İbrahim Çolak
İbrahim Çolak Rabbim sevdiklerine bağışlasın

Rabbim sevdiklerine bağışlasın

Haklı haksız, galiple mağlup yok!
Anlaşılmak veya anlaşılmamak da bir nasip meselesidir.
Rabbimizin bağımsız ve özgür kıldığı kalbe hükmedemeyiz.
Rabbiyle arası iyi, şükürle, tevekkülle yaşayan umulur ki bu dünyada veya ahirette istediklerine kavuşur.
Rabbiyle arası iyi olmayan ise hep haklı olsa, hep kazansa da tüm elde ettikleri bir nefesinin şükrü etmez.
 
&&&
 
Ruhun bulunduğu yerde, ağacın kökü de vardır.
Ruhumuz neredeyse, kökümüzde oradadır.
 
&&&
 
Düşüncelerinin, kararlarının, sözlerinin başkalarından üstün olduğunu düşünmek züppeliktir.   Bu tip insanlar bana, kuyruklarını ağızlarına almış dönüp duran yılanları hatırlatıyor. Kibrimizin bin bir çeşit hali var; Allah muhafaza etsin!
 
&&&
 
Karşımızdaki insana bir çay ikram edip, halini hatırını sormadan, kendi dertlerimizi, sıkıntılarımızı anlatmaya başlamak muhatabımızı dinlemeyecek olmamızın ya da dinleyecek gibi görünmemizin işaretidir. Hepimiz için, “önce ben” diyenlerden olmamayı diliyorum.
 
&&&
 
Bizleri birbirimize sevdiren, bir gönlü diğer gönle dua kılan Rabbimize binlerce kez şükürler olsun. Sevdiğimiz insanın sesini de seviyoruz. Bir ses neler çağrıştırıyor, ne güzel duygular hissettiriyor; insan nasıl olur da şükretmez!
 
&&&
 
İnsanın güce eğilimi var, itiraz ediyor görünse de güce teslim oluyor. Bu gücün etrafında şekillenmek, konumlanmak istiyor. Çok konuşuyor, çabuk kararlar veriyoruz. Başkalarının hayatında yaşıyoruz. Kendi hayatımızı oluşturmak zor, zorlardan kaçıyoruz. Dünyaya kahırlanmak, bahaneler üretmek, sıkıntıları dillendirmek, acılarımıza yapışıp kalmaya gelmedik. Bunlar gerçek ancak asıl gerçek şu ki yaşamak nimettir. İnsana, nimete sahip çıkmak, nimetin anlamını aramak, nimete şükretmek yakışır. Gadre uğramışlık hissiyle yaşayarak bir şey kazanamayız. İnsan kendine eder ne ederse. İnsan kendine zalimdir önce. Yalan konuşan kendine yalan söyler, gıybet eden kendini ele verir, duranlar yürüyenlerden çok konuşur, zenginin parası züğürdün çenesini yorar. Hayat bize kazanmayı öğretmenin yanında kaybetmeyi de öğretir. Aslına bakarsak inanan insan için kaybetmek yoktur. Hata vardır, yanlış vardır, günah vardır ancak kaybetmek yoktur. Müslüman kaybetmez, yaşamak kazancımıza açılan kapıdır. Biz böyle inanırız. Hata yapar, günah işler, tövbe ederiz. Kazanırız. Tebessüm eder kazanırız. Yumuşak söyler kazanırız. Yerden bir taş kaldırır kazanırız. Herkes konuşurken susarız, kazanırız. Hakkı söyler kazanırız. Dua eder kazanırız.
 
&&&
 
Hiçbir yeteneğime, hiçbir ibadetime, hiç bir şeye güvenmiyor ve inanmıyorum, yalnızca; anneme, merhamete ve ölüme inanıyorum. Dönüp dolaşıp Rabbimin kapısında buluyorum kendimi. Toprak suya, çiçek güneşe, insan Rabbine muhtaç. Bizleri muhtaç kılan Rabbimize hamd olsun!
 
&&&
 
Güneşin uzaklarda doğduğu, şen şakrak kuş seslerinin komşu bahçelerde öttüğü, çiçeklerin başka diyarlarda açtığı bir dünyada yaşıyoruz! Konuşurken hepimiz iyiyiz! Oturduğumuz yerde hepimiz gayretliyiz, çok biliyoruz. Bütün bunlar bizi zengin kılmıyor. Sabahı, şafağı, rüzgârı, yağmuru, duayı içimize çekmiyoruz. Uzaktan bakarak, imrenerek, parmağımızın ucuyla dokunarak geçiyoruz yağmurun ve hayatın yanından. İçimizden ve dışımızdan kazanmanın arasında kaldığımızda içimizi tercih ediyor muyuz? Paramız küstah, yediklerimiz aç, giydiklerimiz kibirli kılıyor bizi.
 
&&&
 
Tarihi günlerden geçiyoruz. Rabbim günübirlik çalışıp yiyenlere yardım etsin. Yine bu özel günlerde bizlere kol kanat geren sağlık çalışanlarımıza, emniyet teşkilatımıza, sınırlarımızı koruyan askerlerimize… Üreten, taşıyan, servis eden kardeşlerimize hassaten dua edelim. Rabbim cümlesini sevdiklerine bağışlasın. Bu günler, bu ömür geçecek. Bize düşen, Müslümanca yaşayıp Müslümanca ölmektir.
 
&&&
 
Hatırlıyorum, öyleyse yaşıyorum. Sözlerini, davranışlarını, yürüdüğümüz sokakları, aldıklarımızı, verdiklerimizi, yediğimiz yemekleri, yolculukları, şehirleri… Hepsini unutuyorum. Tek bir şey kalıyor geriye: Tebessüm eden yüzün.
 
&&&
 
Her yazdığımı yaşayacak olsaydım, kendime,  sevdiklerimle beraber bir cennet yazardım.
 
Allah esirgeyen ve bağışlayandır!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Çolak Arşivi