Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu Putin Macron’u neden aşağıladı?

Putin Macron’u neden aşağıladı?

Moskova ziyaretinin her safhasında aşağılanan Fransa cumhurbaşkanı aslında askeri kanadına üye bile olmadığı NATO adına koçbaşı olarak kullanıldı. Küresel sistemin adamı olarak gönderildiği Rusya’da hak ettiği muameleyi gördü.

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ülkesini derleyip, toplayan eski KGB ajanı Putin, NATO’ya alma ve Rusya ile aralarına tampon görevi olma görevi vereceklerini gizlemedikleri Ukrayna’yı sıkıştırıyor. Düşmanca tavır takınıyor.

Esasen tartışmanın aktörleri ne Fransa ne İngiltere ne de ABD. Gelişmeleri ve olayları küresel sermaye bağlantısı olmaksızın açıklayabilmek mümkün değil. Her gelişmede ve düzen değişikliğinde bu çeteyi görüyoruz.

Macron, malum, küresel sermayenin patronu Rothschild ailesinin bir memuru idi. Tanınmayan, bilinmeyen bir muhasebeci olarak ve kimsenin beklemediği bir anda Fransa’ya cumhurbaşkanı seç(tir)ildi.

Olmadık zamanlarda makul olmayan şeyler yapıyor. Fransa’yı Müslümanlara ve etnik azınlıklara zindan ettiği gibi diğer ülkelere karşı tavır koymaktan da geri durmuyor. Bu tavrıyla ülkesinin menfaatlerini kolladığı söylenemez.

Kendisine karşı ciddi bir muhalefet sergileyen Sarı Yelekliler kalkışması, patronları tarafından pandemi nedeniyle bastırıldı. Karanlık mihraklar tarafından korunuyor olması, uygun bir araç olarak kullanılmaya müsait bir görüntüsü çizmesinden kaynaklanıyor.

Sonuçta Putin bu tavrıyla, Macron’a ‘sen git, patronların gelsin’ dedi. ABD, İngiltere ve ortakları üzerinden NATO yine aracı olarak kullanılıyor. Demans (bunama) hastalığı tanısı konulup, ilaç kullanan Biden’ın kendi aklı değil Rusya’nın üzerine Ukrayna üzerinden gitmek.

Mesele sadece Ukrayna değil; iyi niyet de yok zaten karşı tarafta. Evet, Rusya savunulacak bir ülke değil. Masum olmadığı da ortada. Lakin yapılan hesapları yabana atmamak gerekiyor.

Türkiye uzunca süredir Kırım başta olmak üzere, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenlik haklarını savunuyor. Rus askeri teknolojisine karşı sahada test edilmiş silahları bu ülkeye vermesi, hatta SİHA’ların Ukrayna’da imal edilmesine de izin verecek antlaşmalar yapmış olmasına rağmen Rusya nezdindeki itibarından bir şey kaybetmiş değil.

Kaba Rus ayısı, ikinci ve üçüncü ağızlardan küçük dokundurmalarla yetiniyor. Demek ki korkuları Ukrayna’nın kendisini savunabilir hale gelmesi değil.

Önümüzdeki günlerde İngiltere başbakanı Johnson’ın bir Moskova ziyareti olacak. İsmi Boris, bir Rus ismi yani. Ziyaretinde kendisine Macron’a uygulanan ‘protokol’ün tekrarlanmayacağını öngörebiliriz. Buna önce İngiltere devleti ve kamuoyu karşı çıkar; asla müsamaha gösterilmez.

Ayrıca, bütün bu kavga ve gürültü ortamında, çatışmanın doğrudan tarafı olmamasına rağmen Türkiye’nin kazançlı çıkmaması için bir sebep de yok. Enerji bağımlılığının aşırı derecede yükseldiği günümüz konjonktüründe tüm denklemlere bir biçimde girebiliyoruz.

Rusya ile kavga eden NATO, AB ve ABD Türkiye’yi gözden çıkaramaz. Bu mihraklarla ilişki kuran ülkemize Rusya, Çin, İran da bigâne kalamaz. Ortadoğu zaten bu güç odaklarının taşeronlarından oluşuyor.

İçeride ottan, çöpten engelleme gerekçelerine rağmen Türkiye’nin diplomatik mecralarda olduğu kadar askeri ve teknolojik alanlarda da ciddi bir aşama kaydettiği hususunu belirtmemiz gerekiyor.

Evet, pandemi birtakım dengeleri bozdu ama aynı zamanda üretim ve dış ticareti geliştirmek için fırsatlar ve imkânlar da sundu.

Türkiye mevcut politikalarını devam ettirmelidir. Kısa ve orta vadede karşılaşabileceği zorluk ve zorlamaları aşması için biraz zamana ihtiyacı olduğu kesin.

Bugünlerde bir kabuk değişimi olarak isimlendirmemizi gerektirecek dönüşüm süreci mevcut.

Etrafımız ateş çemberi ve adı konulmamış, üstü kapalı bir savaşın içindeyiz. Konvansiyonel silahların kullanılmadığı, enformasyon, dezenformasyon, siber alan, taşeron istihdamı, kirlilik ve tedhişin araçsallaştırıldığı bir çağdayız.

Sabırla bu hengâmeden çıkabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi