmak günümüzde çok da prim yapan bir şey değil. Kamera karşısına geçip saçmaladığın zaman binlerce, milyonlarca takipçin, beğenenin olur ama şiir gibi yüksek bir sanatın icracıları böyle bir ilgiden mahrumdurlar. Buna rağmen birçok şair veya şaire bu yolda yürümekte ısrar ediyorlar ki çok değerli bir şey yapıyorlar. İşte bu şairelerden biri olan Saniye Güler Ekik de bu nadir insanlardan birisi. İlk şiir kitabı Yakamozların Şarkısı ile bu alana da selam çakan Ekik, şiirlerini topladığı kitabını okurlarının beğenisine sundu. Şiirlerinde genellikle aşkı, sevgiyi işleyen şairemiz söyleyişteki ustalığı ve mısralardaki gücüyle şiirde de iddiasını ortaya koymuş bulunuyor. Daha önce roman ve edebiyatın birçok alanında eserler verdikten sonra şiirin tılsımlı dünyasında da var olduğunu okuyucularına da göstermiş oldu.
Şiirlerinde kullandığı dil, imgeler ve kelime haznesinde zenginlik hemen kitabın girişinde okuyucuya kendi üslubunun ipucunu gösteriveriyor. Kitabın şiiri Kıymetlime’nin giriş kıtasında: İfadesizliğimsin. / Adını söylerken önüne sıfatlar yakıştıramadım… / Güneşim desem utansın yanındaki ışıksızlıktan / Pınarım desem ağlasın huzurunda susuzluktan / Kıymetlim dedim ki en değerliler kıskansın. Derken kurduğu imgeler ve söyleyişteki rahatlık bütün kitabı okumak isteğini tutuşturacak en önemli neden olacağını gösteriyor. Şairler duygularını coşkun ve abartılı dile getirirler diye bir kanı vardır toplumumuzda. Oysa insanın yaratılışından gelme bir coşkuyu görmezden gelir bu kanıya sahip olanlar. Şairlerin coşkusu ve abartısı şiirlerindedir çoğu zaman. Gerçek dünyada bu duyguları vasatın üstüne çıkmaz. Hatta sokaktaki insanlardan daha mütevazıdır şairler. Saniye Güler Ekik bu konuda dikkat çekecek kadar belirgin bir kişiliğe sahip; şiirleri sanki renkli ve coşkulu kişiliğinden daha sakin ve hüzne daha yakındır. Şiiri bir iç döküm alanı olarak gördüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaman zaman okuyucuyu şaşırtan mısalarının yanında her gün hayatta karşılaştığımız insanların dilini oldukça başarılı bir şekilde kullanır çoğunlukla. Sanırım şu üç dize ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır: Dün gece bir rüya gördüm / sen vardın elbette her anında bu rüyanın / Hayalini kurduğumuz o suyun kenarındaydım
Kitaba yazdığım sunum yazısı ve şaremizden bir şiir:
Şiir, günümüz dünyasından ötelenmiş gibi görünse de insanoğlu yüreğiyle doğdukça, bu ne bugün ne de gelecekte bir gün doğru olmayacak. Şiir, kalbin dili olmaya, gönüllere kâh bir kar tanesi gibi, kâh bir kor parçası gibi düşmeye devam edecek. Şiir, çağlar üstü konumunu her zaman sürdürecek. Ve her dönemde kendini yazdıracak ya da söyletecek bir şair, şaire bulacak.
İşte elinizde tuttuğunuz kitabın şairesi Saniye Güler Ekik (Hicran Hanzade) de şiirin bulduğu o seçkin şairelerden birisi. Sevgisini, umudunu, hasretini, hayallerini ve bunlardan devşirdiği tatlı hüzünlerini bir kovan misali petek petek doldurmuş, siz okurlarına sunuyor.
Aşkın payitahtında kâh Şems görünmüş Mevlâna'nın gönlüne düşmüş, kâh kendisi olmuş maşukunun gönlüne kanat çırpmış. Aşk, onun ilhamında yeniden ete kemiğe bürünmüş ve okuyanın gözlerine tayf olmuş, duyanın kulağına ses olmuş. Sevgiyi hiç tatmamış olanlara bu duygunun ne büyük ne çetin bir duygu olduğunu gösterirken, sevgiyi deneyimlemiş olanlara ise yeni baştan bu duygunun halkasına girmenin lezzetini tattırmış.
Saniye Güler Ekik (Hicran Hanzade) bu ilk Şiir kitabıyla okuyucusunu selamlarken, gelecekte de şiirinin özgün damarıyla var olacağının mesajını veriyor adeta. Kendine özgü anlatımı ve sesiyle eminim ki sınırları geniş bir gönül coğrafyasına ulaşacağına eminim.
İyi okumalar.
Evet hızlıca gittim, ama senden değil,
Senin benden gitme ihtimalinden,
Bitmesi ihtimalinden korktum!
Korkunun adımları ezdi kaldırımları.
Beni anlayacağını düşünürken,
Sen aramasan aramazdım dedin ya!
Vazgeçerdim bizden, hiç düşünmezdim,
Ardıma bile bakmazdım dedin ya: öldüm...
Bu kadar kolay nasıl vazgeçersin,
Hiç mi olmadım sende,
Gönlünün gönlüme değişi,
Nefesinin hevesim oluşu, önemsiz miydi?
Kaya gibi durdu vuslatımın önünde sözlerin,
Sımsıkı basmış ayağını yere, tavizsiz, emin,
Hayallerimi bile siliverdiler bir hamlede,
Önümü, arkamı, yanımı, yönümü göremez oldum!
Ey gönlümün avaz avaz çığlığı!
Ey can yolumun koşusu,
Uzağımda durursan,
Yaşarım belki ama ruhumla değil!..