Türkiye’yi sevmemek için uğraşanlar
Ne olursa olsun bu ülkenin kendi içinde yeminli düşmanları var. Kimi bunu bilinçli yapıyor, kimi ise dolaylı yoldan yaptığı düşmanlığın aslında Türkiye’ye olduğunu anlayamıyor ya da anlamak istemiyor. Ülkemizde yaşanılan olumlu gelişmeleri ısrarla görmezden geliyorlar ya da komplo teorisi altında bir kulp takmaya çalışıyorlar. Fakat onlara rağmen ve yine onlarla birlikte hızımız zaman zaman azalsa da iyiye doğru yolculuğumuz devam etmekte…
Kimileri bizden adam olmaz, adamlar bizim kat ve kat ilerimizdeler, hep geriden geliyoruz diye batı hayranlığı ile doğrudan ülkemizi çöpe atıyor. Kimileri ise mevcut iktidarı beğenmediğinden, siyasi olarak farklı düşündüğünden ülkemizi ve insanımızın büyük bir bölümünü sürekli eleştirmeye, aşağılamaya çalışıyor. Çünkü mevcut iktidar sonuçta bu ülkenin yarısından fazlasının desteğini almış durumda. İlk gruptakilere çok fazla bir şey söyleyemem çünkü onun için bir köşe yazısından daha fazlası gerekli ve bu konuda onlarca makale, kitap hâlihazırda yazılmış durumda.
İkinci gruptakileri de kendi arasında sınıflandırmak lazım. Bir kısmı gerçekten kötü durumda. İşsizlik yaşayan, 2018’den beri ekonomimizdeki daralmadan etkilenen, korona salgınından dolayı zor duruma düşenlere hak vermemiz lazım. Devlet belli bir ölçüde destek vermeye çalışıyor ama elbette yetersiz kalıyor. Zaten taşıma suyu ile değirmende bir yere kadar dönebilir. Önemli olan her sektörde çarkların bir an önce hızlı bir şekilde dönmesini sağlayabilmek. 1 Temmuzdan sonra inşallah yeniden bir hareketlilik başlayacak. Bu kesimin ve çalışsa da asgari ücretle çalışıp artan enflasyondan dolayı ayın sonunu getirmekte zorlanan insanların hükümeti eleştirmeye sonuna kadar hakkı var. Onlar da zaten hükümeti eleştiriyorlar ülkemizle bir sorunları yok.
İkinci grubun diğer kesimini ise tuzu kurular oluşturuyor. Bu tuzu kuruları da kamu ve özel sektörün tuzu kuruları diye ikiye ayırabiliriz. Özel sektörün tuzu kuruları yıllarca bu hükümet sayesinde işlerini iki-üç kat büyüttüler, ekonomi daralmaya başlayınca yine kazanmaya devam ettiler. İşlerini küçülttüler, yeni yatırım yapmadılar, çok sayıda eleman çıkardılar. Kazandıkları parayı da üretim yerine dövize, yüksek faize yatırarak kısa yoldan para kazanmaya devam ediyorlar. Lakin bunlara soracak olsanız ülke bitmiş durumda ve kendilerinin buna zerre katkıları yok. Bu ülkeden, bizden adam olmaz kafasındalar. İmkânı olan yurtdışında gayrimenkul alıp başka ülkelerin vatandaşlığını kovalıyor, imkânı olmayan oturduğu yerden acızlanıyor.
Benim en sevmediğim kesim ise kamuda çalışıp hem ülkeyi, hem de siyasi iktidarı sevmeyenler. Yanlış anlaşılmasın her memur iktidarı sevmek, destelemek zorunda değildir. Gerek ideolojik olarak, gerekse politikalarından dolayı siyasi iktidarı sevmeyip eleştirmek her memurun hakkı. Fakat bu hak iktidara açık açık sövmek, işyerinde sürekli siyasi muhabbet açıp, iktidarı kötülemek olmamalı. Çoğu kamu kurumunda mahalle baskısı seviyesinde bu kötüleme seansları düzenleniyor. Sen ama o iş öyle değil diyecek olursan hemen yandaş diye etiketleniyorsun(!) Sadece kendisi ortalama üç asgari ücret maaş alan insanlar geçim sıkıntısından bahsedebiliyor. Halkın geçim sıkıntısından değil, kendilerininkinden… Çoğunun karı koca kamuda çalıştıklarını da bilmem hatırlatmama gerek var mı?
Bayram değil seyran değil bu konuyu neden açtığımı merak edenler olacaktır. Saçma sapan ezik psikolojisi yaşayanlardan ve bunu millete de zerk etmek için uğraşanlardan çok sıkıldım ondan. Ülkemiz belli bir seviyede ve ileriye doğru gitmeye çalışıyor. Aynı şekilde bütün hata ve yanlışlarına rağmen siyasi iktidarımızda ileriye doğru adımlar atıyor, atmaya devam ediyor. Bu kadarını görmeyip yeminli düşman olmak için ne yiyip, içiyorlar merak ediyorum.
Aşılama ile ilgili aylarca ağladılar. Aşılar yetersiz, yandaşlar aşılanıyor dediler. Aşı sayı arttı, bugün reşit olan herkes isterse korona aşısı yaptırabilir. Halk cahil aşı yaptırmaz polis, asker devreye girsin dediler. Tam tersi halk aşı için sıraya girdi. Bugün aşılama sayısında dünyanın önde gelen ülkeleri arasındayız. Bu kadarını bari görüp, takdir edin de bu milletin yakasını bir bırakın artık. Kendi aranızda her türlü naneyi yemek serbest…