Eğitimde Ferdi Farklılıklara Riayet Ve Tedricilik
Yüce Allah, her insanı farklı yetenekte ve zekâda yaratmıştır. Dolayısıyla her insanın, öteki insanlardan farklı olmasını sağlayan kendine has özellikleri vardır. İnsanlar bir fabrikanın standart mamulleri gibi değildir. Birbirlerinin çoğaltılmış fotokopileri hiç değildir.
İşte insanların farklı niteliklere sahip olmaları, kişiye göre eğitim ve öğretimi zorunlu kılmaktadır. Kişisel özellikleri dikkate almayan, kapasite, ilgi ve ihtiyaçlara uygun düşmeyen eğitim-öğretim çalışmaları, diğer yönlerden ne kadar mükemmel olursa olsun sonuçsuz kalır. Onun için kişiyi iyi tanımak gerekir.
Allah Rasûlü, aynı soruya, kişilere göre farklı cevaplar vermiştir. “En hayırlı amel hangisidir?” Sorusunun cevabı, muhataba göre değişmiştir. Birine en hayırlı amel, “Vaktinde kılınan namaz ve anne-babaya iyilik” derken, bir başkasına “Yemek yedirmek ve selamı yaymaktır,” bir diğerine de “Allah yolunda cihad ve anne-babaya iyiliktir” buyurmuştur. Âlimlerimizin ifadesine göre, bu farklı cevapları Rasûlullah (sav), soran kişilerin durumuna göre vermiştir. Kendinde namaza karşı bir gevşeklik ve anne-babasına yeterince iyilik yapmadığını gördüğüne; “Hayırlı amel, vaktinde kılınan namaz ve anne-babaya iyiliktir” derken diğer soranlara da, gördüğü eksikliğe göre “Allah yolunda cihat, yemek yedirmek, selamı yaymak” şeklinde farklı cevap vermiştir.
Yine Rasûlullah (sav) oruçlu iken hanımını öpüp öpemeyeceğini soran genç ve ihtiyara cevapları farklı olmuştur. Yaşlıya öpebileceğini söylerken gence öpemeyeceğini söylemiştir. Çünkü gencin kendini frenlemeyerek işi, orucu bozmaya kadar götürebileceği tehlikesi vardır.
Bir defasında sahabeden Ebû Zer (r.a) Peygamberimizden görev ister. Rasûlullah (sav); “Ey Ebâ zer! Ben seni zayıf iradeli bir kişi olarak tanıyorum. Ben, şahsım için arzu ettiğimi senin için de arzu ederim. Sakın iki kişiye bile idareci olma. Bir yetimin malına bakma görevini de üzerine alma.” (Müslim, İmare 17) diyerek görev vermemiştir.
İşte Rasûlullah’ın bu farklı ifadeleri ve tutumları, farklı kişiliğe farklı tutum ve uygulama göstermenin gereğini ortaya koymaktadır. Yani farklılıkları göz önünde bulundurmanın kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.
Eğitimde de farklı kabiliyetler ve farklı zekâlar göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenciler bu farklılıklara ve zekâlarına göre mesleğe yönlendirilmelidir. Matematik zekâya sahip olan bir öğrenciyi sözel alana; sözel zekâya sahip bir öğrenciyi de sayısal alana zorlamak, fıtratına çekemeyeceği yükü yüklemek olur.
Tedriciliğe dikkat etmek de eğitimde bir o kadar önemlidir. Tedrîcilik; bir kimseyi bir şeye aşamalı olarak yaklaştırmak, alıştırmak demektir. “Derece derece, yavaş yavaş” şeklinde de ifade edilen tedrîcilik, “Herhangi bir olay veya durum karşısında, bunun aşamalı olarak gerçekleştirilmesi” anlamına gelir.
Yüce dinimiz İslam, tedriciliğe riayet ederek bedevî bir toplumu, medenî bir topluma dönüştürmüştür. Siz, yılların kemikleştirdiği anlayış ve davranışları bir çırpıda değiştiremezsiniz. Zamana ihtiyacı vardır. İçki ve faizin zamana yayılarak haram kılınmasında tedricî bir yol takip edilmiştir. İçki üç aşamada, faiz ise dört aşamada haram kılınmıştır.
Dine davette ve Müslümanların eğitiminde daima ehemden mühime, yani çok önemli olandan önemliye; kolaydan zora, müsamahadan cezalandırmaya doğru bir tedrîcilik takip edilmelidir. Aksi bir uygulama nefret ve kaçışa sebep olur.
Bu konuda önderimiz ve modelimiz olan Rasûlullah (sav) şöyle buyurur: “İnsanları dine davet edin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Uyumlu olun geçimsiz olmayın. Ya Muaz! Ehl-i kitaptan bir kavme gideceksin. Onları, Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın elçisi olduğuma şahadet etmeye davet et. Eğer buna itaat ederlerse namazı anlat, orucu anlat…” (Buhari, Ahkâm,7; Zekât,1)
Ancak tedriciliğe riayet için takınılması gereken sabırlı ve azimli tavırla, tembellik ve ilgisizliği birbirine karıştırmamak lazımdır.
Eğitim sistemimizde de tedrîcilik iyi hesaplanıp, çok önemli olanlar, önemlilerin önüne alınarak müfredât programları yapılmalıdır. Öğrencilerimiz; zekâ durumları, kabiliyetleri ve farklılıkları, sınıf öğretmenlerinin ve orta kısımda branş öğretmenlerinin tuttuğu dosya ve raporlara göre teknik liselere, sanat ve meslek liselerine yönlendirilmelidir. “Liselere yerleştirme” adında test usulüyle yapılan tek bir sınavla bu kabiliyetleri keşfetme yoluna gidilmemelidir.