İpek Özkayaalp
İpek Özkayaalp Mazlumların Muzaffer Olacağı Günler, Yakındır!

Mazlumların Muzaffer Olacağı Günler, Yakındır!

(Geçen haftanın devamı)

Hâlâ 14 Mayıs 2023’teki seçimlerin sadece bir seçim olduğunu düşünenlere ne demeli?

Seçime sayılı günler kala meydanlarda gördüğümüz tablolar, sosyal medyada yapılan çirkin iftiralar, yalanlar artık iyice çığırından çıkmış bir şekilde!

Karşı cenah, aslında bir taraftan yaptıkları şeyi açık ve net yapmak zorundalar. Çünkü yandaşlarına mesajlarını gerek beden dili, gerek sembollerle veya söylemlerle iletmeleri lazım; olmadı, o mesajların bir yerlerden veya belirli kanallar üzerinden sızması lazım! O sızıntılardan, “İnsanların bir şeyler anlaması gerekiyor!” düşüncesi ile: “Şu mühim yerden şöyle bir sızıntı var, o hâlde şöyle bir şey olabilir.” diye halkı yalan haberlerle manipüle etmeye çalışıyorlar!

Bu yetmiyormuş gibi bir de diğer taraftan birtakım sembolleri kullanarak halkın sinir uçlarını kaşıyorlar! Semboller, farklı ülkelerde farklı anlama gelirmiş, bu bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor! Bizim manevî ve millî duygularımızın üstünde hiçbir sembol yoktur.

Hele hele bu sembol Amerikalıların icadı ise ve benim Mehmetçiğim şehit düştüğünde “adı sözde zafer işareti olan” bu işareti dağdaki teröristler yapıyor ve birileri de bu işareti çıktığı mitinglerde kullanıyorsa bu hâl, kimlerin kimlerle birlikte yürüdüğünün ilanıdır!

Bizim için bu sözde zafer işareti yok hükmündedir. Müslüman’ın zafer işareti “işaret parmağını” kaldırıp “Allâhuekber!” demesidir. Çünkü “La galiba İllallah!” yani Allâh’tan(cc) başka galip yoktur!

Şurada bir parantez açalım ki:

Biz millet olarak savaş istemiyoruz. Sulh ve sükûn içinde, sevgi ve saygı çerçevesinde, huzurlu bir ortamda yaşamak tek isteğimiz! Gerçi bu sadece bizim değil, bütün insanların genel isteği.

Dünyanın savaşlar, çatışmalar yüzünden ne hâle geldiğini, yaşanan dramların, reva görülen zulümlerin yüreklerimizi nasıl yaktığını söylememe bile gerek yok!

Maalesef bu savaş ortamlarını kimlerin hazırladığını, körüklediğini, insan canını hiçe sayıp para kazanmak için çıkarılan savaşların nelere mal olduğunu çok iyi biliyoruz.

Bu zulmün sebebini de çok çok iyi biliyoruz: Cihan devleti Osmanlı İmparatorluğu, yıkıldıktan beri mazlumların hele de ümmeti Muhammed’in(sav) coğrafyasına ateş düştü, tarihlerine kan ve gözyaşı hakim oldu!

Allâh’ın(cc) izniyle mazlumların umudu olacak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hesap sormak için gücünü kuvvetini topladı ve gümbür gümbür geliyor!

Savunma Sanayiî’ndeki gelişmeler, ürettiğimiz birbirinden değerli yerli, millî ve en son teknoloji ile donatılan silahlar “Süs olsun!” diye üretilmedi değil mi?

Dosta güven, düşmana korku salan bu kazanımlarımız, Çırpınırdı Karadeniz türküsüyle millî yeminimiz hâline gelen: “Türk’ün şanlı Bayrağı’nı Karabağ’a asacağız!” hedefimizi gerçekleştirmedi mi? Biz Müslümanlar, asla ve asla savaş yanlısı değiliz ama mazlumun da yanında olmak boynumuzun borcudur!

Zira “Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ancak söz konusu vatansa dünyanın şah damarını keseriz!” (Muhsin Yazıcıoğlu) Bu noktada bir gerçeği hatırlatmak da fayda var: Nerede bir şehidimiz varsa orası Türk yurdudur!

Cihan imparatorluğu olan Osmanlı tarihe karıştığından beri biriken bir hesap var, O hesabı soracak ise biziz! 14 Mayıs 2023 ise mazlumların bayram edeceği günlerin başlangıcı olacak inşallah. Bu son eşik, bu eşiği aştığımız anda inşaAllâh İslâm’ın kılıcı, zulmün üzerine bir yıldırım gibi inecek!

14 Mayıs işte bu yüzden çok önemli! İslâm âleminin ve dahi bütün mazlumların umudu Allâh’ın(cc) izniyle Türkiye’dir!

Biz kazanırsak ümmet kazanır, biz kaybedersek mazlumlar yine kaybeder!

“Geç fark ettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış.

Her doğan günün bir dert olduğunu

İnsan, bu yaşa gelince anlarmış.” (C.S Tarancı)

Şairin bu dizelerini “pişmanlık içinde” yinelemeden, iş işten geçmeden büyük tabloyu görmemiz gerekiyor.

Koyun postuna bürünmüş kurtlara aldanmadan; aydınlık yarınlar için, vatanın için, bayrağın için “GÜÇLÜ VE KUVVETLİ OLMAMIZ GEREKİYOR!” Bunun için de bir olmalıyız!

Devam Edecek…

Selâm ve duâ ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İpek Özkayaalp Arşivi