Dünya üzerinde belirli zaman aralıkları ile olimpiyatlar, şampiyonalar, spor müsabakaları düzenleniyor. Futbol, basketbol, voleybol, tenis vb. müsabakaları düzenlendiği gibi pek çok branşı içerisinde barındıran olimpiyatlar, yaz ve kış olimpiyatları, gençlik olimpiyatları, üniversite olimpiyatları gibi farklı isimlerle alt dallara ayrılarak organizasyonlar yapılıyor. "Spor dostluk, centilmenlik, barış, kardeşliktir" vesaire gibi klişe bir sloganlarla bizim zihnimize yerleştirilmiş olsa bile aslında bu tür organizasyonlar ideolojik, fikri, siyasi hesaplaşmaların ya da mesajlaşmaların, küresel manipülasyonların merkezi oluyor. Geçtiğimiz hafta içerisinde açılışı yapılan Paris Olimpiyat Oyunlarında hem Fransa'nın ve Olimpiyat Komitesinin dünyaya verdiği mesaj açısından, hem de bu oyunlara katılacak olan milli takımımızın giymek zorunda kaldığı kıyafet (gecelik/pijama) açısından görünenin ötesinde derin mesajlar ve anlamlar taşıyordu.

Paris olimpiyat oyunlarının açılışında sapkın bir propaganda yapıldı. Eski Ahite atıflar yapan, şeytana tapıcılığın, lgbt'nin, eşcinselliğinin, pedofilinin, kimliksizleştirme ve kültürsüzleştirme siyasetinin adeta gövde gösterisi vardı. Hristiyanlarca kutsal kabul edilen, güya Hz. İsa'nın havarileriyle yediği son akşam yemeğini temsil edilen tabloya gönderme yapan, Hz. İsa'yı aşufte bir kadın havarileri trans/gay bireyler olarak tasvir eden kareografi Hristiyan dünyasından da tepki aldı. Olimpiyat açılış töreninde Filistin'de, Doğu Türkistan'da devam eden katliam ve soykırımlara dair en ufak bir imada dahi bulunulmazken, Ukrayna'daki savaşta yok sayıldı ve görmezden gelindi. Fransa'yı yöneten Siyonist yapının, belirleyiciliği, ağırlığı kendisini hissettiriyordu. Açılıştaki bir takım görsellerde lgbt'yi temsil eden renklerin sıkça kullanılması, satanist, kabbalist semboller kullanılması, yine lazer ışıklarıyla tek tanrılı dinler öncesi ezoterik inanışlara gönderme yapılması, dünya üzerinde dinlere, geleneklere, kültürlere, nasıl topyekün bir savaş açıldığının adeta gövde gösterisi gibiydi. TRT Spor Kanalı, bu sapkın propagandayı fark edip yayını kesme erdemini gösterdiğinden dolayı da TRT Spor yönetimini ve rejisini tebrik etmek gerekiyor.

Bu olimpiyat oyunlarına damga vuran diğer bir skandal ise şapka kanunundan nemalananların en başında yer alan Siyonist Yahudi müteşebbis Vitali Hakko'nun şirketi Vakko tarafından milli sporcularımıza tasarlanan kıyafetlerdeki renk ve desem seçimi dedi. Pijamayı andıran kıyafet, Yahudilerin ikinci Dünya savaşı sırasındaki toplama kamplarında giydikleri kıyafetlere/pijamalara atıf yapan bir benzerlik içerirken, diğer taraftan renkleri de İsrail Terör Örgütütünün bayrağını/paçavrasını anımsatıyor. Milli Takım dediğimiz zaman bir milletin temsilcisi pozisyonundaki sporcular, bir milletin içerisinden çıkmış başarılı isimler olduğu anlaşılır. Fakat bilinen tarihi 4-5 bin yıla dayanan Türk Kültürürnde böyle pijamavâri ve beyazla kombinlenmiş soluk mavi renk neye tekabül ediyor, neyi temsil ediyor? Ciddi bir soru işareti. Avrupalılar bile hâlâ bizleri yeniçeri kıyafetleri ile tasvir ederken; toplama kampı kıyafetini andıran gecelik hangi milleti temsil ediyor? Yahudi bir siyonist Vitali Hakko'nun varisi olan Cem Hakko'nun başında olduğu firma tarafından böyle bir kıyafetin tasarlanması yadırganacak bir durum değil. Ancak Milli Olimpiyat Komitesinin, Gençlik Spor Bakanlığının yetkililerinin buna göz yumması ya da bu sübliminal mesajı fark etmemesi daha büyük bir skandaldır. Müslüman Türk halkı içeceği, deterjanı, köfteciyi, kahveciyi boykot ederken Siyonizme destek veren bir firmanın tasarladığı bu pijamamsı kıyafetlerle verdiği asıl mesaj; "Türk halkı! Biz Siyonistler, sizi 150 yıldır söylemiş olduğumuz yalanlarla, algı operasyonlarıyla, yalan bir tarih yazıcılığıyla uyutuyoruz, uyutmaya devam edeceğiz..." mesajının ifadesidir.

