Ömer İnal

Ömer İnal

Terör tüccarları

Terör tüccarları

Artan terör saldırılarıyla ne mesaj verilmek isteniyor? Son günlerin en çok konuşulan mevzularının başında elbette bu soru ve muhtemel cevapları yer alıyor…

15 Temmuz başarısız darbe girişimi sonrasında Kandil’deki teröristlerin şehirlerde özellikle polislere yönelik saldırı yapma ihtimalleri biliniyordu. Darbe girişiminde büyük bir mücadele veren polislerin bu şekilde saldırıların hedefi haline getirilmeleri elbette cezalandırma ya da intikam alma olarak görülmekte ve yorumlanmaktadır.

Ne de olsa; FETÖ, PKK, PYD ve DAİŞ; ABD’nin kullandığı piyondan ibaret yapılanmalardır. ABD, maşalarından birine hezimet yaşatanlara diğer maşalarıyla cezalandırmak istemesi bu açıdan olanak dâhilinde görülmelidir.

Gaziantep’te bir düğüne yönelik gerçekleştirilen ve 50 kişinin hayatına sebep olan canlı bomba saldırısında da amaç, halkta tedirginlik, korku, umutsuzluk; yani kısaca ülkeye kaos yaşatmaktır.

Bu terör saldırılarının bir diğer sebebi ise hiç kuşkusuz Suriye’dir. Normalleşen Rusya ilişkileri ile birlikte Suriye’de yeni dönemin başlama ihtimalinin, Rusya-İran ve Türkiye üçlüsü tarafından çözüm için ümitlendirici açıklamaların ve birtakım ziyaretlerin yapılmasıyla bir hayli yükselmiştir.

Türkiye gerek diplomatik gerekse diğer girişimleriyle Suriye’de bir oldubittiyle güney sınırımızda terör devleti kurulmasına müsaade etmeyeceği konusundaki kararlılığını tüm taraflara göstermiştir.

İşte bu kararlılığın yarattığı rahatsızlık, son günlerde yaşanan terör saldırılarıyla çok bariz şekilde kendini belli etmektedir.

Türkiye’nin Rusya hamlesiyle birlikte Suriye’de kendini dışlanmış hisseden ABD’nin cinnet hali geçirmesi kuvvetle muhtemeldir ki; Gaziantep’te canilikte sınır tanımayan terör saldırısını piyonlarına ihale etmiştir.

ABD ve diğer batı bloklarının belirledikleri Ortadoğu haritasına, boyun eğmeyen Türkiye şu anda en büyük tehlike olarak görülmekte ve daha fazla güçlenmeden sınırları değiştirilmiş, küçültülmüş, daraltılmış ve belli bir alana sıkıştırılmış olarak hayatına devam etmesi istenmektedir.

Lakin ne yapsalar boş, Onların bir planı varsa şüphesiz Allah’ında bir planı vardır,  Göklerden gelen bir karar vardır…

24 Ağustos’ta ABD Başkan yardımcı Biden’in Türkiye’yi ziyaret edecek olması da, bu anlamda önemli bir durumdur.

Malum olduğu üzere, başarısız darbe ihanetinin yaşanmasından sonra FETO nedeniyle gerginleşen Türkiye-ABD ilişkilerinden dolayı önce –her ne kadar anlamsız olsa da- ABD Genelkurmay Başkanı ardından Başkan yardımcısı Biden Türkiye’ye geliyor.

Darbenin 1 numarası olan FETO’nun ısrarla istenmesine rağmen belge diye tutturan ABD’nin, bu ziyaretinde Türkiye’den bazı isteklerde bulunması, Suriye’de değişen durumlarda bazı işbirlikleri teklif etmesi ya da bu durumların Ankara tarafından kabul edilmesi bir hayli zor olan ihtimallerdir…

Fakat tüm bunların yanında Türkiye’de terör olayları artarsa, büyük sivil kayıpları yaşanırsa, öncelikli gündem ‘’başarısız darbe girişimi ve/ya FETO’’ değil de, artan terör olaylarının durdurulması, minimize edilmesi konusu olacaktır. Yani kısaca ABD’nin pazarlık gücü artacak,  önce maşalarıyla başlattığı saldırıların durdurulması için birkaç adım atarak, ‘’müttefiklik’’ ilişkisini kendilerince tahkim etmiş olacaktır.

Tüm bu yaşadıklarımızın önüne geçmek ve büyük ülke olmak için, başımıza musallat olan tüm terör örgütlerinin arkasındaki devletler belgeleriyle açık edilmeli ve iki yüzlülükleri suratlarına vurulmalıdır.

İkinci olarak yapmamız gereken ise, gerçekten milli olan, vatanını milletini seven çok güçlü istihbarat birimleri kurmamızdır. Büyük devlet olmanın ilk şartı istihbarattır. Ayrıca vatanına ihanet edenler dünyanın neresine kaçarsa kaçsın hak ettiği bedeli kesinlikle ödemelidir. Büyük devlet olmanın ikinci kuralı ise budur.

Rabbim devletimize zeval vermesin, Milletimizin birlik ve beraberliğini daim eylesin. Ordumuzu Peygamber ocağı eylesin, Aziz eylesin Muzaffer eylesin.

Selametle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer İnal Arşivi