NEDEN ŞİMDİ?
Yenide köşe yazmaya başlayınca etrafımdan gelen tepkiler genelde aynı oldu. “Neden Şimdi?”
Bu sorulara yanıt vermeye çalışayım.
Yerelde gazetecilik yapmak zor bir iş, “daha zoru nedir?” diye sorarsanız, yerelde yazarlık yapmak derim.
İki satır yazı yazacaksınız tüm dengeleri gözetmeniz gerekir. Gözetmediğinizde bir yerlerden zılgıt yemeniz içten bile değil.
Kendi adıma şunu söyleyeyim, bu tür müdahalelere bu güne kadar katiyen izin vermedim. Vermeyi de düşünmem.
Nitekim hatırlanacağı üzere, en son yazmış olduğum yazının cümlelerine yapılan müdahaleden dolayı yazmayı bırakmıştım. Üzerinden epey zaman geçti.
Aslında Yeni Haber Gazetesiyle yazı yazma konusunda anlaşalı çok oldu. Ancak biraz ara vermeyi, biraz beklemeyi uygun gördüm.
Neden peki?
Şunun farkındayım. Kaleme aldığım yazılar okunuyor. Takip ediliyor…
Hatta kimileri tarafından anlatılmak istenen yerine, satır araları dikkatle analiz edilerek “acaba ne çıkartabilirim?” diye incelendiği de oluyor.
Bütün bunları düşününce Konya’nın geçirmiş olduğu kritik süreçte tartışmaların odağında olmamak adına yazı yazmaya ara vermeyi uygun gördüm.
Konya’da Ak Parti kongre süreci yaşadı. Bu sürecin yakın tanıklarından birisiyim. Bir gazeteci bu tür dönemlerde ciddi istihbaratla çalışıp birkaç yazı yazsa şehrin gündemine oturur. Ancak ben bu gündem rantını devşirmeye sıcak bakmadım.
Bugün bulutlar dağıldı.
Konya il başkanını bulurken Yeni Konya yapılanması hızla devam ediyor. Eleştirdiğimiz tartışmalı yapı yerine, umutlu olduğumuz bir yapı ortaya çıktı. Bu gelişmeler üzerine artık yazmanın doğru olacağını düşündüm.
Kısacası bekledim ve doğru zamana kadar birazda dinlendim.
Bugün artık yeniden Yeni Haber Gazetesinde yazılarımı kaleme almaya devam ediyorum.
Şunu açık söylüyorum. Ben Yeni Türkiye ve Yeni Konya vurgusuna inanıyorum. Öncelikle yazardan önce bu ülkenin bir ferdiyim. Konya’nın bir sakiniyim. Hadi daha ötesini söyleyeyim. Ak Parti’de siyaset yaptım. Genel Merkez Gençlik Kollarında MKYK üyeliği ve birçok görevde bulundum. Değişik platformlarda katkı koymaya çalıştım. Hiç unutmuyorum, Belediye başkanını eleştirdiğim bir yazıda Ak Parti Gençlik Kollarından bir çocuk “bir çivi çaktın mı bu şehir için” diye bir twit atmıştı bana. Doğrusu tebessüm etmeden geçememiştim. Bir başka okur ise “gazeteci olayları yansız anlatır, siz nasıl olur Ak Parti’yi desteklersiniz?” diye eleştirmişti.
Ben gazeteci değilim. Yazarım. İşim haber sunmak değil bana doğru ve yanlış gelenleri kendimce köşemde ele almak. Bu yüzden bu eleştiriye daha çok gülmüştüm.
Evet, ben yansız değilim. Bana doğru gelenleri net bir şekilde ifade ediyorum. Tarafsız olamam. Ben bülten yazarı değilim.
Bugün bana doğru gelenleri yazmak için, Yeni Türkiye’yi ıskalamamak adına yeniden yazma kararı aldım. Doğru zamanın bu zaman olduğuna inanıyorum ve karşınızdayım. Yeni yazı dönemin ben ve okuyucular adına verimli geçmesini temenni ediyorum.
ERDOĞAN VE ÖZE DÖNÜŞ HAMLESİ
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a kini olan ciddi bir kitle var. Bu kitle Erdoğan ne yapsa inanılmaz bir rahatsızlık duyuyor. Bu rahatsızlığın son örneği Saray’da ki Türk Devletlerini temsil eden askerler.
Yine hazmedemediler. Yine garip eleştiriler sunmaya başladılar. 90 yıldır hamurumuzu Batıyla yoğurmaya çalışan zihniyet bu öze dönüş hamlesinden rahatsız oldu.
Özbenliğimize dönüş, aşağılık kompleksinden kurtuluş, milli şahlanışın bir parçası olan bu tablo 90 yıldır yerlerde sürünen tarih bilinci ve kültür mirasımızın yeniden hak ettiği yere konulması hamlesidir.
Törenlerde dayatılan batı tipi asker duruşu ve müziğinin yerine milli unsurların kullanılması tarih ve biz kavramının altın çağı olarak değerlendirilebilir.
Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte sırtımızı döndüğümüz dünün mirası Sayın Erdoğan’ın gayretleriyle gün yüzüne çıkıyor. Sadece gün yüzüne çıkmıyor, devletin zirvesinde, en tepesinde hak ettiği yere oturtuluyor.
Kendi medeniyet tasavvurunu uygulamaya koyan Sayın Cumhurbaşkanımız millet olarak özgüvenimizi yeniden bizlere armağan ediyor. Bunu yaparken de yeni bir devlet anlayışı oluşturuyor. Kimle konuştuysam bu heyecanın yüreğinde hissediyor. Osmanlı’yı yerden yere vuran resmi tarih ideolojisinin kırdığı gönüller belki de bu hamlelerle düzeltilebilecek.
Türkiye dönem tarihçiliğinden sıyrılıp tarihini bir bütün ve kesintisiz olarak ele alabilecek, tabular yıkılıp kadim medeniyet, büyük devlet olgusu yeniden övünç kaynağı olabilecek.
Beştepe’de ki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın Yeni Türkiye’nin medeniyet merkezi olacağı çok açık. Yapılan ve yapılacak olan yenilikleri heyecanla beklemeye devam ediyorum.