Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu MÜSİAD tüm mazlumlar için güçlü olmak zorunda!

MÜSİAD tüm mazlumlar için güçlü olmak zorunda!

Bugün bütün dünya toplumunun hemen hemen tüm katmanlarında ‘kanunilik’ ve ‘helallik’ çizgisinde bir ayrışma olduğu görülüyor.
 
Akla, vicdana ve inanca makul gelmeyen, fakat dolambaçlı yollarla haksızlıklara ve sömürüye varan uygulamalar ortaya çıkarken, ‘fırsatçılık’, ‘stokçuluk’, ‘karaborsacılık’ tüm dünyada ve ülkemizde kol geziyor.
 
Yaklaşık 2 yıldır ekonomimizde yaşadığımız türbülans, özellikle gıda fiyatlarındaki orantısız ve makul olmayan artışlar, dar ve orta gelirli kesimlerin hayatlarını olumsuz yönde etkiliyor. Bu sebeple de toplumsal barış zafiyete uğratılıyor.
 
Tüm bunların yanında bir de İşini helal dairesinde yürütmeye çalışanlara karşı haksız rekabet durumu ortaya çıkıyor.
 
Alev Alatlı, 2016 Aralık ayında, tarihi bir konuşma yapmıştı. 21. yüzyılın en yaman toplum projesinin, helal olanı yasal olanla örtüştürmek olduğunu söylemişti konuşmasının sonunda.
 
Etrafınıza bir bakın. Ne kadar çok değil mi, yasal olmasına rağmen hakkaniyete sığmayan uygulamalar. Ne yazık ki özellikle son zamanlarda bunun türlü türlü örneklerini görüyor, yaşıyor, şahit oluyoruz.
 
Etrafımıza baktıktan sonra biz özeleştiri yapmamızın kaçınılmaz olduğunu söylemek zorundayım.
 
Kitabına uydurma konusunda hepimiz baya mahiriz ama neyi hangi kitaba uyduruyoruz diye sormuyor, muhasebe yapmıyoruz. Hepimiz; çalışanlar, yöneticiler, patronlar bu zehirli cıngırıktan kana kana içiyor, birbirimizin hakkına giriyoruz.
 
İşçisinin maaşını geç veren, mesai saatini saatlerce aşıp angarya uygulayan, yemek saati, mola saati gibi kavramları takmayan, türlü hakaretlerle aşağılayan, psikolojik şiddet uygulayan, kısacası işçisinin temel hakkını bile tanzim etmeyen patronlar, yöneticiler, amcalarımız var.
 
Patronunun güvenini suistimal eden, mesai saatlerinde arazi olan, kapasitesini işine vermeyen, kaçak güreşen, yarım elle iş yapan, yüz kızartıcı işlere girişen işçilerimiz, memurlarımız var.
 
Yasal olanı helal olanla örtüştürmek şöyle dursun, bu uygulamalar ne yasal ne de helal. Tüm bu saydıklarım helal dairesinin dışında kaldığı gibi yasal da değil üstelik.
 
Dolayısıyla olaya aynı zamanda ‘İş yapma ahlakı’ penceresinden de bakmamız gerekiyor.
 
Yukarıdaki tespitler çerçevesinde başka bir sürü örnek verilebilir. Bu örneklerin bir kısmı direk helal olmayan, bir kısmı da şüpheli durumda olup eninde sonunda harama götüren cinsten.
 
Ülkemizin belki de en önemli problemi olan ‘İş ahlakı’ konusu bu yüzyılın en çetin sınavlarından biri olacak.
 
İşte bu sebeple en büyük görev de MÜSİAD’a düşüyor. MÜSİAD’ın kuruluş beyannamesinde ahitlenen o yüce amaç tam da şimdi hayata geçmeli.
 
“Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği, Hakk’ın ve hukukun, adaletin ve eşitliğin, barışın ve güvenin, refahın ve mutluluğun sağlandığı; tarihe ve topluma mal olmuş mahalli ve evrensel değerlerin korunduğu, gözetildiği; kendi içinde bütün, bölgesinde etkin, dünyada saygın bir Türkiye için yola çıkan hassasiyet sahibi iş adamlarının” kurduğu bir dernektir.
 
Yani MÜSİAD’ın kuruluş felsefesinde para bir hedef olarak değil araç olarak görülüyor. Önemli olan o parayla neler yaptığınız salıkveriliyor. Büyük idealler hedefleniyor.
 
MÜSİAD’ın kuruluş felsefesinde tam olarak; yukarıda bahsettiğim, ‘iş aklaksızlığı ve materyalist, kapitalist’ zihniyetin ipleri ele geçirmesine mani olmak maksadı hedeflenmiş. Adil bir dünya düzeni hayal edilmiş.
 
Bu güzel ideallerle yola çıkan MÜSİAD, bugün Türkiye sınırlarını aşan, yüzlerce ülkeye ulaşan çok saygı duyulan bir kurum haline geldi.
 
Oysa MÜSİAD’ın, 1990 yılından bu tarafa hangi şartlarda ve nasıl mücadelelerle geldiğini hepimiz biliyoruz. Bu sebeple, 28 Şubat sürecinden 2003 yılına kadar MÜSİAD’ın gırtlağına dayanan güçlerin, bu ülkenin ticaret ahlakına yön vermesine artık bir son verilmesi gerekiyor.
 
MÜSİAD’ın hayalini kurduğu adil dünya düzeni için saha ve zemin aslında çok uygun. Yeter ki kendimize güvenelim.
 
Servet hepimiz için bir imtihandır. Kazanırken Allah için kazanacaksın ve kazandığınla kibirlenmeyeceksin. Bugünün dünyasında iktisadi mücadele aynı zamanda bir ahir zaman mücadelesidir.
 
Bugünün dünyasında, iktisadi zenginlikleri elinde bulunduranlar mazlumlara zulmederek parasına para katıyor. Bunun örneklerini kimi zaman batı ülkelerinde görüyoruz kimi zaman da kukla krallıklarda.
 
Bu dünyanın serveti Müslümanların elinde bulunmalı ve yoksullar zengin olmalı.
 
Dünyanın serveti kuruluş beyannamesine sadık olması şartıyla MÜSİAD gibi ehil ellerde olmalı ki, serveti eline geçirip insanlığa zulmedenlere imkan verilmemeli.
 
Bu bir seferberlik haline getirilmelidir. Çok çalışıp, helal kazanıp, adil davranmalıyız; güçlü olmalıyız.
 
Güçlü olmalıyız ki, zulme boyun eğenleri ayağa kaldırmalı, zulmedenlerin gücünü kırabilmeliyiz.
 
Bu, Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u, Sultan Alparslan’ın Anadolu’yu fethetmesi kadar önemli bir mesele.
 
Bu vesile ile İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi'nde başlayan MÜSİAD EXPO 2020 Ticaret Fuarı’nın hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi