Mühür Bizde Karar Bizim
Anlamakta zaman zaman zorlanıyoruz, gelgitler yaşıyoruz ve ara ara hipnoz oluyoruz ama ülkemize dair zaman ayarlı bir politika izleniyor.
Anayasa değişikliği tartışmalarının baskıcı politikalar, terör saldırıları, dinin ülkede ayrılıkçı, dışlayıcı bir enstrüman olarak kullanılması gibi ...
Hepsinin amacı bizleri umut kırıcı bir atmosfere itmek, umudumuzu kaybettirerek toplumumuzu huzursuzluğa itecek olaylara davetiye çıkarmak. Hepsinin işlevi farklı ama hizmet ettikleri anlayış ortak.
Bu minvalde halkımızın el ele verip, dış ve iç mihraklara karşı ortak mücadele ederek daha tedbirli ve sağduyulu olmak en acil ihtiyacımız. Geldiğimiz yoldan geri dönmek yok.
Vizyonu ile çatışmayacak, siyasi rekabete girmeyecek, yetkilerini doğru şekilde kullanacak, tehditler ve fırsatların koordinasyonu konusunda katkı sağlayacak ve yeni Türkiye vizyonunu taşıyacak yüreğe sahip olmak vatandaşlık görevimiz.
Her ihtilaf bir imtihandır ve hiç bir imtihan tesadüf değildir. Haçlı Ordusu'nun 15 temmuz 1096'da Kudüs'e girip 15 Temmuz'da teslim alması gibi. Batının emelleri ile yüzyıllar boyunca süren dinler savaşının Müslümanları bir türlü alt edememesi kaynaklı İslami terör üretilmeye devam ediliyor. Dolayısı ile tüm bu oyunlarla Müslümanlar bütün dünyaya terörist olarak lanse edilirken demokrasi ve özgürlüğünde en büyük düşmanı olarak pazarlanmakta. Örgütlerin neredeyse hepsi İslami ama bu örgütlerin kullandığı her türlü silah ve mühimmatın menşeinde batı rol alıyor. Bı durumda ayrı bir ironi.
Millet olarak ortak savunma refleksimizi kırıyorlar. Gündemi kişiselleştirerek derdimiz Türkiye değil; Erdoğan diyorlar. Sizi diktatörden kurtarmaya geldik deyip işgale bahane uyduruyorlar. Sizlerde ülkenin cumhurbaşkanını eleştirirken düşmanın kuklası olmayın yeter! Kişisel nefretleriniz vatan sevginizin önüne geçmesin.
16 Nisan referandumu ülkemiz adına önemli bir eşik fakat ölüm kalım meselesi değil. Biz laik- müslüman, evet-hayır açmazına sıkıştırılacak bir ülke değiliz. Aksine şanlı ve köklü bir geçmişe sahip bir milletiz kıymetini bilelim. Referandum sonucu ülke için son değil, başlangıç da değil.
Referanduma genel seçim mantığı İle yaklaşmayalım. Meseleyi sen ben polemiğine sokmadan, kırmadan, dökmeden, hakaret etmeden, ideolojik tartışmalara girmeden, herkesin huzur içinde yaşayacağı kimsenin kimseye üstünlük taslamayacağı bir zemine oturtalım.
Kavram kargaşalarına yer vermeyelim. Sonuçta evet diyende hayır diyende cumhuriyet rejimi ile yönetilecek. Kazanırsak hepimiz kazanacağız, kaybedersek hepimiz kaybedeceğiz.
Anayasa Değişikliği için sandığa 5 kala hala anayasa maddelerini okumak ve anlamak yerine iftira ve yalanla gerginlik yaratanları sağlıklı düşünmeye davet ediyorum. Rejim değil sistem değişiyor. Değişikliğin merkezinde halk iktidarı ve seçilmiş cumhurbaşkanı gerçeği var. Gerçeklere ve gelişmelere at gözlüğü ile bakıp objektif analiz yapamayanlar bu yüzden zorlanıyor.
Evet diyecek vatandaşlar istikbal ve istiklal için değişikliği savunurken hayır diyecek vatandaşlar demokratik anlayıştan uzak tek adamlık savunması içindeler. Değişiklik ile gücünü halktan alan, kime oy verdiğini kimden icraat beklediğini bilen hesap verecek bir uygulama söz konusu.
Yürütmenin tüm icraatlarından sorumlu olacak. İstese de istemesede halkına hesap verecek.
Bir yılda yapılan 3-4 seçim yerine 5 yılda yapılan seçimden bahsedeceğiz ki istikrar olsun ve krizler dönemi kapansın.
Kararname çıkarma yetkisi ile daha hızlı bir yürütme. Kanun değil kararname dikkat çekmek istiyorum buraya. Kanun kararnameden üstün!
Tek kanun yetkisi bütçe! Diğer kanın yetkileri milletvekillerine ait.
Parlamenter sistemde sadece vatana ihanetten yargılanabilen cumhurbaşkanında yürütme yetkisinin toplanması denetim mekanizmalarını zorunlu ve aktif hale getiriyor.
Denetimi meclis yapacak. Mecliste yeterli çoğunluk sağlanması halinde, cezai sorumluluk gerektiren durumlarda cumhurbaşkanının yüce divanda yargılanabilmesinin yolu açılıyor. Böylece yürütme yetkisi verilen cumhurbaşkanının, millete hesap vermenin yanında meclis tarafından da denetlenebildiği demokratik bir tablo ortaya çıkıyor.
Karar bizim ve mühür bizde. Kararsızlığa yer yok. Vatandaş olmanın gereğini yerine getirelim. Güzel bir gelecek için, kirli zihniyetleri tasfiye etmek için safları sıkı tutalım. Yeter ki; ideolojik veya kişisel kazancı değil, ülke kazanımını esas alalım. Selam ve dua ile.