Görüldüğü üzere ne Fransa hükümetinin, ne açılış programını organize eden organizatörlerin ne de olimpiyatlara katılacak milli sporcularımızın giyeceği kıyafetleri tasarlayan tasarımcı ve modelistlerin amacı sevgi dostluk centilmenlik kardeşlik vesaire değil. Dini, siyasi, ideolojik ve düşmanca bir sübliminal mesajdır. Tabii ki basiret ve ferasetle bakabilene, Kuklaları değil kuklacıyı, senarist ve yönetmenleri görebilene.

Kuklacı demişken, ABD kongresinde yapmış olduğu yalan, çarpıtma, klişe sloganik ezberlerle bezeli konuşmasının Amerika Senatosu tarafından, 57'si ayakta olmak üzere 72 defa alkışlanarak kesilmesi, senato kürsüsünden kongre üyelerini, delegelerini ve Amerikan halkını pervasızca tehdit etmesi, hakaretler savurması gösteriyor ki Siyonist Komite; dünyanın sessizliğinden ve tarihi bilinç yoksunluğundan cesaret alarak artık kartlarını açık oynamaya başladılar ve adeta tüm dünyaya savaş ilan ettiklerini açıkça ortaya koydular. Netenyahu'nun konuşması dünya insanlık tarihinde nasıl kara bir utanç tablosu ise aynı şekilde Paris Olimpiyat Oyunları açılışındaki lgbt ve fedofili reklamı yapan, dini ve kültürel değerlerle istihza eden, sapkın açılış seremonisi de dünya insanlık tarihinde kapkara bir lekedir. Şapka kanuna muhalefet ettiklerinden dolayı asılan insanların kanları hâlâ bu topraklarda kurumamışken, şapka kanunu sayesinde zengin olan ve fakir Türk halkını kanunun, polisin, askerin gücünü kullanarak sömüren ticari bir müesseseye, Türk Milli Takımının yiyeceği kıyafeti tasarlatmak ve bu tasarımdaki rövanşist duyguları mesajları görememekte aynı şekilde vicdanlarda büyük tahribat yapan kara bir lekedir. Sorumlarının hesap vermesi, hatta ihmalleri ya da bilinçsizlikleri söz konusu ise görevden alınması gerekir ki bu toplum ne çekmişse içimizden olan bilinçsizler ve etkisiz yetkililerden çekti. İslam ve Müslüman düşmanları bilinçli bir şekilde saldırmaya, sübliminal mesajlar vermeye, kendilerini güçlü gördükleri dönemlerde kartlarını açık oynamaya hatta ve hatta derenin taşıyla derenin kuşunu vurmak suretiyle "goyim" olarak görmüş oldukları milletler ile istihza etmeye devam ediyorlar.

Günümüzde spor, sanat, kültür organizasyonu adlarıyla yapılan pek çok etkinlik, kapitalizmin, siyonizmin, küreselci satanist üstaklın açı veya kapalı mesajlar verdiği, kara para akladığı arenalara dönüşmüş durumda. Bugün Türk Milli Takımına, siyonizmin renkleri ile bezenmiş pijama giydirmeye cüret edenler, yarın kefen giydirmek isteyenleri finanse edecektir. Onun için uyuyanları uyandırmak için bir tane değil bize binlerce uyanık insanlar lazım.