Senan Kazımoğlu
Senan Kazımoğlu Türk Ordusu

Türk Ordusu

Ordu bir milletin varlığının esas güvencesidir. Ordunun, millet için bu kadar önemi varken siz birde ordu olan bir millet düşünün. Bu millet tüm dünyanın kabul ettiği, mensubu olmaktan şeref duyduğum Türk milletidir. Türk milleti asırlardır zalime alp, mazluma eren olarak bunu defalarca kanıtlamıştır.

Tez konum gereği, 1918 yılında Nahçıvan’da gerçekleşen katliamı ve Osmanlı Ordusunun Nahçıvan harekatını araştırıyorum. Rusya’nın, Birinci Dünya Savaşından çekilmesinden sonra sahipsiz kalan ve büyük devletlerin hedefine çevrilen Kafkasya Müslümanlarına, en zor zamanında yine yardım kardeş Osmanlı Devletinden geldi. Osmanlı Ordusu, Kafkasya Müslümanlarını yalnız bırakmayarak en zor zamanında bile onlara destek olmuştur. Osmanlı Devleti, yok olmak üzere olan Dağıstan ve Azerbaycan’a Kafkas İslam Ordusunu göndererek adeta ölümün pençesinden almıştı. Ancak Nahçıvan’da durum biraz farklıydı.

1918 yılının Mart sonundan, Nisan öncesine kadar devam eden ve tarihe “31 Mart Azerbaycanlıların Soykırım Günü” olarak geçen katliamlarda, Ermeni çeteleri, organize bir şekilde Azerbaycan’ın hemen-hemen her yerinde, Azerbaycan Türklerini katletmeye başladılar. Fakat, Ruslar tarafından tepeden tırnağa silahlandırılmış bu canilere karşı Azerbaycan’ın, karşı koyacak gücü yoktu. Azerbaycan aydınları da bu durumda kardeş Osmanlı Devletinden yardım istedi. Osmanlı Ordusu’nun Azerbaycan’a gelmesiyle Azerbaycan yok olmaktan kurtuldu. O dönemlerde Nahçıvan, daha Azerbaycan Devletine bağlanmamıştı.

4 Haziran 1918 yılında Ermeni devletiyle yapılan anlaşmayla Nahçıvan, Osmanlı Devletinin Kontrolüne geçti.  Fakat, Osmanlı İran’daki İngilizler ile uğraştığı için Nahçıvan’da kontrolü sağlamamıştı. Bundan istifade eden Ermeniler, “Payitaht: Abdülhamid” dizisinde de, hakkında bahsedilen Andiranik Ozanyan’ı, ordudan atılmış gibi göstererek Müslümanların üzerine gönderdiler.

Ozanyan’ın yapacağı iş basitti, silahsız insanların, yaşlıların, kadınların, hastaların ve çocukların üzerine 8.000 kişilik bir orduyla hücum edip, bir oldu bitti yapıp, Nahçican’ı Ermenistan’a bağlayacaktı. Tabi ordudan da kovulduğu için, bu olaylarda Ermenistan’ın bir dahli olmamış gibi gösterecekti. Silahsız insanlara karşı katliamlar başlayınca, Osmanlı, Ermenistan ve Andıranik’e haber göndererek bu katliamları derhal durdurulmasını talep etti.  Ancak, Andiranik katliamları durdurmak bir yana, daha da şiddetlendirdi. En sonunda Osmanlı İran’daki Ordusunun bir kısmını çekerek Nahçıvan üzerine gönderdi. Savaş daha yeni başlıyordu.

Nahçıvan’a üzerine hareket eden Türk Ordusunun, önünde hiçbir kuvvet duramıyor ve bir sel misali önüne gelen her şeyi yıkıp geçti. Silahsız insanlara karşı kahramanlık (!) gösteren Ermeni çeteleri, Osmanlı Ordusu karşısında 2 günden fazla dayanamadı. Ermenilerin tüm savunma hattını yerle bir eden Osmanlı Ordusunun karşısında düşman darmadağın oldu. Bu kesin zaferden sonra, Ermeniler Osmanlı Ordusu bölgeden çekilene kadar oraya bir daha ayak basamadılar.

 Ben bunları okurken sanki 1918 de Türk Ordusunun Nahçıvan Harekatını değil de,  Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatını okuyorum. Ordu aynı ordu, amaç aynı amaç, mazlum aynı mazlum…

Osmanlı zamanında da Endonezya’ya, Doğu Türkistan’a, Libya’ya ve daha dünyanın birçok bölgesine gitmekteki amacımız da aynıydı. Türk Ordusu asırlardır hiç değişmedi. Biz geçmişte zalime korku, mazluma umut olduğumuz gibi bugünde hala, o ülküdeyiz. Ne güzel söylemiş Namık Kemal: “Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Senan Kazımoğlu Arşivi