Şehir ve Cami İlişkisi
İslam toplumunun inşasında birçok faktörden bahsedilebilir. Bu faktörlerin en belirleyicisi, camilerdir. İslam şehrinin merkezinde cami vardır. Camilerin şehrin mihverinde yer almasında şu ayet ilham kaynağı olmuştur: “Yeryüzünde insanlar için ilk kurulan ev, Mekke’de, dünyalar için mübarek ve doğru yol gösteren Ka’be’dir.” (3/Âl-i İmran 96).
İşte İslam geleneğinde şehir planı Mekke örnek alınarak yapılmıştır. Bunun bir başka ifadesi “kesrette vahdet”in somutlaştırılmasıdır. İslam şehir geleneğinin mimari tarzının geliştirilmesinde sadece Mekke değil, Medine ve Kudüs’te örnek alınmıştır. Bu bağlamda camiler, şehrin kalbi ve atardamarları konumundadır. Millet fertlerini birleştirici manevi bir ocak olan camiler, dini ve sosyal tevhidin simgeleridir.
İslam şehir mimarisinde kurumsal yapılar arasında yer alan: Medreseler, bedestenler, hastaneler, imarethaneler, hamamlar, çarşılar ve hükümet merkezleri camilerin etrafında kümelenmiştir. Bu müesseselerin her biri rûhen câmilerden kopmamıştır. Bütün kesimleriyle halk, camilerin kontrolünde bir hayat yaşamıştır.
Şehirlerin girişinde ve çıkışında yer alan mezarlıklar ise, dünyanın fani oluşunu hatırlatır. Çünkü hayata anlam katan, ölüm duygusudur. Ölüm olgusunu içselleştiren bir insan, hayatını disipline eder, amaçlı ve anlamlı yaşar. İnsan ölümü unuttuğunuz zaman, ölüm ötesi hayatı ve Allah’ı da unutur. Ebedîliği burada, şimdide aramaya kalkar. Mü’min insanda da ebedîlik düşüncesi vardır. Ama o, ebedîlik düşüncesini hayra kanalize ederek ‘öte’de arar. Amel defterinin kapanmaması arzusu yolundaki hayırlı çabalar, bunun bir göstergesidir. Bütün bu bilgiler, hutbe ve vaazlar yoluyla manevi eğitim merkezleri olan camilerde cemaate aktarılır.
Merkezinde caminin yer aldığı İslam şehri, tabiatla ve tabiatı aşkın gayb/melekût âlemiyle irtibatlı olarak tasarlanmıştır. Şehir, insan ile Allah arasında kalın bir perdeye dönüşürse, insan gurbette olduğunu unutur. Kendini seküler bir hapishane içine kapatır. Bu yüzdendir ki şehir, insana Allah’ı ve dünyanın faniliğini unutturmamalıdır. Ortaçağ İslam şehirlerinde bütün yolların camiye çıkması bu tehlikeleri bertaraf etmek içindir. Dolayasıyla İslam şehrinde cami, şehir merkezini belirleyen birinci derecede bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük olsun küçük olsun, Müslümanların ikamet ettiği her meskûn mahalde bir cami veya mescit mutlaka mevcuttur ve bu yapının konumu, her zaman meskûn mahallin ortası yani çekirdek noktası olmuştur.
İslam tarihinde ticari faaliyetlerin yapıldığı bedestenler de şehir merkezinde bulunan büyük caminin etrafında toplanmıştır. Müslüman tüccarlar, camilerde edindiği İslam ticaret fıkhını alış-veriş hayatlarına uygulamışlardır. Bu sebeple şehir ve pazarların salatın ya da çarşı camilerin etrafında yer alması sıradan bir düşünce değildir. Şehirlerde çarşı ve caminin her zaman birlikte olduğu görülmektedir.
Camiler ve Din görevlileri haftasına giriyoruz.
Şehirlerin ve tüm meskûn bölgelerin manevi tabipleri olan din görevlilerimizin haftasını tebrik ediyorum.