Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Nuri Pakdil Geçti Bu Dünyadan..

Nuri Pakdil Geçti Bu Dünyadan..

Nuri Pakdil ismini, 1980 öncesi Konya İmam-Hatip Lisesi’nde okurken Şükrü Yılmaz isimli bir abiden duymuştum. Bize Nuri Pakdil’in kitaplarından, Edebiyat Dergisi’nden ayrıca Sezai Karakoç ve onun çıkardığı Diriliş Dergisi’nden söz etmişti. Biz o günlerde rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun Sebil Gazetesi’ni takip ediyorduk. Ayrıca onun kitaplarını okumuştuk. Beni en çok etkileyen kitabı Osmanoğulları’nın Dramı olmuştu.

Öğrenci olmama ve kıt kanaat geçinmeme rağmen hem Nuri Pakdil’in Edebiyat Dergisi’ne ve hem de Sezai Karakoç’un Diriliş Dergisi’ne abone olmuştum.  Edebiyat Dergisi’nin dili,  Cumhuriyet Gazetesi’nin diliyle aynıydı. Makalelerinde Öztürk’çe kullanırdı,  Pakdil. Yazılarında matematik işaretlerine yer verirdi. O dönemlerde sol kesim çok kızardı, buna. Aynı kelimeler ama zihniyet farklıydı. Pakdil, yazılarında devrik cümle kurardı. Belli bir müddet beni de etkilemişti. Pakdil’in özellikle Bağlanma, Batı Notları ve Bir Yazarın Notları kitapları,  severek okuduğum kitaplardı. Bize Pakdil ve Sezai Karakoç,  Necip Fazıl’ın öğrencileri olarak tanıtılmıştı.  Böylece başta Necip Fazıl olmak üzere onun öğrencileri yedi güzel adamla çoktan tanışmıştık.

Kudüs şairi Pakdil, bize,  hem Kudüs’ü ve hem de Ortadoğu Müslüman halklarını ve sorunlarını Cibran ve Kabbani üzerinden tanıtmıştı. Bu her iki şairin şiirleri çevrilmişti, Türkçeye.  Gerçekten de Pakdil, bir eylemci ve devrimci idi. Onunu devrimciliği, inkılapçılıktı. Şiir, deneme ve çeviri gibi edebi türlerde bunun örneklerini görebiliriz. O, bir rüya adamıydı. Her şey önce rüya ile başlardı. Onun davası insanı,  insana karşı savunmaktı. O, her türlü anamalcılığa, talan ve sömürüye karşı idi. Tam bir antikapitalist, anti sosyalistti. Hz. Peygamber (a,s)’a “Ulu Önderimiz” derdi. O, mağlup olmaz bir ruhun devinim adamıydı. Bazen içinde yaşadığı topluma isyan eder, çıkar kitaplarını Kızılay’da dağıtır, bazen de kendi Hira’sına, tûr-u sinasına çekilirdi. Zaman zaman toplumla kendi arasına mesafe kordu. Bunun sebebi, beklentilerine toplumsal bir karşılık görmemesiydi. Onun İflah olmaz bu devrimci ruhu, onu tekrar toplumla buluştururdu.

İslam Dünyasının sorunlarına yaklaşımını, Pakdil’in bütün eserlerinde görmek mümkündür. Sorunlara yaklaşımı,  özellikle Batı Notları kitabında,  sömürgeci Fransa’da yaşayan Müslümanlar üzerinden veriler. Zihinleri sömürgeleştirilmiş Müslümanlara dikkatlerimiz çekilir. Müslümanların varoluşsal problemleri,  Pakdil’in gündeminin başında gelir. Çözümün yeniden İslam’a dönüşle sağlanacağına vurgu yapılır.

Pakdil’e göre direniş varoluşun deneyidir. Önce yabancılaşmaya direnişe çağrılır, tüm Ortadoğulu Müslüman halklar.  Bunun için akabelere ihtiyaç vardır. Müslüman yürekler akabe deneyiminden geçmelidir. Akabe, inancın ve Peygamberlere biatın simgesidir, Pakdil’e göre.. Çünkü akabe, İslam’ın Medine’sini kurmak için bir mukaddimedir. Biat, bir sözleşmedir. Akabe demek, biat demektir. Biat yoksa akabenin hiçbir anlamı yoktur. Akabe, insanın Yüce Allah’la sözleşmesidir.

Bu dünyadan Nuri Pakdil geçti. Bir nefes de durdu. Ama onun yaktığı devrimci ateş,  kıyamet sabahına kadar yanmaya devam edecektir. Bir Nuri Pakdil gitti ama binlercesi gelecektir. Herkes bir bilgi ışığı yakabilir. Belli bir süre bu çağı aydınlatır. Ama onların yakıtı, acıdır, ıstıraptır, gözyaşıdır. Eceli gelen bu ateş söner ve etrafındaki insanları karanlıklarda bırakır. Beşeri sistemlerin akıbeti budur.  İslam’ın bilgi ateşi ise hiç sönmez. Kıyamet sabahına kadar bütün bir insanlığı ışıltısında aydınlatır. İşte Nuri Pakdil, hayatı boyunca sönmez pörsümez yeninin ışığını yaydı. Bu Allah’ın bitimsiz nurudur. Bu nur, Pakdil gibi devrimcilerin ve takipçilerinin elinde yanmaya devam edecektir.

Ruhun şad olsun Aziz Kudüs’ün,  mahzun Mescid-i Aksa’nın yılmaz aşığı, sevdalısı. İnşallah arkadan gelen nesl-i cedid senin arzu ettiğin dava taşını gediğine koyacaktır. Vakit,  yakındır. Ne mutlu vaktin azizlerine!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi