Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Sistem ahlâkı

Sistem ahlâkı

Ahlâk kavramını daha çok insani bir özellik olarak görür ve çerçevesini de insan özelinde çizmeye çalışırız.

Bu yazıda farklı bir şey yapalım ve ahlâkı, sistemin bir sıfatı olarak kullanıp, meramımızı anlatmaya çalışalım.

Güzel ahlâk, ne güzel bir tamlamadır. Yanaştığı her yeri güzelleştirir. İnsana yanaşınca insan güzelleşir, sisteme yanaşınca devlet güzelleşir.

Devletlerin bir düzen içinde varlıklarını korumaları, ancak ve ancak sağlam sistemler üzerinden işlerini yürütmeleri ile mümkündür.

Sistemin kendi kendini bozacak bir nefsi olmadığı için, ahlâklı bir sistem, ahlâksız bir insanın topluma vereceği zararın önündeki en muhkem kaledir.

İnsan ne kadar ahlâksız olursa olsun, günlük rutini oluşturan her işi düzenleyen bir ahlâklı sistemler örgüsü, devlet düzeninin yapı taşıdır.

Bu yapı taşlarını yerinden oynatmadığımız müddetçe, toplum bir kargaşaya kolay kolay düşmez. Devlet de kurduğu sistem ile bekasının keyfini sürer.

O zaman şu soruya cevap arayalım:

İnsanın ahlâklı olması mı daha önemlidir, yoksa sistemin ahlâklı olması mı?

Böyle soru mu olur, diyenlerimiz olacak elbet. Fakat sorumuzu sorduk bile…

Meseleye bakış açımıza bağlı olarak cevabı da yine biz vermeye çalışalım.

Önce birkaç sistemden bahsedelim:

Eğitim sistemi, yargı sistemi, adalet sistemi, ticaret sistemi, üretim sistemi, pazarlama sistemi, tüketim sistemi, terfi sistemi, vergi sistemi, tercih sistemi ve kamu yönetimi sistemi.

Sistemi daha somut hale getirelim ve tanımlayalım:

Toplum hayatına yön veren ve devlet aygıtının temel aktör olduğu yazılı kurallardan kuvvet alan uygulamalar bütünüdür, sistem. Sistem yazılı olmak zorundadır ve kuralları da net olarak belirlenmek zorundadır.

Yazı, herkesi bağlar, kural herkese aynı şekilde uygulanır. Sistemin ahlâkı bunu gerektirir. Ahlâklı bir sistem herkese karşı aynı mesafededir.

Sistemin kansere yakalanması, mesafenin değişmesi ve kuralların netliğini yitirmesi ile olur. Sistemin kansere yakalanması, ahlâkını da yitirmesi anlamına gelir.

Halbuki, bir insan kansere yakalansa, ahlâkını kaybetmiş olmaz. Allah şifa verirse iyileşir, şifa bulamazsa emri-hak vaki olur. Ömrü son bulur. Bir insan özelinde kayıptan bahsederiz, ancak.

Sistemin ahlâkını kaybetmesi ise koca bir toplumun kaybına kapı aralar. Ahlâkını kaybetmiş sistemin çöküşü toplumun çöküşünü beraberinde getirmeden son bulmaz.

Sorumuza cevap vermeye yakınız galiba…

Sistemin ahlâklı olması, ahlâklı insan için de ahlâksız insan için de bir teminat ise ve ahlâklı sistem ahlâksız insanın fiillerini bertaraf etmekte zafiyet göstermezse, toplumun düzeninin sağlanmasında ahlâklı insandan önce ahlâklı bir sistemin önemi kendiliğinden ortaya çıkmış olur.

Şunu göz ardı ediyor değiliz:

Ahlâklı bir sistemi kurmak için ahlâklı insanlara mecbur olduğumuz gerçeği, ortadadır.

Demeye çalışıyoruz ki; kurulmuş olan ahlâklı bir sistem, insanların ahlâkı bozulsa da bozulmamalı, toplum düzeninin sağlanmasında ahlâksız insanların hareket etmesine imkân vermeyecek bir kurallar bütünü ile varlığını sürdürmelidir.

Sorumuza şimdi cevap verelim o zaman:

İnsanın ahlâkının bozulması, o insan özelinde ve dar bir çerçevede olumsuz sonuçları ile bize döner fakat sistemin ahlâkının bozulması, koca bir toplumun bitişine zemin hazırlar ki, işte bu yüzden sistemin ahlâklı olması daha önemlidir.

Anlaşılamama kaygısını bir küçük örnek ile gidermeye çalışayım.

Terfi sistemini ele alalım.

Ahlâklı bir terfi sisteminde, bütün makamlar ve yetkiler herkese aynı uzaklıktadır. O makamı elde etmenin yazılı kuralları açık ve nettir. O makama talip olanın yapacağı tek iş gayret göstermektir.

Sistemin ahlâklı olduğuna inanan ahlâklı insan kendini eğitim noktasında, mezuniyet noktasında, dil noktasında, mevzuat noktasında ve insan ilişkileri noktasında donanımlı hale getirmek için gayret gösterir. Ve emeğinin karşılığını alır.

Gayretten yoksun ahlâksız bir insanın, ahlâklı bir terfi sistemine karşı yapacağı el etek öpmelerin, kapı aşındırmaların, yükseklerde tanıdık arayan alçaklardan olma çabasının işe yaramasına imkân var mıdır?

Anlaşıldığım umuduyla, bizim terfi sistemimizin sistem ahlâkına sahip olup olmadığının takdirini okuyucumuza bırakarak bitirelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi