Seçimlerin Dış Politika Üzerindeki Sonuçları
Türkiye siyasal sistemin ve siyasi tarihinde seçim meydanlarında dış politikadan ziyade daha çok iç meselelerin ve kamuoyunu ilgilendiren toplumsal ve ekonomik sorunların üzerine daha çok odaklanıldığı görülmektedir. Özellikle seçimler esnasında düzenlenen mitinglerde ve kamuoyuna açık halk toplantılarında, kamuoyuna sunulan vaatler arasında dış politika ile ilgili hemen hemen hiç vurguda bulunulmadığı çok açık bir şekilde gözlenmektedir. Bununla birlikte partilerin seçim bildirgeleri ve programlarında –çok ayrıntılı ve derinlikli olmasa da– üstünkörü bir şekilde dış politika ile ilgili konularda “bağımsızlık” veya “yurtta sulh cihanda sulh” gibi genel ilkelerden başka başlıklara yer verilmediği değerlendirilmektedir. Aynı durum halkın siyasal partilerden beklentileri noktasında da izlenmektedir. Dış politika konuları seçmenlerin siyasal partilerden talep ettiği konular arasında çok fazla rağbet görmemektedir.
Oysa uluslararası ilişkiler disiplininde yer alan bazı teoriler ve teorisyenlerin ifade ettiği; iç politika ile dış politika arasındaki karşılıklı bağımlılık ilişkisi gereği –seçimler öncesi ya da esnasında olmasa da– seçimler sonrası dış politika konuları, ülkelerin iç politik gündemini doğrudan belirleyen bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısacası, iç politika ile dış politika arasında doğrudan bir bağ ve etkileşim mevcuttur ve bu ilişki, karşılıklı, birbirini etkileyen ve birbirinden de etkilenen bir içerikte gelişmektedir. Yine disiplin içinde bir başka tartışma konusu olarak tezahür eden dış politikanın devlet politikası mı yoksa hükümet politikası mı olduğu meselesin de konuyla doğrudan ilgili olduğu hesaba katıldığında, Türkiye özelinde dış politikanın daha çok hükümetlerin politikaları olarak belirlenmesi dolayısıyla –her ne kadar seçimler esnasında veya miting meydanlarında etkisi çok gözlenmese bile– normal şartlar altında iç politika malzemesi olarak kullanıldığı sıklıkla gözlenmektedir.
Özetle, Türkiye siyasal kültüründe ve seçim davranışlarında dış politika nispi olarak söylem düzeyinde kullanılsa bile seçimleri –diğer ülke uygulamalarına kıyasla– çok etkilemediği görülmektedir. Halkın gündeminde daha çok sosyal ve ekonomik problemler yer aldığından ötürü ülkelerin bağımsızlığı ve güvenliği açısından son derece önemi haiz dış politikaya olan ilgisizlik Türkiye siyasal kültüründe bir zafiyet olarak belirmektedir. İç-dış politika bağımlılığının derin sonuçları olsa da, bu bağımlılık ilişkisi yerinde bir yaklaşımla karşılık bulamamaktadır. Belki de çok temel sorun, dış politikanın halen hükümet siyasetleri olarak ortaya çıkması ve bir devlet politikası haline dönüşememesidir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde belki en kritik seçim olarak görülen 7 Haziran seçimlerinden çıkan sonuçlar, etkin ve bağımsız bir dış politika yürütmede sorunlara yol açabilecek potansiyeller taşımaktadır. Bilhassa siyasi tarihimizde koalisyonların yol açtığı negatif sorunlar ve sonuçlar, sadece iç politikamızı değil dış siyasetimizi de derinden etkilemiş bulunuyor. Türkiye gibi stratejik yönden dünya coğrafyasında ve siyasetinde çok kritik bir yerde bulunan bir ülkenin hükümet/yönetimsel istikrarı, dış politika yapımı ve uygulamasında da istikrar ve güveni getirecektir. Partiler arası siyasi hesaplara kurban edilemeyecek kadar hayati önemde bulunan dış politikada istikrarın yolu, yine istikrarlı ve geniş bir tabana yayılmış bir yönetim sistemi ile mümkün gözükmektedir.
Bugün hususiyle bölgede yaşanmakta olan Suriye, Irak, Afganistan, Filistin, İŞİD, Mısır, Libya, Yemen ve diğer bölgesel ve uluslararası sorunlar karşısında güçlü ve stabil dış politika kararları alamayan bir Türkiye, bölgede bir süredir sürdürmekte olduğu siyasi liderliği yeni güç odaklarına bırakacak, küresel güçlerin rant hesapları dolayısıyla acı çekmekte olan bölge halklarına gereken desteği sunamayacaktır. Ülkelerin güvenliğinin sınır güvenliği başta olmak üzere, göç, terörizm, silah kaçakçılığı gibi sınır aşan sorunlarla mücadele ile doğrudan ilişkisi olması hesaba katıldığında, güçlü, hızlı hareket etme yetkinliğinde bulunan, stabil ve temel olarak barış ve refah vurgusunda bulunan dış politika yapımı, Türk dış politikası için de hedef unsur haline gelmek zorundadır. Yeni hükümetin masasında yer alan sorun alanları (Suriye ve Ukrayna krizleri, uluslararası ekonomik kriz, göç, insan kaçakçılığı, Kıbrıs, AB ile ilişkiler, İŞİD, PKK vs.) Türkiye’nin geleceği ve bölge güvenliği açısından hayati önemdedir.
Dış politikanın belirlenmesinde iç politik hesapların etkisini sınırlamak, istikrarlı ve güçlü bir dış siyaseti beraberinde getirecektir. Güçlü bir ülke olmanın yolu, iç-dış politika bağımlılığını doğru okumakla ve dış politikanın bir devlet politikası olarak belirlenmesini sağlamaktan geçmektedir.