Selçuk Özkan
Selçuk Özkan “Sana ‘Kürt’ bile diyemiyorum”

“Sana ‘Kürt’ bile diyemiyorum”

“Bağımsız Kürdistan diye yazılır Fırat’tan, Nil’e Büyük İsrail diye okunur.”

“Bak Kürt kardeşim, kime neye hizmet ettiğini bilmeden, sormadan, araştırmadan, körü-körüne birilerinin ardından gidip boyun eğersen neyle karşılaşacağını bilemezsin.”

Bu ülke sana ne istedin de vermedi? Bu ülkenin seninle bir derdi yok!

İş adamı oldun, yanında belki onlarca, yüzlerce Türk işçi çalıştırdın, evlerin, arabaların oldu.

Bankada milyar liraların oldu. Ama sen ne yaptın?

“Bağımsız Kürdistan diye çıkıp ülkeni satıp Avrupa’ya sığınıp ülkemde zulüm görüyorum dedin. Teröre destek verdin. Kürt-Türk bir-birine kıyarken, kardeş kavgasına alkış tuttun.”

Başta kendi ırkına ihanet ettin.

“Parti düşmanlığı edip ülkeni ve geleceğini sattın.”

Bu kavgadan en çok nasiplenenler, seni de kullanan ‘Kardeş kavgasına son verelim’ diyerek sesi en çok çıkanlardır. Avrupa’nın kucağına oturdun. Uyduruk haritalar üzerinden ütopik hayallere kandın.

Haklısın zaman-zaman belki samimiyetsiz bir politika izlendi!

Fakat ‘Çözüm Süreci’nde bu devlet sana fırsat verdi. Şimdiye kadar verilmemiş tavizler seni kazanmak için verildi. Sen ne yaptın. Senin çözümlemen neydi? Hangi çözümü sundun probleme? Hiç?

Savunmasız insanlara silah çektin veya buna destek oldun.

“Bedelini de ödedin ve ödeyeceksin.”

8-10 Yaşındaki çocuğun bile bildiği “Büyük İsrail Projesi”ne göz göre-göre sattın kendini, benliğini.

Senin ırkın içinde bulunduğun coğrafya bu kadar ucuz muydu?

Yalnızsın artık! Tek başınasın! Oyunun sonuna geldin!

Gizli servislerin, kirli planlarını hayata geçirmeye çalışan bir satılmışsın.

“Sana Kürt bile diyemiyorum” çünkü benim de çok sevdiğim Kürt arkadaşlarım, hatta akrabalarım var.

Ayrıca “Kürdistan’a karşıyım ülkemi seviyorum, başka bir devlete hizmet eden bir Kürdistan istemiyorum.” Diyen o kadar çok Kürt kardeşimiz var ki. İşte o yüzden sana ‘Kürt’ bile diyemiyorum.

Vatanına, milletine bağlı Kürt kardeşlerimi tenzih ederek, bir alıntıyla bitirelim.

Ayrıca şu son notu eklemeyi de sorumluluk olarak görüyorum. “Tarih yaşandı, kimse kafasına göre tarih ve algı yönetmeye kalkmasın. Bu nankörlüğün de bedelini hepimiz öderiz. Bu topraklar hepimizin. Milli ve manevi değerlerimizi küçültmeye çalışmayın! Düşman yanındaki değil, artık gözünü aç kardeşim!.

(***)

(Alıntıdır)

Mustafa Kemal’in, Sivas’tan 24 Eylül 1919 günü, Amerika Birleşik Devletleri İnceleme Kurulu Başkanı General Harbord’a gönderdiği ayrıntılı rapordan: “İmparatorluğu bölmek ve Türkler ile Kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağımsız bir Kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere Kürtler’i kışkırttılar. İleri sürdükleri tez nasıl olsa dağılacağıdır. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar. Her türlü casusluğa başvurdular. Noil adında bir İngiliz subayı, uzun süre Diyarbakır’da bu yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu. Ama bizim Kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak, O’nu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden kovdular...” (Atatürk’ün Tamim Telgraf ve Beyannameleri, Nimet Arsan, Sayfa: 74-84.

“Tarih, ihtiyatsızlar için merhametsizdir.” Dozy’nin İslâm Tarihi (Anıt. Küt. Atatürk bu sözün altını çizmiş.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Selçuk Özkan Arşivi