Eyvah! Bize mi düştü bu yük?
Sakarya'nın Kaynarca ilçesinde, ormanlık alanda Suriyeli hamile kadın ile 10 aylık erkek bebeğinin hunharca öldürülmesi nasıl bir insanlık ayıbıdır.
Suriyeli Emani ve iki masum yavrusu, birisi dünyada ilk avazını bile duyuramadan, bizi insanlığımızdan utandıran bir vahşetin kurbanı oldular.
Onlar bizim emanetimizdi, koruyamadık. Özgecan nasıl acıttı ise Emani de aynı şekilde acıttı. Üzgünüz, öfkeliyiz, çaresiziz.
Vicdanımızı sızlatan bu elim hadiseler paylaşıldıkça azalmayan bir acı ve ağır bir imtihan olarak kalacak içimizde!
Adli tıp raporlarında her iki sanığın da kanında herhangi bir uyuşturucu ve alkol maddesine rastlanmamış. Yani bu fiili işlerken bilinçli işledikleri çok açık. Düşündüğünüzde iki insanın alkol, uyuşturucu almadan akli dengesi yerinde olarak bu vahşeti yapması akıllara durgunluk veriyor.
Öldüreni öldürmeyen bir hukuk, öldürmeyi öldüremez!
Onları hangi vicdan ve hukuk ile yargılayacağız!
Peki mazlumların ahını dünyada dindirecek idam cezası ne zaman? Gerçi bu vahşeti ve iğrençliği yapanlara ne ceza verilirse verilsin az olacak. Ömür boyu hücreden çıkmasalar, idam edilseler dahi az az az.
Hala kadınlar başı kapalı başı açık, şort giymiş giymemiş, tepeden tırnağa kapalıydı açıktı denilerek sınıflandırılıyor ve işlenen suça hafifletici sebepler aranıyor. Suça mazeret aranmadan gerçek cezalar verilirse caydırıcı olur. Aksi halde bu trajedi ve Özgecan gibi daha çok vahşet kurbanımız olur.
5-6 yıldır Suriyeliler ülkemizde ama nedense son haftalarda tüm Suriyeliler üzerinden yeni bir algı senaryosu yapılıyor. (kavgalar, ölümler, tecavüzler). Suriyelilere yönelik ciddi provakasyonlar var ve daha da artacak gibi. Buradan çıkaracağımız ders nedir? Biz asıl bunu düşünelim.
Devletimize bişey olursa bize sahip çıkacak bir devlet olmayacak,Suriyelilerden daha kötü bir ortam olacak.
Suriye'de yaşanan olaylar ve Suriyeliler için o kadar büyük laflar edildi ki milletçe aynı imtihanla sınanmadan ölmek nasip olur inşallah. Allah devletimizi ve milletimizi korusun.
Türkiye şimdiye kadar hep mazlumun, mağdurun yanında olmuş bir toplum. Kendi içinden böyle bir caninin çıkamayacağını kabullendiği için buna kafasında meşru bir zemin oluşturmak istiyor. Medya da zaten bu malzemeyi görüyor.
Kamuoyunu nefret boyutuna getiren yalan söylemlerle ve yalan haberlerle kamuoyu Suriyelilere karşı kin ve nefretle doldurulmaya çalışıyor. Dolayısı ile yaşanan olay siyasi mi yoksa adi bir vaka mı iyi araştırmak gerekiyor.
Avrupa Birliği mevzuatına göre de bu tür olaylar direk ırkçılık ve nefret suçu olarak tanımlanıyor. İşlenen suçu çok açık bir şekilde nefret ve ırkçılık suçudur.
Maalesef medyada Suriyeli aileyi ve bu tür mağduriyetlere uğrayan kadınları rencide eden çok çirkin yakınlaştırmalar ve paylaşımlar var.
Bazı yayın organlarında kadının güzelliğinden dolayı böyle bir şey yapıldığı yönünde haberler çıktı. Bu tamamen tecavüzcüye meşrutiyet sağlamak gibi bir altyapısı olan zihniyetten kaynaklanıyor.
Mazlumlara ensar olmakla nam salmış bir ülkede bize bu utancı yaşatan ahlak yoksunlarının ve mazlumların kanları üzerinden rant sağlayanların o vahşiliği yapandan farklı olmadığını düşünüyorum. Tarih boyunca mazlumların umudu olmuş milletimiz böyle bir vahşete şahit, mahçup ve mahzun oldu.
Sorunlu bir topluma mı dönüşüyoruz yoksa çoktan dönüştük mü bir düşünelim?
Ensar vakfı mevzunu sırf siyasi ideolojik nefretlerine malzeme olur nitelikte diye ayyuka çıkaranlar, genellemelerle herkese hakaretler yağdırıp ağızlarında sakız yapanlar vahşice katledilen bir anne ve iki bebeğiyle ilgili neden tek cümle etmez! Gerçekten şaşkınım akıl tutulması yaşıyorum.
Bu vahşete uğrayan türk, yapanlar suriyeli olsaydı tam da ayyuka çıkardıkları Suriyeliler defolsun tezlerine dayanak olacak ve çoktan adalet yürüyüşüne körük yapacaktınız.
İnsanca yaşamanın çifte standardı olmaz olmamalı da zaten. Faşizan ırkçılığın ta kendisi bu! Farkedin artık.
Suriyeliler savaştan kaçmışmış, Türkler savaştan kaçmazmış, ihanet etmez savaşırmış diyenler!
Benim ülkemde savaş olmadığı halde 600 bin asker kaçağı var. 8 generalim, 260 rütbelim, aydın geçinen yüzlerce gazeteci ve akademisyenim ülkeme ihanet etmiş, bir kısım Avrupa'ya sığınmış, 8 bin 651 askerin darbeye karışmış, kendi milletine silah sıkmış, kendi meclisini bombalamış.
Birde bu açından bakalım Suriyeliler konusuna.
Suriyelilerin mağduriyetini avantaj bilip sigortasız asgari ücretin üçte biri rakamlara çalıştırıp, üstelik maaşlarını vermeyip sözlü ve fiziksel şiddet uygulayan, hayvan bağlasan durmayacak depoları ve evleri astronomik rakamlarla kiraya veren, kadınlarını kendi nefsi amellerine kurban ve malzeme eden, sonrada Suriyeliler ülkemizden gitsin diye kazan kaldıranlar? Ya sizi ne yapacağız?
Suriyeli karşıtlığı için bilinçsiz yığınları tahrik edip namluya süren herkes mutlaka yargılanmalıdır. Irkçı, ayrımcı, cinsiyetçi haber dili kullanan, sebep oldukları felaketi görmeyip bu dilde ısrar eden ırkçı medyayı sağlıklı düşünmeye davet ediyorum.
Vicdanınıza gencecik bir kadını ve bebeklerini sığdıramadınız. Kadının, çocuğun ne suçu var. Ağzı olan ezbere konuşuyor. Artık hazır bilgi tüketmeyin biraz okuyun ve araştırın. Allah kimseyi böylelerin insafına bırakmasın. Yüreğiniz soğudu mu şimdi?