Gülşen Yılmaz
Gülşen Yılmaz Ne yaşadın sen?

Ne yaşadın sen?

Kafanı gökyüzüne kaldır. Orada bir güneş var. Ya da ay…
 
Düşünsene bunu görmek hiçbirimizi dehşete düşürmüyor. Her gün ve her akşam oradalar. Sen bazen bakmıyorsun bile...
 
Bulutlar var mesela, sonra yıldızlar… Öylece gökyüzünde asılı duruyorlar. Sen yaşa diye, senin hayat düzenin için oradalar.
 
Ne kadar da harikulade bir düzen değil mi?
 
Tüm muazzamlığı ile kafanın üstünde duran o gökyüzüne baktığında kendini nasıl hissediyorsun? Ama bunu gerçekten yapmalısın!
 
Bu yazıyı akşam ya da sabah ne zaman okuduğunun önemi yok. Bir bakmanı ve görmeni istiyorum. Seni sen yapan ilkeleri, duvarlarını, üzerine giydiğin takım elbiseni, iş görüşmelerini, toplantılarını, takım çantanı, ev işlerini, ödevlerini, kasvetli gri yaşamını bir kenara bırakarak…
 
Bak ve gör… Orası senin için… Beş yaşındaki halini görebilirsin gökyüzüne bakarken veya en mutlu olduğun zamanı hatırlayabilirsin.
 
Mutlu hayaller dükkânıdır gökyüzü…
 
Sana milyonlarca farklı versiyonda hayal kurdurabilir. Ama bunu yapmadan önce ocaktaki yemeğinin altını kapatmalısın. Çünkü muhtemelen ilk on dakikadan sonra hayallerden, mutluluğa, mutluluktan, varoluş düşüncelerine dalacaksın.
 
İnan bu enfes duyguyu bir kere yaşasan. Gökyüzünde durup duran o mavi sonsuzlukta bir dalgıç olsan. İşte o zaman yaşadığın kasvetli kafadan sıyrılacaksın…
 
Belki üzgünsün, belki mutlu… Belki biraz önce birinin kalbini kırdın. Ya da kırıldın. Tüm bunlar için en büyük teselli şu an yaşıyor olman ve olumsuz her şeyi telafi edebilecek bir hayatının olması değil mi?
 
Aslında tüm bu mücadelelerimizin, irili ufaklı gerginliklerimizin, tüm yetersiz hissedişlerimizin, tüm sevmelerimizin, tüm hayal kırıklıklarımızın, bize yaşadığımızı hissettiren tüm bu gel-gitlerimizin, durduğumuz yerde çırpınışlarımızın, beton yığınları içinde kalbimizi yaşatmaya çalışmalarımızın, hepsi ama hepsi bir gün anı olarak kalacak.
 
Hatta sana bir sır vereyim mi? Sen bunları zaman geçip de hatırlayınca gülerek bahsedeceksin. Bak annene, babana ya da bir büyüğüne, en dertli günlerini bile; “Ne günlerdi be! Çok çektik deyip” bir taraftan da gülümseyerek anlatırlar.
 
Önemli olan tek şey bu hayatı onurlu bir şekilde bitirebilmek… Çünkü yaşam gömleğini üstünden çıkardığında senden geriye kalan en güzel şey, insanların seni gülümseyerek hatırlayacak olması bence…
 
Mutluluğu rakamlarda arayarak bitirme ömrünü. Takipçi sayın, kaç üniversite bitirdiğin, ne kadar paranın olduğu, kıyafet miktarın senin kendi iç dünyandaki mutluluğu süpürüyor yavaş yavaş!
 
Boş ver sen boş sayıları… Dünyada robotlaşmış milyarlarca insan bunlarla uğraşıyor zaten. Sen irkilmek ve kendine gelmek istiyorsan;
 
“Göğe Bakma Durağı”na gel…
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi